Abdüllatif Şener Ayrılışını Anlattı

"Başbakan kurcalamaması gereken şeyleri istemeye başlamıştı" diyen Abdüllatif Şener, AKP'den şu nedenden dolayı ayrıldığını iddia etti:

Mustafa Mutlu/Vatan

Şener AKP’den kopuşunu anlattı: Başbakan kurcalamaması gereken şeyleri istemeye başlamıştı

Dünkü yazımda “liderlik sanatı” derslerinde öğretilen, “Bir liderde olması gereken 25 temel özellik” ten yola çıkarak, eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in lider olamayacağını yazmıştım.

Sayın Şener öğle saatlerinde aradı ve yazım için teşekkür etti.

Yanlış okumadınız; ne en ufak bir sitem ne öfke ne de ağır söz...

Sadece teşekkür...

Sonra da ekledi:

“Değerlendirmelerinizin önemli bir bölümüne katılmıyorum ama bazı şeyleri eksik yapmış olmalıyım ki sizin baktığınız yerden böyle görünüyorum. Dolayısıyla sorumluluk bendedir.”

Gülerek, aynı testi kendisinin de yaptığını ve eğlendiğini belirtti.

Sayın Şener’e, bugüne kadar hiçbir siyasi parti genel başkanından görmediğim bu hoşgörüsü için teşekkür ediyorum.

Hazır onu bulmuşken geçmişe ve geleceğe ilişkin bazı sorular da sordum... İşte o sorular ve aldığım yanıtlar:



***


BAŞBAKAN ÖZELLEŞTİRME YÜZÜNDEN BANA 2 AY KÜSTÜ!

Soru: AKP’den kişisel hesaplarla ayrıldığınızı yazdım... Ne kadar doğru?

Şener: Tamamen yanlış... Rahatsızlığım; partinin, kuruluş amaçlarına uygun hareket etmediğini, toplumu kamplaştırdığını, kurumlarla kavga ettiğini görünce başladı. Sonra da bu, birlikte çalışma koşullarımıza yansıdı ve ayrıldım.

Soru: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın sizin sorumluluğunuzdan alınıp, Maliye Bakanı’na bağlanması bunda hiç mi rol oynamadı?

Şener: Özelleştirme benden alınmadı; ben verdim! Başbakan nedense özelleştirmelerle fazlaca ilgileniyordu. Hani; Çiller döneminde, ‘Özelleştirme dosyaları Çiller’in evine gidiyor’ diye eleştiriyorduk ya; Başbakan’ın bu ilgisi de beni rahatsız etmeye başladı. Başbakan kurcalamaması gereken şeyler istemeye başladı. İstekleri yerine getirilmeyince de özelleştirmeye laf dokundurur oldu. Bir gece 10.00’da toplandık... Yanımızda 5-6 bakan arkadaş daha vardı. Başbakan’a ‘Özelleştirmeye niye laf atıyorsun’ dedim. ‘Atmıyorum’ dedi. ‘Atıyorsun’ diye üsteledim. Özelleştirme İdaresi’yle ilgili dosyayı aldım ve ‘Al istediğin yere ver’ dedim. O da, ‘Kemal Bey’e ver’ dedi. Beni Özelleştirme Yüksek Kurulu Üyesi olarak bıraktı. Yine bir gün; Özelleştirme İdaresi’ne borçlarını ödemeyen 4 firmayla ilgili konu konuşuluyordu. İçlerinden biri, sattığımız bir kuruluşu 5 yıl taksitle almış, aldığı kuruluşu başkasına devretmiş; ama devlete olan borcunu ödemiyor ve 12 yıla yayılmasını istiyordu. Ben karşı çıktım. Buna rağmen karar yazılmış ve firmanın isteği kabul edilmiş. İşin ilginci ÖYK kararlarına imzayı en son atması gereken kişi Başbakan olduğu halde, bu karara ilk imzayı o atmış... Ben atmadım ve karar yürürlüğe girmedi. Başbakan bu yüzden tam iki ay süreyle benimle konuşmadı, küstü. Yurt dışına çıkarken vekaleti bana vermesi gerektiği için laf olsun diye konuşuyordu o kadar. İki ay sonra, Kıbrıs’a gidecektim. Gittim, ‘İstediğiniz bir şey var mı’ diye sordum... ‘Selam söyle’ dedi ve ‘O özelleştirme dosyasına da imza at’ diye ekledi.

