Akademistanbul, kuruluşunun üzerinden çok bir zaman geçmemiş olmasına rağmen, bu alanda öncü bir kurum olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye’de ve İmam Hatip Liselerindeki Arapça eğitimi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Akademistanbul ‘Arapça Projeleri Genel Koordinatörü Kazım Ağcakaya ile Türkiye’de Arapça eğitimi ve İmam Hatip Liselerindeki Arapça eğitimi üzerine konuştuk… Ağcakaya, Türkiye’de Arapça eğitiminin yaygınlaşması ve Arapça konuşulmasının kolaylaşması için uzun yıllar uğraş verenlerden…
Kendisi aynı zamanda Akademistanbul’un da danışmanlığını yapıyor.
Ulvi Sevecen/habername.com
-Sayın Ağcakaya öncelikle sizi kısaca tanımak istiyoruz. Bizlere biraz kendinizden bahseder misiniz?
1963 Kayseri doğumluyum. Kayseri İmam Hatip Lisesi ve Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Kelam Anabilim Dalı’nda ayrıca yüksek lisans yaptım. Öğrenim hayatım boyunca klasik usul dersler de okuyarak icazet aldım, çeşitli vakıf ve derneklerde uzun bir süre Arapça eğitimi verdim. İki senedir Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği bünyesinde İmam Hatip liselerinde Arapçayı geliştirme adıyla derneğimizce yürütülen projede koordinatör olara görev yapmaktayım. Geçen sene İstanbul çapında düzenlediğimiz Arapça yarışmaları ve etkinliklerini Allah (c.c) nasip etti.Bu sene ikincisini düşündüğümüz bu organizasyonu Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde tüm Türkiye genelinde yürütüyoruz.
-Akademistanbul’un ana hedefini birkaç cümle ile özetlersek neler söyleyebiliriz? Türkiye'de birçok akademi var... Hepsi de hemen hemen benzer çalışmalar yapıyor, acaba sizin çalışmalarınızın farkı nedir?
İstanbul’da yurt dışı eğitim danışmanlığı yapan eğitim kurumlarını incelediğimizde hemen hemen hepsinin Batı dünyasına yönelik bir çalışma içinde olduğunu görüyoruz. İslam dünyasında okumak isteyen öğrencilerimiz için profesyonel anlamda danışmanlık hizmeti sunan bir kurum göremiyoruz. Akademistanbul ise gerek Arapça dil eğitimini gerekse üniversite eğitimini İslam dünyasında geliştirmek isteyenlere danışmanlık hizmeti veren bir kurum. Bunun dışında en ayırt edici özelliği, Arap uyruklu hocaların disiplinli bir eğitim programıyla her düzeyde Arapça eğitim verdiği Türkiye’nin en büyük Arapça Dil Eğitim Merkezini bünyesinde barındırması. Akademistanbul’un temel misyonu Arapça denilince Türkiye’de özel sektörde akla gelen ilk eğitim kurumu olmak ve bu alanda uzmanlaşmayı sağlayacak stratejiler geliştirmek. Türkiye’de son dönemde yaygınlaşan Uzaktan Eğitim Programları konusunda da ayırt edici çalışmaları var Akademistanbul’un.
HAYATIN İÇİNDEN KOPUK DİL EĞİTİMİ OLMAZ
-Bir ara şahsımın da katıldığı bir derste, sınıfa ziyarete gelmiş ve üniversite hocalarının dahi Arapça konuşamamalarından yakınmıştınız. O zaman şöyle diyebilir miyiz: Bırakın İmam Hatip Liselerini, üniversitelerde dahi Arapça değil, sadece ona ait dil bilgisi öğretiliyor. Bundan dolayı da sadece Arapça değil, diğer diller de maalesef öğretilemiyor.
