Allah'dan kula yardım, rızkı kadar; sabır da, musibetin derecesine göre gelir. (Hadisi Şerif)
* İstediğin zaman, Allah'dan iste; yardım dilediğinde, Allah'dan yardım dile. Bil ki zafer, sabır iledir; ferahlık, sıkıntı iledir; kolaylık güçlük iledir. (Hadisi Şerif)
* Resûlûllah'a (sav) bir iş ağır gelince ya da ansızın bir durum ortaya çıkınca, hemen namaza başlar ve, 'Ey imân edenler! Allah'dan, sabır ve namaz ile yardım dileyin' (Bakara: 153) âyetini okurdu.
Yardım eden, yardım bulur
1- Kardeşinin ayıbını örtenin, Allah (cc) ayıbını örter.
2- Dünyada kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allah (cc) âhirette sıkıntısını giderir.
3- Mümin kardeşine yardım edene, Allah (cc) yardım eder.
4- Bir kimse, âhiret için amellerle uğraşırsa, Allah (cc) onun dünyasına yeter.
5- Bir kimse, Allah ile arasını düzeltirse, Allah'da (cc) kullar ile arasını düzeltir.
6- Bir kimse, içini Allah için düzeltirse, Allah'da (cc) onun dışını yararlı hâle getirir.
* Dört kimse vardır ki, Allah (cc) onlara mu-hakkak yardım eder:
1- Harbe iştirak eden.
2- Evlenmeye teşebbüs eden.
3- Kendisini âzâd ettirmek için para kazanma-ya çalışan köle.
4- Hacca niyet eden kişi. (Hadisi Şerif)
* Allah'ın mümin kulunu dirençli kılması dört yerde olur:
1- Ölüm sırasında.
2- Kabirde sorulan suallere korkusuzca cevap versin diye.
3- Hesaplaşma sırasında.
4- Sırattan geçerken.
* Kişi, üç şeyde Allah'dan yardım görür:
1- Mescid îmâr ederken.
2- Ev yaparken.
3- Dünyalık bir ihtiyâcını giderirken. (Huleyd b. Usâri)
* Allah (cc) her zaman kullarına yardım edicidir. Bu yardımı da, kullarının nefislerini temiz kılmak ve onların içlerine tevhid nuru doldurmak suretiyle ortaya koyar.
* Kim şu üç şeyi, Allah'a güvenerek ve sevabını O'ndan umarak yaparsa, mutlaka Allah (cc) ona yardım eder ve onu mübarek kılar:
1- Allah'a güvenerek ve karşılığını O'ndan bekleyerek köle âzât ederse.
2- Allah'a güvenerek ve karşılığını O'ndan bekleyerek evlenirse. 3- Allah'a güvenerek ve karşılığını O'ndan bekleyerek ölü bir yeri canlandırırsa.
* Kişinin Allah'ın yardımından mahrum edilişinin alâmeti, güzel ve hayırlı şeyleri çirkin görmesi, çirkin ve hayırsız şeyleri de güzel görmesidir. (İbn-i Ka'b)
* Kendiniz için itina ve ihtimamı azaltınız. Yaptığınız, sizinle beraber olan amellere özen gösteriniz. Şükür yastıklarına yaslanınız. Zikir elbiselerini giyiniz. Korku yorganlarına sarılınız. Ancak böylece Allah'ın (cc) övgüsüne kavuşabilirsiniz. O'nun yardımıyla başkaları tarafından kınanmayı göze alabilirsiniz.
* Yardımseverlik ve dini ilâhiye yardım, Allah'ın yardımını celb eder.
* Kullar arasında hile, sahtekârlık, zulüm olmadığında, Allah'ın yardımı ve tevfîki yağmur gibi yağar. (Dâvûd-i İskenderî)
* Allah (cc), bizi tebliğe gönderirken, pâdişâhın elçisi gibi bizi başı boş bırakmaz, bizimle beraberdir. Bize, ilhâmıyla, feyziyle destekçidir.
