11 Temmuz'daki olaylı kongrenin ardından partinin ak saçlılarının yeni bir kongre için kolları sıvadığı Saadet Partisi'nin lideri Kurtulmuş, herkesi itidalli davranmaya çağırdı. Sonradan pişman olunacak işlerin yapılmamasını, sözlerin sarf edilmemesini tavsiye eden Kurtulmuş, "Dargınlıkları derinleştirmeyelim. Bölünmelere yol açmayalım" dedi...
Röportaj: Seda ŞİMŞEK
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi'nin 11 Temmuz'da yapılan olaylı kongresinde yeniden genel başkan seçildi. Kongreler sadece partilerin değil, siyasetin de kaderini belirliyor. Kurtulmuş, partisinin aldığı yüzde 5 oyla mukayese edilemeyecek bir şekilde siyasette ismi konuşulan bir siyasi figür oldu. Erbakan yine önce var ettiği, sonra çıkmaz yola sürüklemek için adeta elinden geleni ardına koymadığı hareketin başrol oyuncusu. Bu rolü kimseye kaptırmaya da pek niyetli değil.
Saadet Partisi'nde yeni bir kongre olup olmayacağı tartışmaları sürerken, "Kurtulmuş bırakıp gidecek mi, mücadele mi edecek" sorusunun cevabı kulislerde aranıyor. Kurtulmuş, cuma günü sürpriz bir hamle yaparak Erbakanı ziyaret etti. "Neler olacak" diye merak edenler için Kurtulmuşun kapısını çaldık. Akla gelen her soruyu kendisine yönelttik, kongreden sonra ilk kez bu kadar çok ve açık konuştu. "Kurtulmuş gidecek mi" diye merak edenler için izlenimimi de paylaşıyorum, Hoca ve ekibi kongre için yeterli imzayı toplasalar da Kurtulmuş, yine genel başkan adayı olacaktır...
Necmettin Erbokan'ın Saadet Partisi için anlamı nedir? SP camiasında çok büyük bir anlamı vardır. Sayın Erbakan'la Saadet Partisi arasındaki ilişki bir tüzük gereği ilişki ya da resmi bir ilişkiden öte bir gönül ilişkisidir, bu sürekli olarak devam edecektir.
Gölge genel başkan mı?
Yok, hayır. Gölge olan gerçek olmaz. Türk siyasetinde insanlar gerçek siyasetin etrafında olurlar, dünyanın her yerinde böyledir. Biz bu anlamda büyüklerimizden ilham alırız, onların fikirlerinden, tecrübelerinden istifade ederiz, ama asla bir gölge siyasetinde bulunmayız.
Son günlerde yapılan açıklamalara bakıldığında Sayın Erbakan'ın kontrolünden çıkmanızdan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Son kongreye kadar onun kontrolünde miydiniz, bu kongrede mi kontrolden çıktınız?
Bu sorunun muhatabı ben değilim. Kendi davamızın temel fikri çerçevesi içinde, millete hizmet yolunda, milletin önceliklerini, tercihlerini esas alarak yolumuza devam ediyoruz.
BUNLAR ELBET UNUTULUR
310 oyla genel başkan seçildiniz, bu sizi rahatsız etmedi mi?
Hayır etmedi. Bu konuda spekülasyon yapılıyor. 830 delege kongreye katılmış, ama kongre çok uzadı, delegelerin bir kısmı gitmiş, 630 delege oy kullanmış, bu delegelerin 496sı bizim beyaz listemize oy vermiş, diğerleri de zaten Numan Kurtulmuş'un genel başkan adayı olduğu yeşil listeye oy vermişler. Çok yakın arkadaşlarımız bile, ilk turda oy kullandıktan sonra gittiler.
Bir referandum süreci, ardından seçim süreci var. Partinin sahip çıkmadığı bir genel başkan olarak nasıl miting yapacaksınız? Tedirginlik duyuyor musunuz?
