Ahmet Hakan "Fazıl Say ile hasbelkader bir yakınlığımız oldu... Benim nazarımda bir "kredisi" vardı bu arkadaşın... Ama iş çığırından çıktı" diyor... Hatta Fazıl Say'la artık bir münasebetinin kalmadığını da ekliyor sözlerine.... Peki bunun nedeni ne? Onu da kendi kaleminden okuyalım Hakan'ın;
(...) "İcra ettiği sanattaki haklı üstünlüğünü" arkasına alarak, sağa sola saçma sapan mektuplar yazmaya başladı... Tıpkı "Türk Aynştayn'ı" diye selamlanan Oktay Sinanoğlu'nun "fizik/kimya alanı"ndaki dünya çapındaki haklı üstünlüğünü kullanarak, aklının pek kesmediği alanlarda olur olmaz raconlar kesmeye kalkması gibi...
Üstelik "Fazıl arkadaş", politik alandaki kafa kanşıklıklannı kaleme alırken, cümleleri yanlış kuruyordu... İfadeleri de kusurluydu... Hadi hepsini geçtik, daha ayrı yazılması gereken "-de"lerden, "-ki'lerden bile haberi yoktu...
Ne yapacaktım yani? "Aramızda bir hukuk var" ya da "Onun bende kredisi var" diye şarklı bir tutum alıp "Yaşa Fazıl... Aferin Fazıl..." falan mı diyecektim?
Tabii ki demedim...
Alabildiğine nazik bir şekilde "Sen önce gramer öğren" dedim.
Hay demez olaydım! "Son tahlilde alçakgönüllü" olduğunu sandığım bu "arkadaş", bu minicik dokundurma karşısında büyük bir çiğlik yapıp her fırsatta çirkinleştikçe çirkinleşti...
AHMET HAKAN'DAN DUYURU
Dikkat! Fazıl Sayla aramızda hiçbir beşeri münasebet kalmamıştır... Çünkü bu arkadaşın tıynetinin, beşeri münasebet kaldıracak çapta olmadığı tarafımdan anlaşılmıştır. Onun yolu ona, benim yolum banadır...
Tüm üçüncü şahıslara ilanen duyurulur..