Akbank'ın krizden çıkış formulü

Global finansal sistemdeki zararın 1 trilyon doları bulduğunu belirten Akbank Genel Müdürü Kurtul, mali disiplinin sürdürülmesinin önemini vurguladı

Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, ABD’de başlayan ve etkisi tüm dünyaya yayılarak global bir finansal krize dönüşen çalkantılı dönemin 2009’un ortalarından itibaren yerini toparlanmaya bırakmasını beklediklerini söyledi.
Global finans sistemindeki toplam zararın 1 trilyon dolara yaklaştığını, hükümetlerin kapsamlı önlemleriyle maliyetin yaklaşık 6 trilyon dolar olduğu tahmin edildiğine dikkat çeken Zafer Kurtul, global krizden Türkiye’nin ne ölçüde etkileneceğine ilişkin olarak şöyle dedi:

“Global büyümeye ilişkin endişeler devam ediyor. Yaşanan çalkantılardan Türkiye’nin etkilenmemesi mümkün değildir. Ülkemizde, ekonominin genelindeki yavaşlama ile birlikte reel sektörümüzün ciro ve kârlılıklarında azalmalar görülecek. Özellikle küçük ve orta ölçekli firmalarda, azalan iç ve dış taleple birlikte yurt içi/dışı satışlarının azalması kâr marjlarının düşmesine yol açabilir.”

Türkiye’nin konumu

Kurtul, “Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafi bölgede ve küresel anlamda yükselen bir yıldız olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Türkiye, son dönemde, Avrupa’da en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alıyor, dış ticaret hacmini sürekli olarak artırıyor. Kritik önemdeki ülke konumunu her geçen gün kuvvetlendiriyor” dedi.

Kısa vadede büyümede bir yavaşlama görülmekle birlikte orta-uzun vadede Türkiye’nin büyüme potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirten Kurtul, global ekonomide iyileşmeler görmeye başladıktan sonra Türkiye’de de büyüme oranlarının hızla iyileşmeye başlayacağını belirtti.

“Küresel ekonomide de 2009’un ortalarından itibaren bir toparlanma yaşanmasını bekliyoruz” diyen Akbank Genel Müdürü Kurtul, şöyle devam etti:

“Ülkemizin bu krizi en az hasarla atlatması için ülke olarak birlik içinde olmamız çok önemlidir. Bu noktada hükümete, bankalara, şirketlere ve vatandaşa önemli görevler düşüyor. Küresel krizi en az hasarla atlatmak için reel sektörümüz, mali sektörümüz ve devlet yönetimimizin çok yakın çalışarak gerekli kararları alması ve düzenlemelerin yapılması büyük önem taşıyor.

Mali disiplinin sürdürülmesi çok önemli. Çünkü mali disiplin enflasyon baskılarını hafifleterek uygulanan politikalara güveni tesis etirecektir.

Finansal sektörle reel sektör arasındaki kaynak akışının sürdürülebilmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla bazı çalışmaların başlatılması ve süratle karara dönüştürülmesi için ortak girişimlerde bulunulmasını olumlu adımlar olarak değerlendiriyoruz.

Eximbank’ın kredi kaynaklarının artırılması ve KOBİ’lere finansman sağlayan kredi garanti fonunun güçlendirilmesi gibi önlemler bankacılık sektörü açısından da olumlu sonuçlar doğuracak.”

AB reformları önemli

Risk alma iştahının azaldığı bu dönemde, yabancı yatırımları çekebilmek için Türkiye’nin, her zamankinden daha fazla istikrarlı politikalar uygulayan, kararlı ve reform odaklı olan bir ülke olmasının çok önemli olduğunu belirten Kurtul, şöyle devam etti:

“AB üyeliği, her ne kadar son dönemde yaşanan kriz ve siyasi belirsizlikler nedeniyle gündemde geri sıralara atılmışsa da Türkiye için en önemli konulardan biridir. Hükümetimizin mevcut sıkıntılara rağmen hedef odaklı olup gerekli reform ve düzenlemeleri kesintiye uğratmadan hayata geçirmeye devam etmesi kritik önem taşıyor.
IMF ile yeni bir anlaşma yapılması için görüşmeleri çok olumlu değerlendiriyoruz.

Yapılacak anlaşma sonrasında sağlanacak olan kredinin özel sektörün fonlama imkânları iyileştirmek amacıyla kullanılması gerek bankacılık sektörü gerekse reel ekonomi açısından son derecede olumlu olacak.”

Ekonomi Haberleri