Duymuyorum, çünkü bunlar kongre sonrasında ortaya konulmuş olan kızgınlıklar, küskünlükler, söylenmiş sözlerdir. Bunlar unutulur, camiamız "nerede kalmıştık" diyerek kenetlenir,.
Kongrede yaşananlarla acaba karizma çizilmedi mi?
Tam tersine, dünyanın hiçbir yerinde son seçimde yüzde 5.5 almış bir partiyle hiç kimse bu kadar ilgilenmez. Yani çift liste mi çıktı, kim hangi listeyi destekledi gibi konularla kimse ilgilenmez, ama Türkiye'de son 10 gündür gündemin en önemli maddesi SP ve kongresi ise SP'n-de yaşananların ne olduğuna ilişkin ilgiler yoğunlaşıyorsa, bunun bir tane karşılığı vardır, SP Türkiye'nin tek iktidar alternatifidir.
Erbakan yeni bir kongre çağrısında bulundu, siz de "derin çatlak olur" dediniz. Bu ne demek? Kongre olursa ayrılacak mısınız?
Şu atmosferde, bazı arkadaşlarımız, bazı ağabeylerimiz kongre sonrasında, şimdi sorsanız belki "maksadını aşan" sözler diyebilecekleri birtakım sözler söy lediler. Her çift listeli kongrede bunlar olur. Bazı küskünlükler, dargınlıklar olur, ama bunların üstüne "bir daha kongre yapalım"a işi getirirseniz, o zaman bu dargınlıklar, küskünlükler çok daha fazla derinleşir. Bu anlamda çok büyük çatlaklıklar, kırılmalar, bölünmeler ortaya çıkar. Ben herkese itidalli davranmalarını, sözlerine ve işlerine dikkat etmelerini tavsiye ediyorum. Hiç kimse sonradan pişman olacağı, "tüh yanlış yaptım, yanlış anlaşıldım" diyeceği sözleri söylememeli, işleri yapmamalıdır. Kongre sonrası gelişmeler de gösteriyor ki bir iktidar yolu açılmıştır, bu yolu tıkamaya bilerek ya da bilmeyerek kimse hizmet etmesin. '
YANLIŞ ANLAŞILDIM' DENMESİN
"Tecrübeli olmak racon kesme hakkını vermez" mi diyorsunuz?
Hayır, ben öyle bir şey demiyorum. Hiç kimseyi kastetmiyorum, bir genel kural olarak söylüyorum. Hiç kimse sonradan "Yanlış anlaşıldım, öyle demek istemiyordum, kastımı aştım" mânâsına gelecek sözleri söylemesin, işleri yapmasın. So nun da aramızda ki hukuku, aramızdaki ilişkiyi belirleyen herhalde herhangi bir Siyasi Partiler Yasası'nda ne olduğu ya da Saadet Partisi'nin tüzüğü değildir. Aramızdaki hukuku belirleyen kardeşlik hukukudur, dostluk, ahbaplıktır, bunu kimse zedelemesin. Söyle diğim bu dur.
Yeterli imza toplanır ve yeni bir kongre olursa siz ne yapacaksınız? Yeniden genel başkan adayı olacak mısınız?
Ortaya çıkan tabloya göre, hukuk neyi gerektirirse, biz hukukun gereğini yaparız. Şimdi ben partimin başındayım. Benim amacım bu partiyi bundan sonra Türkiye'nin iktidar merkezi haline getirmektir ve o yönde de çalışıyoruz.
BU DAVA KiMSENiN BABASININ MALI DEĞiL
Hiçbir şahıs vazgeçilmez değildir. Hepimiz duvara taş taşıyoruz. Bu dava hiçbirimizin şahsi davası değildir, hiçbirimizin babasının malı değildir. Bu dava milletin malıdır...
Gelinen bu noktada Sayın Erbakan ile yeniden bir uzlaşma sağlamanız mümkün müdür?
