Arabeskin Üç Babası Zirveden İniyor

Baba'ların 90'ların rüzgarıyla sürekli yeniyi arayışı müzik çevrelerinden ve eleştirmenlerden tam not alsa da hayranları onları bu yolda yalnız bırakmış görünüyor.

Ellilerin sonu, altmışların başlangıcı... Köyden kente göçle birlikte ne tam şehirli, ne tam köylü olan bir nesil ortaya çıkmıştı. Taşı toprağı altın sanılan büyük şehirler hiç de bekledikleri gibi çıkmamıştı. Büyük hayallerle geldikleri şehirlerde yaşadıkları hüzünler, hayal kırıklıkları, umutsuzluklar yeni bir müziğin doğmasına neden olmuştu.

O günlerde bu kesimin hislerine tercüman olan üç 'baba'nın kişisel hikâyesi onlardan farklı değildi. Yokluğu görmüşler, yoksulluğu yaşamışlardı. Şarkılarında kendi hikâyelerini anlatırken milyonların sevgisini kazanarak daha otuzlu yaşlarda babalık unvanını kazanmışlardı. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses'in hayranlarıyla olan karşılıksız, çıkarsız ilişkisi uzun yıllar sürdü. Devlet televizyonu TRT'nin babalara kapısını kapattığı dönemde bu kitle, inadına daha çok kaset alarak desteklerini gösterdi. Entelektüeller (belki de enteller daha doğru bir ifade olacak) babaları dışlarken, hor görürken, yok sayarken, evlatlar, evlerini babaları için sıcak bir yuva yapmaya devam etti.

Belki çoğunun hayali dünya gözüyle 'baba'sını görmekti. Hiç onu göremeden sadece resmiyle fanatik olan hayranların sayısı hiç de az değildi. Bu hasreti bitiren ise özel kanallar oldu. Artık sevdikleri babalarını sadece konserlerde değil, evlerinde de görme imkânına sahip oldular. Seksenli yıllarda çevirdikleri şarkılı filmler de özel televizyonlarda en çok izlenenler arasında yer aldı. Başlangıçtan beri duygu ve gönül beraberliğiyle devam eden karşılıklı ilişki, bu dönemde kırılmaya başladı. Doksanlarda başlayan "pop patlaması" yasakların ve baskıların yapamadığını gerçekleştirdi. Hayranların duygu ve düşüncelerinde değişiklik olup olmadığı, o kitlenin "farklı" şarkılar arayıp aramadığıyla ilgili herhangi bir çalışma yapılmadan, babalar popüler rüzgârın etkisine girdi. Tek kanallı dönemde Hakkı Bulut üzerinde denenen "acısız arabesk" projesi devreye girdi ve onlar gönüllü olarak klasik yöntemlerini (arabesk evini) terk edip yeni arayışlar içine girdiler.

Ferdi Tayfur, eline gitar alıp "Emmioğlu" dedi, yetmedi; yıllarca kendisine kayıtsız şartsız destek veren insanlara, "Ey yığınlar siz varoş'sunuz, varoş kalmaya devam edeceksiniz. Bugüne kadar söylediklerimiz yanlışmış. Mutluluk bir hayalmiş, vazgeçin bundan" der gibi "Hadi gel köyümüze geri dönelim" çağrısı yaptı. Bu küçük hataları affedilebilir de ancak magazin çarkının uzun süre dışında kalan Ferdi Baba, Necla Nazır'la olan "evliliğini" bitirince hayranlarının değil magazinin manşeti oldu. Arayışlarını bir adım daha öteye götürüp sanat müziği albümü çıkardı... Sahi kaç kişi biliyor bunu?

Orhan Gencebay da önce ismiyle özdeşleşen bıyıklarını kesip kesmemekle, ardından "gıdı"sına yaptırdığı estetikle magazin konusu oldu. Asena'nın danslarına, yaptığı müzikle eşlik etti. Popstar Alaturka'da jüri üyeliği yaptı. Her ne kadar kendine yakışır şekilde; vakur bir duruş göstermeye çalışsa da Armağan Çağlayan ve Bülent Ersoy'la birlikte magazine malzeme olmaktan kurtulamadı. Arabeski reddetti, her yeni albümünü "modern sound"larla süsledi...

Belki de babalar içinde en fanatik hayran kitlesine sahip olan Müslüm Gürses de gemiyi (evi) önce Teoman'ın parçasını albümüne alarak yaktı. Arabeski hor görenlerin en sevdiği şairler arasında gelen bir isimle ortak projeye imza attı. Gülhane'de halk konseri vermekten vazgeçip mekânını "entel"lerin konser alanı olan Harbiye'ye taşıdı. On binlerce hayranına konser vermeye alışkın olan Baba'yı yeni mekânında birkaç yüz kişi izledi. Müslüm Baba "damar"dan şarkılara alışkın olan hayranlarının kendisini yalnız bırakmasını bir "işaret" olarak görmemiş olacak ki; geçtiğimiz ay çıkan albümünde başlattığı açılımı sürdürdü. Yeni albümünde Sezen Aksu, Fikret Kızılok, Ajda Pekkan ve Kenan Doğulu şarkıları okuyan Baba, ilk klibini de Kenan Doğulu hayranlarının dillerinden düşmeyen "Tutamıyorum Zamanı" isimli şarkıya yaptı. "İtirazım Var" şarkısını ise ünlü rapçi Ceza ile birlikte okudu.

Baba'ların arayışı müzik çevrelerinden ve eleştirmenlerden tam not alsa da hayranları onları bu yolda yalnız bırakmış görünüyor. Belki evi terk etmelerine kızıyorlar, belki de 'baba' diye bağırlarına bastıkları idollerinin magazin malzemesi olmasına. Ama bir gerçek var. Artık babaların yaptıkları albümler milyonlar satmıyor. Gülhane'de 160 bin kişiye konser veren Ferdi Tayfur'un albümü çok satanlar listesine giremiyor. Televizyon dizileri, reyting almadığı için yayından kaldırılıyor. İlk kurulduğu yıllarda özel televizyonlar onların filmlerini oynatıp program yaptırmak için yarışırken bugün ne filmleri ekrana geliyor ne de "Müslüm Baba show" ya da "Orhan Baba konseri" geliyor ekranlara. Eskiden yılbaşı programlarının en ağır konukları onlardı, şimdi ise her şey çok farklı.

Peki onlar bu yolda giderken hayranları ne yapıyor? Belki yürekleri sızlıyor ama teselliyi yine mazide buluyorlar. "Kaderimse çekerim" deyip "teselli" arıyorlar başka yerlerde. Ama unutmuyorlar... Yapılanları, yaşananları...

Kültür-Sanat Haberleri