AK PARTİ'ye oy veren herkes aptal öyle mi?
Geçen akşam kanallar arasında dolaşırken rastladım onlara. "Duayen Öğretmenler İlk Kez Arena'da" başlığı(KJ) altında arz–ı endam ediyorlardı.
Bana daha çok "Beşi bir yerde" izlenimi verdiler:
Levent Kırca, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Müjdat Gezen ve Nedim Şener.
Ortak özellikleri iflah olmaz AK Parti alerjisi...
Hangisi "duayen", hangisi "öğretmen", hangisi "duayen öğretmen" tastamam bilmiyorum.
Mesela, Yılmaz Özdil deyince benim aklıma ilkin "bidon kafa" geliyor.
Belirli bir "duayenliği" de var galiba. Baksanıza; mukallitlerinden Candaş Tolga Işık'ın hali (maalesef) çanak anten gibi meydanda!
Uğur Dündar, tamam, televizyonculukta bir duayen. Bir de, Allah'ı var, boş boş da olsa, güzel gülüyor.
O kadar ki, Nedim Şener bile coşup espri yapmaya kalkışabiliyor!
Bu arkadaşın adının yanı sıra hep "araştırmacı gazeteci" ("Sorgulayıcı gazeteci" miydi yoksa?) sıfatı zikrediliyor ama benim aklıma daha çok "sinirleri alınmış bir tartışmacı" geliyor.
Emre Uslu, Şamil Tayyar, Mehmet Baransu ve Önder Aytaç'la "kapışmasından" edindiğim izlenim bu.
Biraz gıcık.
Yok yok, biraz değil, bayağı gıcık.
"Hababam Sınıfı"nın uyuz uyuz gülen o bacaksızını (Tuncay Akça) çağrıştırıyor.
Bir defasında, takılmış plak gibi "Yalan, yalan, yalan..." diye tutturmuştu da, Şamil Bey kardeşim zıvanadan çıkmıştı.
Levent Kırca'ya gelince...
TRT'nin siyah beyazlı yıllarındaki "Oyun Treni"nden itibaren takip ettiğim; bütün oyunlarını, filmlerini izlediğim bir sanatçı.
Ayşe Şasa o ölümsüz eseri Yeşilçam Günlüğü'nde, "Karagöz'ü Şarlo'ya, Kavukluyla Pişekar'ı Nasreddin Hoca'ya, Âşık Veysel'i kendine eklemliyor..." diyerek "Türk kara mizahının" doruğuna yerleştirmişti onu.
Yazık ki yazık...
"Olacak O Kadar"ı mazhar olduğu bu iltifata yakışır şekilde sürdürecek yerde, Cemal Süreya'nın "99 Yüz"ündeki "Ekranın büyük aptalı" şeklindeki "münasebetsiz" nitelendirmesini hatırlatacak kadar seviyesiz bir "propagandaya" meze yaptı.
Ne ki, mezkur programına iddia ettiği gibi herhangi bir yasaklama veya engelleme varsa sonuna kadar yanındayız elbette.
Mizaha ihanet, mizahın sorunudur; hiçbir iktidarı alakadar etmez.
Müjdat Gezen'i ise Çivi mizah gazetesinden "Darbukatör Baryam"a, müthiş bir şekilde canlandırdığı Orhan Kemal'in "Murtaza"sından birçok genç sanatçının yetişmesine vesile olduğu MSM'ye kadar hep ilgiyle takip ettim.
Hulasa, Levent Kırca'yı da Müjdat Gezen'i de severim.
İsterim ki, anakronik mizahın pençesinden kurtulsunlar. Ameliyatlarda makas unutmaktan, kanalizasyon çukurundan falan çıkıp günümüze gelsinler.
Komiklik yapsınlar ama komik duruma düşmesinler!
Levent Kırca'nın içki muhabbetini eleştirmek için mahut programa tulumba ve hortum getirmesini acıyarak izledim.
Bu tarz mizah anlayışı ilkokul müsamerelerinde bile kalmadı, yazık!
Gelgelelim onlar katıla katıla güldüler buna.
Onlar gülünce ben de naçar hallerine güldüm.
Levent Kırca ve Müjdat Gezen'in Başbakan Erdoğan'la aklı sıra dalga geçme gayretleri ister istemez bana, Tuncay Özkan ile Cüneyt Arcayürek'in espri tarzlarını hatırlattı, üzüldüm.
Üzüldüm; çünkü yıllar yılı alkışladığımız sanatçıların mizah zevki bu seviyelere düşmemeliydi.
Nefret insanda seviye bırakmıyor demek ki!
Müjdat Gezen, "Bazı anketlerde AKP'yi yüzde 50 gösteriyorlar" dedi, "Aslında Aziz Nesin kriterlerine göre yüzde 60 çıkması gerekirdi..."
Aziz Nesin'in yüzde 60'la ifade ettiği "kriter" aptallık üzerineydi. "Türk halkının yüzde 60'ı aptaldır..." demişti hani.
Yani...
Müjdat Gezen'in kavlince, AK Parti'ye oy veren herkes aptal.
Yalnız şu var:
Aziz Nesin'in o sözü, kendisi de Türk olduğu için, eleştiri kapsamındadır. Başka bir ırk için söylemiş olsaydı, nefret suçu işlemiş olurdu.
AK Parti'ye oy veren herkese aptal demek de eleştiri sınırlarını aşar; nefret suçuna girer.
Müjdat Gezen işte bu suçu işledi; diğerleri de güldü, iyi mi?..