Sayın Erbakan bizim büyüğümüzdür. Bu ülkeye, bu millete büyük hizmetleri olmuştur. Her zaman görüşlerinden, tecrübelerinden istifade ederi Akıllı bir siyasetçinin yapması gereken de budur. Her zaman kendisini ziyaret ederiz. Nitekim cuma günü kendisine bir nezaket ziyaretinde I bulunduk. Kendisinin fikirlerini ve dualarını aldık. Son zamanlarda söylediğim bir şeyi bir kez daha söyleyeyim, hayat sadece koltuklardan, politikadan ibaret değildir. Dostluklar var, insanlıklar var, birikmiş hukuklar var, kardeşlik hukukları var. Sayın Erbakan ve diğer ağabeylerimizle, arkadaşlarımızla hukuklarımız var, bir kongre oldu, iki liste çıktı diye bunlar herhalde zedelenecek değildir.
Size rağmen imza toplanır ve kongre yapılırsa maç bitti demek midir? Mücadale eder misiniz gider misiniz?
Tekrar söylüyorum, bir ülkede siyasetçinin yolunu, siyasetçinin önünü millet keser. Bir siyasetçinin tasfiye edilip edilmemesine millet karar verir.
Yapmaya çalıştığınız şey Erbakanizm'i yuvasında yenmek mi?
Bunlar çok yanlış değerlendirmeler. Bizim inandığımız, adını Milli Görüş olarak koyduğumuz mesele şahıslarla kaim değildir. Bu topraklardan Sultan Fatihler, Kanuni Sultan Süleymanlar, nice büyük bilim adamları, siyasetçiler geçti ve nice büyükleri de gelip geçecektir. Bu medeniyet mücadelesinde şahıslar önemlidir, ama hiçbir şahıs vazgeçilmez değildir. Hepimiz duvara taş taşıyoruz. Numan Kurtulmuş da bu mücadelenin erlerinden birisidir. Hepimiz ölümlüyüz, hepimiz gideceğiz. Bu dava hiçbirimizin şahsi davası değildir, hiçbirimizin babasının malı değildir, bu dava milletin malıdır.
Yani kimsenin tapulu arazisine gecekondu yapmıyorsunuz.
Hayır, ben öyle basit, sıradan bir siyasetin içinde bir dakika bile geçirmem.
KİMSEYE İHANET ETMESİK, YOLDA BIRAKMADIK
Erbakan'ın başka RP olmak üzere kendi başlatıp, kendi varettiği bir hareketi çıkmaz sokağa sokma gayreti pek anlaşılır gibi değil, ama bütün yetiştirdikleri de biraz Hoca'ya vefasızlık etmiş olmuyorlar mı?
Bizim yaptığımız bir yolda bırakma, bir ihanet filan değildir, tam tersine Saadet Partisi'nde bulunan her bir arkadaşım, en zor şartlarda kendi önlerine çıkartılan en önemli dünyalık imkânları ellerinin tersiyle iterek, burada mücadeleye devam etmişlerdir. Sadece ben değil, benden başlayarak en ücra köydeki temsilcilerimiz, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz dünyada vefa katsayısı en yüksek olan bir tavrı, 28 Şubat'tan beri devam eden, belki 10-15 yıl süren sıkıntılı süreçleri büyük bir özveriyle, büyük bir fedakarlıkla geçirmiştir.
ŞAHSİ BİR PROBLEMİMİZ YOK
Sizinle çalıştılar, bir Erbakan tazyiki olmasaydı Fatih Erbakan ve Elif Erbakan ile çalışır mıydınız?
Biz bu arkadaşlarımızla bundan sonra da çalışmaya devam ederiz. Hiçbirisi ile hiçbir şahsi problemimiz yoktur.
Verdiğiniz emek ve gayretin karşılığını aldığınızı düşünüyor musunuz?
