Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, olası kavgada hükümeti destekleyeceğini yazan Ahmet Altan'ın 2 yıl önceki yazısını köşesine taşıdı.
14 Aralık operasyonuna tepki gösteren aydınların imzaladığı bildiri yankı uyandırdı. Hükümete "demokrasi çağrısı" yapılan metne tepkiler gecikmedi.
Paralel yapının "demokrasiye darbe" iddiasıyla aydınlar üzerinden algı operasyonu yürüttüğünü yazan Övür, bildiriye imza atan Ahmet Altan'a kendi sözleriyle yüklendi.
Yazar, Altan'ın 16 Mart 2012'de Taraf'ta yazdığı "Cemaat konuşuyor" başlıklı yazısını okurlarıyla paylaştı. İşte o yazı ve Övür'ün yorumu:
CEMAAT SİYASİ İKTİDARI PAYLAŞMAK İSTERSE BEN HÜKÜMETİ DESTEKLERİM
"Cemaat'ten dostlarımın dediklerini anlatacağım ama önce izin verirseniz ben hükümet- Cemaat çekişmesi olduğunda tavrımın ne olacağını baştan net biçimde koyayım. Eğer hükümetle Cemaat siyasi iktidar kavgasına girerse, Cemaat siyasi iktidarı paylaşmak isterse ben hükümeti desteklerim.
Hükümet, isterse MHP hükümeti olsun, benim için fark etmez. Siyasi iktidara sadece siyasi aktörler, siyasi partiler talip olabilir, siyaset dışı bir güç siyasi iktidardan pay talep edemez, siyasi bir iktidar istiyorsa siyasi partisini kurar.
Eğer hükümet, devlette görevli insanları Fethullahçı diye fişlerse, onların hak ettikleri halde yükselmesine izin vermezse ben Cemaat'i desteklerim. Çünkü herkes inancında özgürdür, buna kimse karışmaz, kimse kimsenin önünü inancından dolayı kesemez.
Eğer Cemaat'ten birileri devlet içinde geldikleri mevkileri, o mevkiin gereklerine göre değil de Cemaat'in isteklerine göre kullanmaya kalkarsa, bu yüzden işinden olursa, onu görevden alan hükümeti desteklerim.
Bunlar basit ve net hukuk kuralları, benim ölçüm bu kurallardır. Şimdi gelelim dostlarımızın söylediklerine. Elbette önce Ahmet Şık'la Nedim Şener'in olayını sordum. Bir tanesinin cevabı çok net: 'Bunu yapanlar bizim cemaatten olamazlar.'
Bu yargı rezaletinin, tutuklanan iki gazeteciden sonra en fazla zararı Cemaat'e verdiğini de bu sözünün 'kanıtı' olarak gösteriyor.
Hükümet-Cemaat çekişmesiyle ilgili çok açık konuşmak istemiyorlar anladığım kadarıyla, sadece 'biz değişmedik, on yıl önce neysek şimdi de oyuz, bir sorun varsa bu bizim değişmemizden kaynaklanmıyor' diyorlar.
Benim sezebildiğim kadarıyla 'ilk kırılma' Balyoz davasıyla yaşanmış, savcılar 25 generali sorguya çağırınca hükümet buna karşı çıkmış ve bu çağrıyı Cemaat'ten bilmiş."
***
O MAĞDURLARIN NE DEDİĞİNİ DUYUYOR MU?
Cemaatten değil miymiş? Tıpkı 7 Şubat gibi... Her şey bir yana, "Nedim Şener-Ahmet Şık olayını cemaatçiler yapamaz" diyenler acaba bugün bizzat o mağdurların ne dediğini duyuyor mu?
Zarar meselesine gelince... Bütün operasyonları bilinçli biçimde rayından çıkartan cemaat, asıl büyük zararı siyasete verdi. Cemaat, devleti ele geçirme hırsına -sadece hırs mı?- kapılmasaydı ve operasyonlar adil yargılamayla sonuçlansaydı siyaset ve demokrasi kazanırdı.
Fazla sözü gerek yok, Altan'ın yazısı çok şey anlatıyor.