GAZİANTEP (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Boğaziçi Üniversitesindeki olaylarla ilgili "Şimdi bu kirli senaryoları biliyoruz. Kimse Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin arkasına sığınarak politik bir çatışma alanı oluşturmasın." dedi.
Kurtulmuş, Kanal 5'te yayımlanan "Gaziantep Özel Yayın" programında kentteki gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde başarılı bir çalışma ortaya koyduğunu belirten Kurtulmuş, aşılamanın belirlenen plan doğrultusunda başarılı şekilde sürdüğünü ifade etti.
Yeni anayasa tartışmalarına değinen Kurtulmuş, bu konuda kendi görüşlerini söyleyerek alanı kısıtlamak istemediklerinin altını çizdi.
Kurtulmuş, üniversiteler, hukukçular, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesimin Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu konularda anayasaya ilişkin görüşlerini gündeme getirmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
"Mühim olan anayasa tartışmalarında olumlu bir gündemin, olumlu bir ortamın oluşturulmasıdır. Yani Türkiye siyasetinin zaman zaman maalesef yapmayı başardığı konulardan bir tanesi, en olumlu alanlarda dahi bu çatışmayı çelişkiyi ve tartışmayı olumsuz zeminlere kaydırabilmeyi başarıyoruz. Hayır! Niye bu anayasa meselesi gündeme geldi. Aslında AK Parti'nin en başından beri gündemindedir. Hatta bizim siyasi hayatımız boyunca gündemimizde olan bir konudur. Çünkü Türkiye’deki 60 darbesinden sonra yapılan anayasa da 80 darbesinden sonra yapılan anayasa da maalesef milletin taleplerini yansıtmıyor ve milleti tam manasıyla egemen, demokrasinin ve devletin sahibi bir büyük unsur olarak görmüyor. Bu anayasaların hepsi maalesef bazı vesayet unsurlarını da işin içerisine katmış olan askeri darbe ürünü anayasalardır."
Kurtulmuş, yakın geçmişte de bazı anayasa değişiklikleriyle büyük adımlar attıklarını anımsatarak hakemin de hakimin de millet olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, diğer bütün partilerin de bu sürece katkı sağlaması gerektiğini belirtti.
- Suriye'deki iç savaş
Kurtulmuş, Suriye'deki iç savaşla ilgili bir soru üzerine, bölgede oynanan oyunun farkında olduklarını vurgulayarak "Oyun büyük bir emperyal projedir ve bu coğrafyayı yeniden dizayn etme çabasıdır. Buna karşı da başından beri yaptığımız şey, herkesle hem masada bütün meseleleri konuşabiliyoruz hem de sahada Türkiye'nin hayati meselelerinden asla taviz vermediğimizi ortaya koyuyoruz." dedi.
Sınır ötesi harekatlara da değinen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Yapamazsınız yapmamalısınız, bu falanca ülkeyle Türkiye arasındaki ilişkileri çok bozar diye birtakım telkinler, hadi diyelim tavsiyeler verilmiş olmasına rağmen biz bunların hiçbirisine itibar etmedik. Bunun Türkiye için bir güvenlik meselesi olduğunu, Türkiye'nin ulusal birliğiyle ilgili bir mesele olduğunu, Suriye'nin toprak bütünlüğünün bir tehdidi olduğunu gördük. Barış Pınarı ve Zeytin Dalı Operasyonu ve bütün bu operasyonlarda sahaya ciddi olarak basarak burada terör örgütlerini Türkiye'ye tehdit olmaktan çıkarmaya gayret ettik. Daha da önemlisi Suriye ve Irak'ın kuzeyinde oluşturulan çok uzun bir coğrafyadaki terör devleti koridorunun da önüne geçmiş olduk. Dolayısıyla Türkiye ABD için de Rusya için de AB ülkeleri için de bölge ülkeleri için de bu konudaki tavrını net bir şekilde hem sahada göstermiş, hem de masada bu müzakereleri bu mücadeleleri sonuna kadar sürdürmüştür, sürdürmektedir. Bizim blöf yapmadığımızı, şaka yapmadığımızı, Türkiye'nin kendi ulusal menfaatleri, milli çıkarları konusunda hiçbir taviz vermeyeceğini cümle alem görmüş oldu."