Biz verdiğimiz emek ve gayretlerin karşılığını bu dünyada almak üzere değil, öteki dünyada almak üzere siyaset yapıyoruz.
ERDOĞAN 2007'DE AK PARTi'YE DAVET ETTi AMA REDDETTİM
Erdoğan sonrasında AK Parti liderliği için adının geçmesini "Bu anlamsız tespitleri neden yapıyorlar anlamıyorum" diye değerlendiren Kurtulmuş, 2007'de bir davet aldığını doğruladı, ancak 'siyasi nezaket' içerisinde reddettiğini söyledi...
Fazilet Partisi döneminde yaşanan ayrışmada gidenler "Milli Görüş gömleğini üzerimizden çıkardık" dediler, siz bu gömleği giymeye devam mı ediyorsunuz?
Siyaset kostümler üzerinden değil, fikirler üzerinden yapılır. Fikirler üzerinden yapılmayan siyaset de günü birlik, pragmatist, geçici siyasetlerdir. Böyle bir siyasette yer almayız. İlla bir benzetme yapılacaksa, değil üstümüzdeki gömleği çıkartmak, Sultan Fatih'in kaftanını giyip, siyaset yapmak daha doğru olur.
Milli Görüş hareketinden bir tane yenilikçi hareket çıkması yetmez mi?
2. yenilikçi hareketi Türk siyaseti kaldırır mı? Fazilet Partisi içindeki bölünmede "Biz değerlerimizden vazgeçtik, artık şimdiye kadar savunduklarımızı savunmuyoruz" iddiası ile bir siyaset oluştu. Biz de "Biz şimdiye kadar savunduklarımızı savunuyoruz, yeniden Büyük Türkiye idealinden 2010'da da, 2110'da vazgeçmeyeceğiz. Yeni ve adil bir dünya kurulması idealinden asla vazgeçmeyeceğiz. Ama, bunu dünün siyaset üslubuyla değil, bugünün yöntemleriyle yapacağız" diyoruz.
TEMEL İTİRAZIMIZ KURUMSAL KİMLİK
"AK Parti, Milli Görüş'ün Erbakan ile ulaşmak istediği kitlelere ulaşmayı başarmıştır" tezine temel itirazınız nedir?
Temel itirazım AK Parti'nin kurumsal kimliği.
AK Parti'nin genel başkanlığı için isminiz geçiyor. Kendinizi Erdoğan sonrasının ve-liahtı olarak görüyor musunuz? Bunların hepsi spekülasyondur, kim ne için bu anlamsız tespitleri yapıyor anlamıyorum. Başbakan belediye başkanıyken siz il başkanıydınız, yenilikçi tarifine de uygun bir sima olduğunuz halde neden SP'de kaldınız?
AK Parti'nin savrulma sürecine girebileceği ihtimalini o zamandan görüyorduk. Zaten AK Parti "Biz gömleğimizi değiştirdik, 40 senedir ne söylüyorsak bunların hepsinden vazgeçtik" dedi. Biz tam tersine, söylediklerimizin esas şimdi Türkiye'de geçerli olduğunu bilerek siyaset yapıyorduk. Herhalde aramızdaki en temel fark buydu.
AK Parti'den 2007'de size bir teklif geldi mi?
Sayın Başbakan'ın böyle bir teklifi oldu, biz de siyasi nezaket içerisinde cevabımızı verdik.
Ne teklif edildi?
"Buyurun beraber siyaset yapalım" teklifiydi. Bunu siyasi nezaket içerisinde reddettik.
28 Şubat sürecinde Erbakan'a karşı olan isimlerin bugün AK Parti'ye karşı Erbakan ve Saadet'in yanında yer almalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
28 Şubatı yapanların "ya biz ne halt ettik" şeklinde kendi kendilerine yaptıkları bir özeleştirinin sonucu olduğunu düşünüyorum. Bugün