Volkan Yanardağ'ın haberi:
'Siyaset-Silivri ilişkisini kurmak istemiyorum' diyen Bahçeli, Alan'la birlikte siyaset yapmayı istediklerini söyledi.
MHP, Sincan Hakimi Osman Kaçmaz ve Ergenekon tutuklu sanığı Hanefi Avcı gibi isimlere kapılarını kapattı. Ancak, 12 Haziran seçim sürecinde Balyoz davası tutuklu sanığı emekli Korgeneral Engin Alan parti üyesi oldu. Alan'ın üyeliği tartışma yaratırken, MHP lideri Bahçeli'den dikkat çeken değerlendirmeler geldi. 'Siyaset-Silivri ilişkisini kurmak istemiyorum' diyen Bahçeli, Engin Alan'ın tutuklanmadan önce MHP üyesi olduğu için istisna tutulduğunu söyledi. Bursa gezisinin ardından bir grup gazeteciyle sohbet eden Bahçeli'nin mesajları şöyle:
MÜRACAATLARI VETO ETTİK: Siyaset-Silivri ilişkisini kurmak istemiyorum. Dokunulmazlığın kaldırılmasından yana olduğumuz için siyasete atılmış olanların yargı süreçleri devam eder. Özellikle istisna tuttuğumuz emekli Korgeneral Engin Alan Paşa'dır. 'Bu Siyaset-Silivri ilişkisi değil mi?' sorusu aklınıza gelebilir. Alan Paşa tutuklanmadan MHP'nin üyesi olmuştur. Dolayısıyla tutuklanma süreci bizi birinci derecede ilgilendirmiyor. Alan Paşa ile beraber siyaset yapma arzumuzun altında, onun Türkiye'nin toprak bütünlüğüne, milli devlet, üniter yapının korunmasına, etnik temelli bölücü unsurlarla verdiği kahramanlığına MHP olarak sahip çıkma şuuru yatar. Geçmiş dönemlerde de müracaat edenler olmuştur, veto edilmiştir. Ne Osman Kaçmaz Bey'in ne Hanefi Avcı Bey'in MHP'ye müracaatının yapılmadığı kanaatindeyim. Yapıldıysa gerekli tedbirler alınır.
DEĞERLER MEZARLIĞI: Toplumda İbrahim Tatlıses'in sesine, davranışlarına, kabiliyetine, müziğine büyük saygı duyan bir kitle var. Bana göre, kendisine herhangi bir sebepten dolayı sempati duyan insanların oluşturduğu daire içinde kalmasında yarar var. Onun dışına çıktığı takdirde bir sanatçı olarak yazık olur. Bir mesajdan dolayı siyasetçiler istismar etmemeli. Hiçbir zaman arabasında Tatlıses'in kasetini dinlemeyenlerin onu ziyarete giderek medya önünde gösteri yapması yakışık almıyor. Sanat çevresi bu gerçekleri görmeli. Türkiye'nin temel sorunu her değerin istismara açık tutulması halidir. Bu değerler erozyonu yaratıyor. Erozyon da zaman içinde bir değerler mezarlığı oluşturuyor. Yaşayan değerlerle mezarlığa giden değerler arasında fark doğuyor.
YILMAZ AKTİF SİYASETTE OLMALI: Mesut Yılmaz'ın siyasi hayatta uzun bir süredir bulunmuşluğu var. Aktif siyasetin dışında kalması, Türkiye için kayıp olur. Kendisinin Türkiye'deki siyasi faaliyetlerle ilgili düşüncelerini zaman zaman seslendirmesi, aktif siyasette bulunanlara büyük katkı sağlar.
REHABİLİTASYON GEREKLİ: Toplumsal rehabilitasyona ihtiyaç var. Sosyologlar, psikologlar, kültür antropologlarının bir devlet politikası şeklinde konuya yaklaşması lazım. Öfkeli bir toplum haline geldik. Saygıyı kaybeden, kişisel ilişkilerden tutun, toplum-fert, fert-toplum, devlet-fert ilişkilerine kadar önemli bozukluğun yaşandığı bir ortam. Eekonomik sıkıntılar da yoğunlaştı. Bu da ruhsal yönden toplumu ve fertleri sıkıntıya sokuyor.
TOPLUMUN KUTUP YILDIZLARI: Mesela MHP'nin toplumsal karşılığını göremediğimiz bir bakış açımız vardı. Bunu muhafaza ediyorum. Nasip olursa da kurmaya ve yaşatmaya kararlıyım. Her alanda toplumun kutup yıldızı olmuş olan şahsiyetlerden bir genel Milli İstişare Konseyi kurmayı düşünüyorum. Bu konseyde bilimadamından sanatçısına kadar her alanda otorite olmuş değerleri olmalı. Böylece siyasilerin de önü açılmış olur.
3-K FORMÜLÜ
Hangi parti olursa olsun, gençlik politikasını bir devlet politikası haline dönüştürmek lazım. Siyasi partiler de gençlere uygun projeler üretmek zorunda. Bunun için bir defa sağlam bir düşünce ve dünyayı ve Türkiye'yi okumuş olması lazım. Kafa, zihniyet meselesi. İkincisi inanç meselesi. Neyin zarar neyin fayda getireceğini, neyin haram neyin helal olduğunu anlayabilecek bir inanç sistemi içinde bulunması lazım. Yani kalp. Üçüncü olarak da her türlü kötü alışkanlıktan uzak duracak. Uyuşturucu, alkol vb. Bunları sembolize etmek için kafa, kalp kol anlamında ifade ediyoruz. Şu an için kayıtlara baktığınızda 18-25 yaş grubu 9.5 milyon genç görünüyor. 9,5 milyon oy büyük bir oy. Geçmişte iktidar olanlar 9-12 milyon oyla bu hedefe ulaştı. Meclis'te temsil edilen muhalefet, 5-6 milyon oya sahip. Gençler; facebook, twitter olsun hedeflerini netleştirerek diyolog kursalar, hem kendi geleceklerini hem Türkiye'nin geleceğini belirlemede çok önemli bir misyon üstlenebilirler.
GENÇ İŞSİZE MODEL GEREKLİ
Türkiye'de genç işsizliğin yaygınlaştığı bir ortamdayız. Eğitim alamayan, çalışma hayatında olmayan bir gencin boş zamanları değerlendirmesi için devletin uyguladığı bir politika yok. O vakit bu genç birçok faktörden etkilenecektir. Bunlardan biri de televizyon. Eğer televizyonlar geleceğe hazırlayacak şekilde olumlu programlar yaparsa genç ona göre bir model bulacak ve ona özenmeye çalışacaktır. Ama şimdi tam tersi oluyor. Töre cinayetleri, kan davaları, zorbalığa dayalı suça itecek ve teşvik edecek ya da suç işlemede kullanılan araçları tekrar tekrar gösterecek programlardan tabii ki etkileniyor. İyi model gerekiyor.
18 yaşına gelmiş olan gencin toplumu yönetecek unsurları seçme hakkına sahip olması güzel. 25 yaşı da seçilme olarak belirledik. Ama sosyal hayatını şekillendirebilme açısından 25 yaş biraz erken. Üniversiteden mezun olması, yüksek lisans veya doktora öğrencisi olması, askerliğini yapmaması, siyasette seçilmesini kısıtlıyor.
AKŞAM