Tasarı, uzun zamandan beri hastayla yakın ilişkide olan doktorlara ve hasta bakıcılara, olağanüstü durumlar ve belirli şartlarda hastanın isteğiyle ötanaziyi desteklemeleri imkânı tanıyor. Yasanın çıkması için son adım olarak federal parlamentoda onaylanması gerekiyor. Ancak Angela Merkel’in koalisyon hükümetini oluşturan partilerin parlamentodaki çoğunluğunun yasanın çıkması için yeterli olması nedeniyle, tasarının onaylanmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Birçok doktor ve hasta bakım kuruluşu yasa tasarısını, ölüme destek verdiği gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirmişti. Almanya Sağlık Bakanı Daniel Bahr ise tasarının amacının ötanaziye belirli kurallar getirerek, bunun bir ‘iş modeli’ haline gelmesini önlemek olduğunu söylemişti. Zira, Almanya’da ötanazinin yasak olması nedeniyle, ötanazi yapmak isteyenler komşu İsviçre’deki özel kliniklere gidiyor, bu durum tepki çekiyordu.
2010 yılında Almanya Anayasa Mahkemesi, bir kadının avukatının tavsiyesiyle beş yıldır komada olan annesinin beslenme tüpünü çıkarması üzerine baktığı bir davada aldığı karar ile ötanazinin yasal olmasının yolunu açmıştı. Mahkeme, yaşam destek ünitesine bağlı ölümcül hastaların bilinçli durumdayken ölümü talep etmesi halinde, buna yardımcı olan kişilerin suç işlemiş sayılamayacağını söylemişti. Karar ötanaziyi yasallaştırmasa da Almanya’da daha kolay uygulanmasının yolunu açtığı şeklinde yorumlanmıştı.
Hollanda prensi ölümünü bekliyor
Altı ay önce Avusturya’da kayak talili sırasında çığ altında kalan ve komaya giren Hollanda Prensi Frisco’nun iyileşmesine dair neredeyse hiç umut olmaması ülkesinde tartışma başlattı. Hollandalı bazı doktor ve vekiller, Londra’da tedavi gören Prens’in ülkesinde olması durumuda standart uygulama gereği ölmesine izin verileceğini savundu.