Nadir Kılıç'ın yazısı
Seçimlere dönük öyle bir tezgahtan bahsediliyor ki “gerçekten bunu da yaparlar mı” diyorsunuz. Ama etraflıca düşününce cevabı görüp şaşırmamak imkansız.
Malum Türkiye seçime gidiyor. Vatandaş 5 yılda bir önüne konulan sandıkla, yeni hükümetini seçecek. Daha da önemlisi gelişen demokrasiyi yepyeni bir anayasa ile taçlandıracak vekillerini de…
Bu seçimlerde hangi partinin yarışı kazanacağını şimdiden herkes biliyor aslında. Diğer siyasi partiler bile. Nitekim milletvekili aday adaylığı başvurularında bu, bir kere daha ortaya çıktı. Ak Parti’den milletvekili olmak isteyenler 5 bini aştı ve rekor kırdı.
Bu kadar kişinin Ak Partiyle meclise girmek istemesinin iki anlamı var. Bir: Adaylar bu ülkeye ancak Ak Parti çatısı altında hizmet edilebileceğine inanıyor. İki; aslında Ak Partili olmak ya da hizmet etmek gibi bir kaygısı yok ama meclise giden en garanti yolun Ak Partiden geçtiğini biliyor.
Ancak bugünlerde üçüncü bir gruptan daha bahsediliyor. Partili olmamak millete hizmeti umursamamak bir yana, başkaları adına hareket eden, ama şimdilerde başbakandan bile daha Ak Partili görünen kişilerden…
İşin vahim tarafı öyle bireysel de değil bu girişim. İddiaya göre birileri organize bir şekilde, Ak Parti’yi “Meclis’ten geçen bir dolmuş” gibi kullanmak için tezgah kurdu ve işletiyor.
İddia o ki bu tezgah yeni de kurulmadı. En az iki sene geçmişi var. Milleti aldatarak oyunu çalmayı planlıyorlar. Sadece milleti de değil. Eğer aday olmayı başarırlarsa en başta Ak Partiyi aldatmış olacaklar.
2011 seçimleri için hazırlanan bu planın nasıl işlediğini elbette merak ediyorsunuz. Kulislerde konuşulanlara bakılırsa iş tam olarak takiyye esasına dayanıyor.
Öyle ki geçmişte Ak Parti ve savunduğu değerlerin karşısında olan, hatta düşmanlık edenler şimdi değişmiş görünüyorlar. Düne kadar memleketlerine uğramayan, doğduğu şehre kuruş iyiliği dokunmayanlar da bugün memleket sevdalısı oluvermişler. Ve bugün hepsi Ak Parti’den aday adayı…
Hedefleri ne?
Hepimiz biliriz ki milletvekili adaylarından çoğunu tanımayız bile. Halk partiye oy verir, o oylarla adaylar meclise girer. Burada da durum aynı. Halk partiye oy verecek, onlar partinin aldığı oylarla milletvekili olacaklar.
Sonra… Sonra da istifa edip kendi partilerine, fikrine, yani aslına dönecekler. Milletin bu meclisten yeni bir anayasa beklediği, derin yapının da o anayasayı değiştirtmemek için elinden geleni yaptığı düşünülürse iddiaları yabana atmak imkansızlaşıyor.
Geçmişte benzer şeyler oldu mu? Evet oldu.
Başbakan’ın sağ kolu olarak bilinen bazı şahısların, aslında başka odaklar adına partide bulunduğu ortaya çıktı. “Ayrıl” denildiğinde ayrılanları da gördü kamuoyu. Ak Parti bu seçimde halkın karşısına vekil adayı olarak çıkaracağı isimler konusunda ince eleyip sık dokumalı. “Meclise kalkan bir dolmuş” değil de Halkın iradesini hakkıyla meclise taşıyan bir ayna olmalı.
Kısacası halkına ve halkın oyuna sahip çıkmalı.
Samanyoluhaber.com