* Kul, kalbini gerçek yola koyar ve ilerlemeye devam arzusu duyarsa, Hakk'ın yardımı onu karşılar. Rahmeti ve şefkatiyle kucaklar. Peygamberlerin, meleklerin süvarileri o kulun yardımına koşar. Allah'ın zevk ve safa âlemlerine götürürler.
* Allah (cc) bize yardım murad ederse, kalbimizi niyaz ve tazarrû tarafına meylettirir.
* Halka minnet kapısını örtmek, Allah'ın iyilik kapılarının açılmasına sebep olur.
* Abdullah Mağribi, gözleri gaipler âlemine dalmış, konuşuyordu. Sözlerini dinleyenler gördüler ki, gökten nûrâni bir çizgi dudaklarına doğru iniyor.
Şeyh sustu ve nûrâni hat kayboldu. Hâdiseyi haşyetle seyredenlere şöyle dedi:
- Ben susar susmaz o nûrâni hattın kaybolduğunu sandınız ve böyle gördünüz değil mi? Değil... O nûrâni hat, bize Allah'ın imdadıydı. Biz susunca o kesilmedi. O kesildi, biz de sustuk.
Eyleyen fiilini kanun-u rızâya tatbik
Olur elbet ona Allah veliyyul-tevfik.
Allah'ın tevfiki
* Kul, şehvetlerini benim taatım üzerine tercih ettiği vakit, ona vereceğim en hafif ceza, Bana münâcaat zevkinden onu mahrum etmektir.
H Tevfîk-i İlâhinin alâmeti üçtür:
1- Sen kastetmeksizin sâlih amellerin sana gelmesi,
2- Senin istemene rağmen kötülüklerin senden uzaklaştırılması.
3- Varlıkta ve yoklukta Allah'a (cc) muhtâciyet ve iltica kapısının açılması.
* Yardımsız bırakılmanın alâmetleri de üçtür:
1- Talep etmene rağmen, iyi amellere ulaşmanın zorlaşması.
2- Korkmanıza rağmen, kötü işlerin kolay kılınması.
3- Her durumda Allah'a muhtâciyet ve iltica kapısının kapalı olması.
Neden başarılı olamıyoruz?
* Çünkü plân yapmadan işe atılıyor, gözümüz korkunca da çekiliyoruz!
* Negatif düşünüyor işi kitabına uyduruyor, mazeretlere sığınmayı seviyoruz.
* İnsanların kendi istekleri için başarılı olmak yerine, başkalarına kendilerini ispatlamak için didinmeleri.
* Fikir işçiliği yerine beden işçiliğine ehemmiyet vermeleri.
* Standart ve ölçülebilir başarılar yerine, 'elimden geldiği kadar' veya 'en kısa zamanda' gibi ifâdelerle açığa çıkan göz kararı başarıları kabullenmeleri.
* Plânsız yaşamak.
* Başarıyı, kendi elimizde olmayan sebeplere bağlamak.
* Günü kurtarmaya çalışmak.
Azimli olmak...
Meşru gayeler uğrunda azimli olmak, güzel bir meziyettir. İnsan bir işi yapacağı zaman iyice dü-şünüp taşınmalı, yapılmasına uygun olduğuna kanaat getirip karar verince de, artık tereddüde kapılmamalıdır. Bütün gücüyle o işi sonuçlandırmaya çalışmalıdır. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur: İşinde onlara (müminlere) danış, kesin bir karar verince de, Allah'a dayan, artık tereddüd etme. Şüphe yok ki, Allah (cc) kendisine dayananları sever.' (Âl-i İmran: 159)
Tereddüt, insanı sıkıntılara ve vehimlere düşü-rür. İş yapamaz hâle getirir. Beceriksiz ve kendine güvensiz kılar.
Azim ve kararlılık ise insana her türlü muvaf-fakiyetin kapısını açar.
Lider şahsiyetlerin en bariz karakteri, azimli ve kararlı olmalarıdır.