Ülkemizde Arapça eğitim geleneği sizlerin de ifade ettiği gibi dil bilgisi kuralları üzerine oturtulmuş bir yapıda. Hayatın içinde ve capcanlı olan bir dilin hayattan kopuk tarafı üzerinde durup eğitimler vermişiz yıllardır. Elbette bu eğitimlerin dil öğretimine katkısı olmuş, ancak Arapçayı yıllarca okumasına rağmen konuşamayan bir kitle yetiştirmişiz. Akademistanbul olarak biz de bunun pratik tarafı üzerinde duralım istiyoruz. Gramer ile pratiğin dengeli bir şekilde birlikte öğrenilebileceğini, dili konuşurken gramer kurallarının da kolaylıkla kavranılabileceğini iddia ediyoruz. Günümüzün gençleri çok daha hızlı İngilizce öğrenebiliyor. Neden? Çünkü hepsi internetten İngilizce film seyrediyor, yabancı arkadaşlar ediniyor ve hayatın içinden bir dille muhatap oluyor. İşte bu durum bize eski dil öğretim metotlarımızın sağlıklı olmadığını göstermiş oluyor. Artık hem Arapçanın hem de diğer yabancı dillerin hayatla bir bütün halinde öğretilmesi gerektiği kanısındayız. Kültürüyle, sanatıyla, sosyal ve siyasi gelişmeleriyle canlı bir dil olarak Arapçayı öğrenme zamanı gelmiştir artık.
ARAP ÜLKELERİ ARAPÇA ÖĞRETİMİNE DUYARSIZ
-Teknoloji çağındayız, diğer yabancı dillerde daha fazla kurs, daha fazla teknik destek olmasına rağmen Arapça eğitiminde bu kadar kolay materyal bulamıyoruz, bunun sebebi tabii ki maddi unsurlar, ama acaba Arapça konuşan ülkelerde biraz duyarsızlık var diyebilir miyiz?
Maalesef var. Ancak son yıllarda bu konuda olumlu anlamda ciddi gelişmeler var. Birçok Arap ülkesi Arapçayı yabancılara öğretmek için yeni metotlar, yeni kitap çalışmaları geliştiriyor. Eğitim malzemeleri kavramı bundan on yıl önce sadece kitabı içeriyordu. Şimdi artık eğitim afişleri, oyunlar, kartlar, filmler, interaktif eğitim setleri Arapça için de yapılmaya başlandı. Yeni olduğu için çok yaygın değil belki. Ancak çok yakından takip ettiğimiz için varlığından haberdarız. Bu çalışmaların ülkemize gelmesi, ülkemizin yapısına göre yeniden şekillendirilmesi için de ciddi bir çaba içindeyiz. Bu çabanın neticesi olarak Akdem Yayınlarını kurduk ve Arapça Eğitim Malzemeleri için büyük bir hevesle çalışan genç ve dinamik bir ekibe sahibiz.
-Yakın zamanda öğrendiğimize göre Din Eğitimi Genel Müdürlüğü, kurumunuzun geliştirdiği Arapça Öğretimini Yaygınlaştırma Projesi’ni destek verme hatta öncülük etme kararı almış; bu demektir ki proje artık daha kurumsal olacak... Güzel, ama sanki daha mı kuru olacak, samimi ve sıcak ortamın yerine acaba soğuk bir projeye mi dönüşecek, sırf prosedür yerine getirilsin diye yapılan bir yarışma mı olacak? Bu endişeyi taşıyor musunuz?
Arapça yarışmalarını geçen sene İstanbul’daki bütün İmam Hatip Liseleri arasında uyguladık. Beklediğimizin çok üzerinde büyük bir heyecanla karşılandı yarışmalar. Öğrenciler Arapça tiyatro oynadı, uzun (edebi) metinleri Arap bir hatip gibi seslendirdi, Arapça şiirler ezberledi, Arapçayı en neşeli öğrenme şekli olan musiki ile öğrenmeyi başardı. Bu heyecanı Türkiye geneline yaymak için konunun resmi tarafını temsil eden yetkililerle görüştük. Ocak ayı itibariyle yarışmalarımızın bütün Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından uygulanması kararı alındı. Dediğiniz endişeyi asla taşımıyoruz. Zira bizler yarışmaların koordinasyon merkezi olarak çalışmalarımızda Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne büyük bir destek vereceğiz. Bu vesileyle, DÖGM bünyesinde görev yapan bürokrat arkadaşlarımızın Arapça Öğretiminin geliştirilmesine gösterdikleri ilgiyi büyük bir takdirle karşıladığımızı belirtmek isterim. Bu konuda bizlerden daha heyecanlı ve istekli olmaları bizleri fazlasıyla memnun etti. İnşallah bu sene Arapça adına muhteşem bir yıl olacak.
ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİMİZ ARAPÇA’NIN ÖNEMİNİ KAVRAMALI
-Arapça eğitiminin faydasının henüz tam olarak anlaşılamadığını düşünüyoruz. Bunun ana sebebi olarak eğitim sistemimiz ve hocalarımız olabilir mi?
Arapça eğitimi özelikle son dört beş yıldır yoğun bir şekilde gündeme gelmeye başladı. Zira eskiden sadece din eğitimi için Arapça öğrenilmekteydi. Şimdi ise birçok yönden hayatımızda Arapça yer almaya başladı. Türkiye’nin dış politikasındaki ‘komşularıyla sıfır sorun’ politikası, Arapçanın önemini arttırdı. Artık ticaret hayatında Arapça “olmazsa olmaz” bir dil halini aldı. TRT Arapça kanalımız kuruldu ve basın yayın alanında Arapça bilen çok ciddi bir eleman açığı ortaya çıktı. Yine ülkemize gelen Arap turist sayılarında ciddi bir artış gözleniyor. Sadece İstanbul’da haftada iki üç noktada Arapça seminerler, konferanslar, paneller yapılıyor, kongreler düzenleniyor. Bu programlara katılanlar için ciddi anlamda mütercim ve mihmandarlara ihtiyaç var. İşte bütün bunları başta İmam Hatip Lisesi öğrencilerimize ve öğretmenlerimize anlatmamız gerekiyor. Arapçanın ekonomik gelir getiren bu yönleri bilinirse kanaatimizce ilgi de doğru orantılı artacaktır. Şayet Arapça öğretmenlerimiz kendilerini geliştirebilirlerse bu yeni sektöre ilk olarak kendileri gireceklerdir. Bu da öğrencilerimizde ciddi bir motivasyon artışı oluşturacaktır.
ÜNİVERSİTEYİ YURTDIŞINDA BİTİRMİŞ OLANLARIN ÖNÜ AÇILMALI
-Çocuklarımızın başörtüsü veya katsayı problemi yüzünden yurtdışına gitmeleri sizce iyi bir çare miydi, hala aynı düşüncede misiniz? Türkiye'de alternatif şartlar oluşturamaz mıydık?
Türkiye’de kısıtlanan özgürlükler sebebiyle öğrencilerimizin yurt dışına gitmeleri beklemediğimiz bir hayra kapı araladı kanaatindeyim. Zira yurt dışından dönen öğrencilerimiz farklı ufuklarla döndüler. Zihin dünyalarında yepyeni konular ve projeler vardı döndüklerinde. Tam dönüş zamanlarında artık Türkiye de değişmeye başlamıştı. Şimdi bize düşen görev üniversiteyi yurt dışında bitirmiş mezunlarımızın önünü açmaktır. Onları STK’larımızda, eğitim kurumlarımızda değerlendirmeli, tecrübelerinden istifade etmeliyiz. Malumunuz sıkıntı yaşayan öğrencilerimizin çok büyük bir kısmı yurt dışına çıkamadı. Alternatif şartlarımız belki yeterli değildi, ama yine de kendi içyapımızda birçok alternatif eğitim kurumumuzun oluştuğunu düşünüyorum. Bu süreç bizlere sivil toplum olarak yapabileceklerimizi daha net göstermiştir kanısındayım.
-Son olarak şunu sormak istiyoruz: Arapça eğitimi için neden başka ülkeler değil de Suriye ve Ürdün’ü ağırlıklı olarak tercih ediyorsunuz?
Arapça eğitimi alan öğrencilerimizin yurtdışına gitmeleri oldukça önemli… Zira dil kendi mekânında daha hızlı ve daha doğru öğrenilir. Ancak dil eğitimi için yurtdışına gideceklere en temel tavsiyemiz alt yapılarını belli bir düzeye ulaştırmalarıdır. Bu konuda isteklilere elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Şu an için Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır’daki dil eğitim merkezleriyle ve üniversitelerle ortak programlar yapıyoruz. Kuveyt, Katar gibi Körfez ülkeleri bu konuda fiziki mekân olarak bize uzak düşüyorlar. Başta yol masrafları ve iklim şartları öğrencilerimizin bu ülkelere gitmesi önünde birer engel olarak duruyor. Ancak bu ülkelerdeki merkezlerle de iletişim halindeyiz. Zira yabancılar için Arapça dil eğitimi üzerinde programlar geliştiren önemli çalışmalar gerçekleştiriyorlar.