- Bölgeyle ilgili ABD ile yeni dönemde ilişkiler
ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin şimdiye kadar yapılan yanlışlıkları, eksiklikleri anlayabileceğini ümit ettiğini dile getiren Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz tabii bizim tarafımızdan böyle bakıyoruz. ABD'li yöneticilerin da şu taraftan bakmaları lazım gerekmez mi? Nedir? Türkiye diye bir ülke var, 83 milyon nüfusu var, istikrarlı bir ekonomisi var, güçlü bir demokrasisi var ve Türkiye bu bölgedeki bütün sorunlarını çözebilme kapasitesine ulaşmış. Doğu Akdeniz'de kendi haklarından taviz vermiyor, Karabağ'da Azerbaycan'a destek vermekten asla geri durmuyor, terör örgütlerine karşı mücadele etmekten asla geri durmayan bir Türkiye var. ABD yönetimi şuna karar vermek noktasındadır diye düşünüyorum; güçlü bir Türkiye, NATO ülkesi olan bir Türkiye, ABD ile NATO'da ciddi iş birliği olan bir ülke ve bu coğrafyada bir istikrar unsuru. Bu ülkeyi mi bir şekilde göz önünde bulunduracak, nerede duracağı ne yapacağı ne şekilde dizginleneceği belli olmayan birkaç bin teröristi mi ciddiye alacak. Herhalde ABD'nin menfaatleri bu bölgede güçlü bir Türkiye ile iş birliği yapmaktan geçiyor. Akıl bunu gerektirir, siyaset bunu gerektirir, mantık bunu gerektirir. Bunların içerisinde bazı Türkiye düşmanı çevrelerin etkisi olabilir. Ben yeni ABD yönetiminin de mantıklı olanın, rasyonel olanın peşinde olacağını, oraya doğru yöneleceğini, belki ABD ile Türkiye arasında farklılıklar olabilir, görüş ayrılıkları olabilir ama bunları bir şekilde tamir etmek için pozitif bir gündem oluşturmaya çabalayacağına yürekten inanıyorum. Bizim niyetimiz de gayretimiz de budur. Bizim teröre ve terör örgütlerine tavrımız nettir ve terör örgütlerinin Türkiye'ye zarar vermesine müsaade etmeyeceğiz."
- Seçim kanununda değişiklik çalışmaları
Kurtulmuş, Türkiye'nin son 20 yılda çok önemli mesafeler aldığını söyledi.
Partisinin önemli hizmetlere imza attığını vurgulayan Kurtulmuş, "Kapalı Maraş zordu açtık, Ayasofya Camisi zordu açtık, yollar ve köprüleri, önemli yatırımları ülkemize kazandırdık. Gaziantep'in ülkenin kalkınmasında önemli payı var, ciddi bir ihracat katkısı sağlıyor. İnşallah bu kent de daha ileriye gidecek." dedi.
Seçim kanununda değişiklik olup olmayacağıyla ilgili bir soru üzerine Kurtulmuş, netleşmeyen çalışmaları kamuoyuyla paylaşmadıklarını belirterek sonuçlanan her konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halka duyurduğunu dile getirdi.
Bu konuda da uzun süredir çalışmaların sürdüğünü ifade eden Kurtulmuş, "Milletin hayrına olan her türlü çalışmayı yaparız. Gerekirse barajların düşürülmesi, gerekirse seçim çevrelerindeki milletvekili sayılarının düşürülmesi, özellikle büyükşehirler için... Ben de şahsen Türkiye demokrasisinin lehine olacağı kanaatindeyim. Yıllardır böyle düşünüyoruz. Seçmenin tanımadığı kadar çok milletvekili sayısının olduğu bölgeler yerine daha az, daha daraltılmış bölgelerle seçime girilmesi, barajların da yıllardır eleştirdiğimiz yüzde 10 gibi yüksek oranlarda değil de daha aşağı çekilmesinin Türkiye demokrasisine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bu yöndeki çalışmalar devam ediyor ve son noktaya geldiğinde kamuoyu ile paylaşılacak." diye konuştu.