SALİH TUNA - YENİ ŞAFAK
Geçen akşam kanallar arasında dolaşırken rastladım onlara. "Duayen Öğretmenler İlk Kez Arena'da" başlığı(KJ) altında arz–ı endam ediyorlardı.
Bana daha çok "Beşi bir yerde" izlenimi verdiler:
Levent Kırca, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Müjdat Gezen ve Nedim Şener.
Ortak özellikleri iflah olmaz AK Parti alerjisi...
Hangisi "duayen", hangisi "öğretmen", hangisi "duayen öğretmen" tastamam bilmiyorum.
Mesela, Yılmaz Özdil deyince benim aklıma ilkin "bidon kafa" geliyor.
Belirli bir "duayenliği" de var galiba. Baksanıza; mukallitlerinden Candaş Tolga Işık'ın hali (maalesef) çanak anten gibi meydanda!
Uğur Dündar, tamam, televizyonculukta bir duayen. Bir de, Allah'ı var, boş boş da olsa, güzel gülüyor.
O kadar ki, Nedim Şener bile coşup espri yapmaya kalkışabiliyor!
Bu arkadaşın adının yanı sıra hep "araştırmacı gazeteci" ("Sorgulayıcı gazeteci" miydi yoksa?) sıfatı zikrediliyor ama benim aklıma daha çok "sinirleri alınmış bir tartışmacı" geliyor.
Emre Uslu, Şamil Tayyar, Mehmet Baransu ve Önder Aytaç'la "kapışmasından" edindiğim izlenim bu.
Biraz gıcık.
Yok yok, biraz değil, bayağı gıcık.
"Hababam Sınıfı"nın uyuz uyuz gülen o bacaksızını (Tuncay Akça) çağrıştırıyor.
Bir defasında, takılmış plak gibi "Yalan, yalan, yalan..." diye tutturmuştu da, Şamil Bey kardeşim zıvanadan çıkmıştı.
Levent Kırca'ya gelince...
TRT'nin siyah beyazlı yıllarındaki "Oyun Treni"nden itibaren takip ettiğim; bütün oyunlarını, filmlerini izlediğim bir sanatçı.
Ayşe Şasa o ölümsüz eseri Yeşilçam Günlüğü'nde, "Karagöz'ü Şarlo'ya, Kavukluyla Pişekar'ı Nasreddin Hoca'ya, Âşık Veysel'i kendine eklemliyor..." diyerek "Türk kara mizahının" doruğuna yerleştirmişti onu.
Yazık ki yazık...
"Olacak O Kadar"ı mazhar olduğu bu iltifata yakışır şekilde sürdürecek yerde, Cemal Süreya'nın "99 Yüz"ündeki "Ekranın büyük aptalı" şeklindeki "münasebetsiz" nitelendirmesini hatırlatacak kadar seviyesiz bir "propagandaya" meze yaptı.
Ne ki, mezkur programına iddia ettiği gibi herhangi bir yasaklama veya engelleme varsa sonuna kadar yanındayız elbette.
Mizaha ihanet, mizahın sorunudur; hiçbir iktidarı alakadar etmez.
Müjdat Gezen'i ise Çivi mizah gazetesinden "Darbukatör Baryam"a, müthiş bir şekilde canlandırdığı Orhan Kemal'in "Murtaza"sından birçok genç sanatçının yetişmesine vesile olduğu MSM'ye kadar hep ilgiyle takip ettim.
Hulasa, Levent Kırca'yı da Müjdat Gezen'i de severim.
İsterim ki, anakronik mizahın pençesinden kurtulsunlar. Ameliyatlarda makas unutmaktan, kanalizasyon çukurundan falan çıkıp günümüze gelsinler.
Komiklik yapsınlar ama komik duruma düşmesinler!
Levent Kırca'nın içki muhabbetini eleştirmek için mahut programa tulumba ve hortum getirmesini acıyarak izledim.
Bu tarz mizah anlayışı ilkokul müsamerelerinde bile kalmadı, yazık!
Gelgelelim onlar katıla katıla güldüler buna.
Onlar gülünce ben de naçar hallerine güldüm.
Levent Kırca ve Müjdat Gezen'in Başbakan Erdoğan'la aklı sıra dalga geçme gayretleri ister istemez bana, Tuncay Özkan ile Cüneyt Arcayürek'in espri tarzlarını hatırlattı, üzüldüm.
Üzüldüm; çünkü yıllar yılı alkışladığımız sanatçıların mizah zevki bu seviyelere düşmemeliydi.
Nefret insanda seviye bırakmıyor demek ki!
Müjdat Gezen, "Bazı anketlerde AKP'yi yüzde 50 gösteriyorlar" dedi, "Aslında Aziz Nesin kriterlerine göre yüzde 60 çıkması gerekirdi..."
Aziz Nesin'in yüzde 60'la ifade ettiği "kriter" aptallık üzerineydi. "Türk halkının yüzde 60'ı aptaldır..." demişti hani.
Yani...
Müjdat Gezen'in kavlince, AK Parti'ye oy veren herkes aptal.
Yalnız şu var:
Aziz Nesin'in o sözü, kendisi de Türk olduğu için, eleştiri kapsamındadır. Başka bir ırk için söylemiş olsaydı, nefret suçu işlemiş olurdu.
AK Parti'ye oy veren herkese aptal demek de eleştiri sınırlarını aşar; nefret suçuna girer.
Müjdat Gezen işte bu suçu işledi; diğerleri de güldü, iyi mi?..
SALİH TUNA - YENİ ŞAFAK