Soru: Özelleştirmeyle ilgili rahatsızlığınız bundan ibaret miydi?

Şener: Hayır... Galata Port’ta da ‘İmzala’ dedi, imzalamadım. Avea-Aycell birleşmesine itiraz ettim ve ‘Bu benden geçmez’ dedim. Onlar da kanun çıkararak geçirdiler.

Soru: O dönemde neden istifa etmediniz?

Şener: Başbakan’ın bir kuralı vardır. Sizi bakan yaptığı gün, tarihsiz istifa mektubunuzu da alır. Ben istifa etmedim ama o da kendisindeki o mektubu yürürlüğe koymadı.

DENİZ FENERİ İLE İKTİDAR İLİŞKİSİ

Soru: Deniz Feneri soruşturmasına nasıl bakıyorsunuz? AKP’yle bu dernek arasında bir ilişki var mı?

Şener: Konuyla ilgili yargı süreci başladı, konuşmak doğru olmaz. Sadece şunu söyleyebilirim ki; ben her türlü gayrıresmi kazanca karşıyım. Yardımsever insanların duygularının istismar edilmesi, fakir-fukara için toplanan paraların yerine ulaşmaması en büyük günahtır. İsmi geçen bazı şahıslarla, Başbakan başta olmak üzere bazı arkadaşların çok yakın ilişki içinde olduklarını biliyorum. Hepsi bu kadar!

BEN MİLLİ GÖRÜŞ GÖMLEĞİNİ ÇIKARMADIM!

Soru: AKP’ye geçerken “Milli Görüş gömleği”ni çıkaranlardan biriydiniz... Şimdi yeni partiyle hangi gömleği giyiyorsunuz?

Şener: Ben hiçbir zaman ‘Milli Görüş gömleğini çıkardım’ demedim. Onu Başbakan söyledi. Ben zaten milli görüşün, milli duruşun her zaman gerekli olduğuna inandım, yine de inanıyorum. Biz yeni partide, eski siyaset tarzına izin vermeyeceğiz. Kimliklere, ayrışmalara dayalı siyaset yapmayacağız. Birleştirici, bütünleştirici olacağız. Çünkü kutuplaşmaya kesinlikle karşıyız.

Soru: Önümüzdeki ilk genel seçimlere kadar örgütlenebilecek misiniz?

Şener: Elbette... Milletvekilliği Genel Seçimleri’ne mutlaka gireceğiz. AKP dahil, Türkiye’de hiçbir partinin kuruluşu bu kadar görkemli olmadı. Daha şimdiden, örneğin sadece Gaziantep’te 7 bin kişi partiye üye oldu. Bunun devamını getireceğiz.

GENEL SEÇİMLERDE %30’U ZORLAYACAĞIZ!

Soru: İlk seçimlerdeki oy hedefiniz ne?

Şener: Amacımız elbette iktidar olmak. Seçmenlerin yüzde 25-30’u oy verdiği partiden memnun değil. Bütün partiler uç siyaset yaptıklarından, merkezdeki bir siyasi parti olarak avantajlı olacağız. Bunlara seçime kadar AKP’nin sürekli eriyeceğini de eklersek, ilk seçimlerde yüzde 30’u zorlayacağız.

Soru: AKP neden eriyecek? Nerede yanlış yapıyor?

Şener: İktidar kirlendi. Yolsuzluklarla anılır oldu. Bu bir... İki; kimlik siyaseti yapıyor, kavga ederek, inançlar üzerinden, devletin nitelikleri üzerinden oy toplamaya çalışıyor. Yargı-siyaset-diplomasi-güvenlik kurumları birbirlerine güvenmiyor. Böyle bir ortamda bu kurumlar işbirliği yapıp, sorunlara çözüm üretemiyor. Birinin düdüğü çalıp, ‘Durun bakalım’ demesi gerek... O düdüğü biz çalacağız.

***

Sahi... Başbakan “özelleştirme” konusuyla neden bu kadar yakından ilgileniyor acaba?

Özel Röportajlar Haberleri