- Boğaziçi Üniversitesindeki olaylar
Kurtulmuş, Boğaziçi Üniversitesindeki olaylara ilişkin soru üzerine ise "Dünyada bugün siyaseti etkileyen ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı üzerinden gelişen olaylar var. Avrupa'yı sürekli uyarıyoruz, bu sadece bizi etkilemiyor, aşırı akımlar maalesef dünya için önemli bir tehdit." dedi.
Türkiye'de de yıllarca oyunların oynandığını anımsatan Kurtulmuş, "Sağcılar, solcular ne acı günlerdi... Üniversitelerin katları arasında bile fark vardı. Bu ülkenin 5 bine yakın genci birtakım maalesef politikaların kurbanı edilerek genç yaşta hayattan koparıldı. Türkiye çok akıllandı, Türkiye'yi muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmak isteyen üniversitelere ihtiyacımız var." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Boğaziçi Üniversitesinde birtakım marjinal ve aşırı militarize edilmiş grupların hareket ettiğine dikkati çekerek "Birkaç sapkının, marjinalin yaptığı yanlışı bütün Boğaziçi öğrencilerine mal etmemek lazım. Boğaziçi öğrencilerinin büyük çoğunluğu gerçekten vatanını seven, ilimle uğraşmak isteyen, ülkeyi ileri götürmek isteyenler. Birileri buradan Gezi Parkı çıkarmak istiyor olabilirler, görüyoruz onları. Hiç heveslenmesinler, hevesleri kursaklarında kalır. Bu millet bir daha Gezi Parkı tarzı olaya asla müsaade etmez." ifadesini kullandı.
"Buradan kirli, kanlı bir senaryo üretmek isteyenler bu senaryolarıyla birlikte tarihin çöplüğüne giderler." diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bütün üniversitelerimiz araştırmalarıyla anılsın, üniversitelerimiz bilimsel başarılarıyla anılsın, üniversitelerimiz yetiştirdiği çok değerli öğretim üyeleriyle anılsın. Üniversitelerimiz duayen projeleri ve dünyaya yön veren hocalarıyla anılsın, pırıl pırıl gencecik üniversiteli öğrencileriyle anılsın. Üniversitelerimiz tartışmayla, gerilimle, politikayla anılsın istemiyoruz. Geçmiş yıllarda OTDÜ, İTÜ, İstanbul Üniversitesindeki olayları hatırlayın, ne oldu o canım OTDÜ ve İstanbul Üniversitesi, o olaylarla sıfıra düştü, yeniden güçlenmeleri toparlanmaları yıllar aldı. Şimdi bu kirli senaryoları biliyoruz. Kimse Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin arkasına sığınarak politik bir çatışma alanı oluşturmasın. Bunu çok açık söylüyorum. Orada 3-5 adamın yaptığının asla Boğaziçi öğrencilerini temsil etmediğini, onların büyük çoğunluğunun bu konuları tasvip etmediğini biliyorum. Dolayısıyla bu tartışmada hele hele başta ana muhalefet partisi olmak üzere buralardan bir siyasi tartışma zemini kendilerine yarayacak bir pozisyon elde etmeleri mümkün değildir. Orada maalesef işi başından itibaren politize etmeye çalışan, ne yazık ki kendi İstanbul İl örgütü vasıtasıyla CHP'nin burada maalesef olumsuz bir katkısı olmuştur. Akılla, itidalle suhuletle orada yeniden başarılı işlerin konuşulacağı ortamı oluşturmak ülkeyi yöneten parti olarak bizim de görevimiz. Ama takdir edersiniz ki tüm siyasi partilerin de görevidir."
(Sürecek)