Batum ‘Partinin anayasa raporunu açıklayacağım’ diyerek 40’a yakın gazeteciyi davet etmiş ve davet ettiği toplantıya gelmemişti. Dün Star'ın da gündeme getirdiği bu konu Ali Bayramoğlu'nun yazısıyla daha da netleşmeye başladı.
BATUM'UN "NEDEN GELMEDİM" CEVABI
Habertürk televizyonunda yayınlanan bir programa telefonla bağlanan Batum, kendisine yöneltilen "neden gelmediniz" sorusu üzerine "bazı kişilerle bir araya gelmek istemediğim için Ankara'ya döndüm" cevabını verdi.
Rahatsız eden kişilerin kimler olduğu sorulduktan sonra ise "mesela Fehmi Koru, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu" cevabını verip, "Ben bu insanlara mı anlatacağım anayasayı..." şeklinde konuştu. Oysa CHP'den İstanbul milletvekili adayı olan Binnaz Toprak, Batum'un gelmemesi üzerine, çok önemli bir toplantı için Ankara'ya dönmek zorunda kaldığını açıklamıştı.
İŞTE ALİ BAYRAMOĞLU'NUN O YAZISI:
Yeni CHP ha! Hadi oradan...
Deniyor ki, bu CHP yeni... Söylemde ve sözde yeni vurguları var, Kılıçdaroğlu ekibinin.
Bu vurguların siyasi karşılığı olup olmadığını henüz bilmiyoruz.
Fiile dökülmesi halinde sadece bu CHP'nin değil, Türkiye'nin de faydasına olacaktır, buna şüphe yok. Zira Türkiye muhalefet açığı ve eksikliğiyle ancak bu kadar yol alabiliyor, AK Parti'yi zorlayacak, demokratik rekabete itecek hiçbir unsur kalmıyor.
Peki yeni CHP ne, kim, kimlerden oluşuyor?
İki örnek vermek istiyorum.
İlki Süheyl Batum.
Ergenekon'un fikir avukatlığını yapan, Kılıçdaroğlu'nun ilk genel sekreteri olan, televizyonlarda beğenmediği gazetecilere vatan haini demekten çekinmeyen yeni milletvekili adayı...
Aşağıdaki satırları iyi okuyun, lütfen...
Birkaç gün önce yine CHP'den İstanbul milletvekili adayı olan Binnaz Toprak arıyor ve Süheyl Batum'la birlikte partisinin anayasa hazırlıkları konusunda yapacağı bir basın toplantısına davet ediyordu.
Gazeteciyim, kabul ettim, gittim.
Salonda görebildiklerim arasında Fehmi Koru, Mehmet Altan, Yavuz Baydar, Ahmet İnsel, Liberation'dan Marc Semo, Melih Aşık, Nilgün Cerrahoğlu vardı.
Ne var ki, toplantı bir türlü başlamadı.
Davet saati 9.30'du. Saat 10.30'a kadar Süheyl Batum beklendi. Milletvekili adayı gelmedi. Binnaz Toprak biraz da sıkıntı içinde Batum'un çok önemli bir toplantı için Ankara'ya dönmek zorunda kaldığını açıkladı saat 11'e doğru...
Ve aynı akşam Haber Türk kanalına Ankara'dan telefonla bağlanan Süheyl Batum, moderatörün "neden gelmediniz" sorusu üzerine, "bazı kişilerle bir araya gelmek istemediğim için Ankara'ya döndüm" diyordu. Kendisinin ve partisinin davet sahibi olduğu toplantıya katılmamayı uygun bulmuştu.
"Peki kimler sizi rahatsız edenler" sorusuna, ise, "mesela Fehmi Koru, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu" cevabını veriyor ve ekliyordu: "Ben bu insanlara mı anlatacağım anayasayı..."
Kavgayı, dışlamayı temsil eden bu uğurda kendisini, parti arkadaşlarını ve partisini "komik ve zor" duruma düşürecek az akıllı bir tutum...
Yeni CHP'de ilk kez milletvekili olacak bir "adam"ın söyledikleri partinin içindeki derin bir yüzü tanımlamaz mı?
Bu adamlarla mı ve bu şekilde mi değişiyor ve değişecek CHP...
Hadi oradan...
Geçelim CHP'nin "ikinci zekâ vakıası"na...
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, jandarmanın Hopa'daki olaylara neden seyirci kaldığı konusunda bir rapor hazırlamış. Demiş ki, "jandarma olaylara EMASYA kaldırıldığı için müdahale etmemiştir. Çünkü EMASYA kalkınca askerin asayiş olaylarında kullanılma imkânı kalmamıştır..."
İnanılır gibi değil...
Durumu tanımlayacak sıfat bulmakta güçlük çekiyorum.
Bir, EMASYA askere kendi başına hareket etme yetkisi veriyordu, bu kaldırılmıştır.
İller İradesi Kanunu ise gerekli anlarda, mülki amirin talebi üzerine askerin asayiş olaylarında kullanılmasını öngörüyor ve hâlâ yerinde duruyor.
İki, EMASYA birliklerinin işlevi farklıdır, jandarmanınkiler farklı...
Bilgisizlik bir yana, milletvekili EMASYA'yı, askere denetimsiz fişleme, müdahale etme yetkisini veren eski bir protokolü savunu-yor...
Baykal da EMASYA kaldırıldığı sırada, Sivas olaylarını hatırlatarak karşı çıkmıştı bu ölümcül vesayet aracının ortadan kaldırılmasına...
Bu mu yeni CHP?
Hadi oradan...