“Orduya güven, 13-14 Şubat tarihlerinde yaptığımız araştırmamızda yüzde 73 çıktı. Bir buçuk ayda güvende yüzde 10’luk bir artış oldu. Bunda, ‘ordunun içinde hukuki olmayan bir durum varsa da bunların ortaya çıkması için Sayın Başbuğ elinden gelen her şeyi yapıyor’ algısının etkili olduğunu düşünüyorum.”
“Özellikle bu Kürt açılımı sürecinden sonra BDP’nin oyu 7-7.5’e kadar çıktı. Göç alan batı şehirlerinde daha önce CHP’ye oy veren Kürt kökenli seçmenler, bugün CHP’nin politikalarına kızıp BDP’ye yöneldiler.”
A&G Araştırma şirketinin sahibi Adil Gür’le son yaptığı kamuoyu araştırmasının sonuçlarını da konuştuğumuz söyleşimize dün kaldığı yerden devam ediyoruz:
Kurumlara güvenle ilgili bir araştırmanızda, “Ordu yüzde 63’le yine birinci sırada, ama tarihi bir düşüş yaşıyor” demiştiniz. Son araştırmanızdaki oran nedir?
Biz o araştırmayı geçen 26-27 Aralık’ta yapmıştık. Tam Sayın Arınç’a suikast iddialarının ve kozmik odanın konuşulduğu bir dönemdi. 13-14 Şubat tarihlerinde yaptığımız bu son araştırmamızda ise oran yüzde 73 çıktı.
Bir buçuk ayda yüzde 10’luk artış olmuş; neye bağlıyorsunuz?
Ben bunda “ordunun içinde hukuki olmayan bir durum varsa da bunların ortaya çıkması için başta Genelkurmay Başkanı Sayın Başbuğ’un elinden gelen her şeyi yapıyor, en azından engellemiyor” algısının etkili olduğunu düşünüyorum.
Bu son Balyoz operasyonu, Erzincan ve Dursun Çiçek’in imzası meselelerinden sonra oran tekrar değişmiş olabilir mi?
Onu söylemek için yeni bir araştırma yapmak lazım. Bizim elde ettiğimiz sonuçlar bu saydığınız olaylardan önceydi.
Kurumlara güven azalıyor
Son yaptığınız araştırmada diğer kurumlara güvende bir değişim var mı?
Ben aslında orduya güvenin yüzde 63 çıktığını açıkladığım tarihte de bunu söylemiştim, ama pek yansıtılmamıştı: Benim araştırmalarda o gün de gördüğüm bugün de gördüğüm şey şu: Güven azalan kurum tek başına ordu değil; Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, Meclis’e, hükümete, yargıya, polise, medyaya, hepsine güvende bir problem var.
Sebep?
Kavga, kutuplaşma... Kim kime bir darbe vurursa, sadece vurduğu değil, kendisi de güven kaybediyor. Yani siz yargıyla kavga edince sadece yargıya mı güven azalıyor; hayır hükümete de güven azalıyor. Orduyla, medyayla kavga edince sadece onlar mı yıpranıyor; hayır siz de yıpranıyorsunuz. O nedenle kurumlar arası kavga tek başına belli kurumların yıpranmasına değil tüm kurumların yıpranmasına neden oluyor.
Yani siz şimdi bizim millet kavga sevmiyor mu diyorsunuz?
Bizim millet kavga seyretmeyi seviyor, ama kavga edeni sevmiyor. Bir kavgaya kim karışsa ona güveni azalıyor. Biliyor musunuz, Türkiye’de ilin valisine, ilin belediye başkanına duyulan güven, devletin tüm kurumlarına duyulandan daha fazla. Biz bunu son yaptığımız araştırmada da tespit ettik.
İnsanlar cumhurbaşkanından, başbakandan, meclisten, polisten, yargıdan, medyadan daha çok kendi ilinin vali veya belediye başkanına güven duyuyor. Bu çok ilginç değil mi; ordudan sonra en çok güvenilen ilin valisi, üçüncü sırada belediye başkanı, başbakan sekizinci, muhalefet 11’inci sırada.
100 Türkiye milletvekili 4’üncü partiyi keser
Siz yine altı ay önceki söyleşimizde, ‘Meclis’e yüzde 10 barajı aşan dört, hatta beşinci parti girebilir’ demiştiniz; o iddianız hâlâ geçerli mi?
Şimdi, siz hep bana altı ay önceki iddiamı anımsatıyorsunuz, ancak ben o iddiamı Türkiye’de muhalefet aklını başına alır, muhalefet gibi muhalefet olursa diye ortaya koymuştum. Bugünkü haliyle ise şunu düşünüyorum: Bunca işsizlik ve yolsuzluğa rağmen bir iktidarın oy kaybetmemesi imkânsız. Muhtemel bir seçimde kuvvetle muhtemeldir ki dengeler değişebilir. Ama açıkçası Türkiye’de seçmenin yer değiştirmesi için de birilerinin bir şeyler üretmesi lazım. Oysa Türkiye’de muhalefet hiçbir şey üretmiyor. Dolayısıyla şu an için Meclis’te bir dördüncü parti görünmüyor.
Hele de referandumda bu 100 Türkiye milletvekili maddesi kabul edilirse Meclis’teki dördüncü partinin önü tamamen kesilir. Güç birliği denemeleri engellenmiş olur. Bence sırf bu açıdan bile 100 Türkiye milletvekili fikri hükümet açısından çok akıllıca bir karar.
Kavganın en çok yaradığı parti Ak Parti
Kavga ve güven başlığıyla ilgili başka sonuç var mı elinizde?
Var, aynı araştırmamızda şöyle bir soru da sorduk: Sizce siyasette kavgayı kim çıkartıyor? Yüzde 31’i diyor ki Başbakan Erdoğan çıkarıyor, yüzde 30’u diyor ki Deniz Baykal çıkarıyor. Başa baş. Bahçeli diyen yüzde 10.5. Bahçeli diyenlerin çoğunluğu BDP’li.
Devamında sorduğumuz soru ise şu: Peki bu kavga kimin işine yarıyor? Her yüz kişiden 38’i bu kavga AKP’nin işine yarıyor diyor. AKP’liler dahil, “Bu kavga bizim partimizin işine yarıyor” diyorlar. CHP’nin işine yarıyor diyen 13.7, MHP’nin işine yarıyor diyen 8.
Ak Parti açılımda durdu oyları artıya geçti
29 Mart’tan Şubat’ın ortalarında yaptığınız son araştırmaya kadar AKP’nin ve muhalefetin oylarında nasıl bir değişim var?
Ak Parti’nin 29 Mart yerel seçimleriyle birlikte başlayan düşüş trendi, Habur görüntüleriyle birlikte en dip noktaya kadar geldi.
Dip?
Yüzde 32-33’ler. Sonra bir süre duraklama dönemi geçirdi. Ocak ayından itibaren ise Türkiye gündemindeki tartışmalar iktidar lehine işliyor. AKP oyları -kararsızlar da dağıtıldığında- aralık ayına göre yaklaşık üç puan yükselmiş durumda.
Kürt açılımında frene basması yaramış olabilir mi?
Gayet tabii yaradı, o konu AKP’nin yumuşak karnı.
Peki TEKEL eylemlerinin hiç etkisi olmamıştır?
Direkt TEKEL’le ilgili elimde bir veri yok, ama son yaptığım işsizler araştırmasında gördük ki Türkiye’deki her 100 işsizden 60’ı, hatta her 100 üniversite mezunu işsizden 35-40’ı asgari ücretle çalışmaya razı. O nedenle ben kamuoyunun, TEKEL konusunda hükümetin “Bu kadar işsiz varken 4C’ye razı olun” önerisinden çok farklı düşündüğünü zannetmiyorum.
Muhalefetin durumu nedir?
CHP ve MHP’nin oyları 29 Mart yerel seçimleri seviyelerinde. Yine kararsızlar dağıtıldığında iki partinin toplamı 39.5.
BDP’yle ilgili gözle görülür bir değişiklik var mı?
Var. Özellikle bu Kürt açılımı sürecinden sonra yapılan araştırmalarda BDP’nin oyunun 7-7.5’lara kadar çıktığını görüyoruz. Giderek Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun dışından da oy alma eğiliminde. Bunun nedeni de şu: Göç alan Batı şehirlerinde daha önce CHP’ye oy veren Kürt kökenli seçmenler, bugün CHP’nin politikalarına kızıp BDP’ye yöneldiler. Onun içindir ki BDP bölge partisi olmaktan çıkıp, biraz daha fazla Türkiye partisi olma yolunda.