Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Türkiye'yi sallayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki kavgayı köşesine taşıdı.
Abdülkadir Selvi, Bülent Arınç ve Melih Gökçek için bu aşamada disiplin mekanizmasının işletilmesinin düşünülmediğini belirttiği yazısında, "Ama benzer durumlarla karşılaşılırsa, müsamaha gösterilmeyecek" dedi.
"AK Parti kurulduğunda, 'Abdullah Gül’ün ikinci adam olduğu partiye girmem' diyerek AK Parti’den uzak duran, Demokrat Parti macerasına atılan Melih Gökçek, Gezi olaylarında öne çıkan tutumu, 17-25 Aralık darbe girişimleri süresince sessizliğe gömülen bir çizgiyi takip etmişti" diyen Abdülkadir Selvi, olay yaratacak şu iddiada bulundu:
"Paralel yapı Türkiye’de en büyük sıçramayı Melih Gökçek’in belediye başkanlığı döneminde Ankara’da 15 kat büyümek suretiyle gerçekleştirmişti. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde de Gökçek, partinin başına Abdullah Gül’ün getirilmesi için çaba gösterenlerden birisiydi."
Abdülkadir Selvi'nin 'Testi çatlamadan' başlıklı bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:
AK PARTİ TEHLİKEYLE KARŞI KARŞIYA
AK Parti geçiş sürecinin sancılarını yaşıyor. Bu tür dönemlerde en çok ihtiyaç duyulan şey, “Güçlü liderlik.”
AK Parti geleneğinde olmayan bir iç tartışma yaşıyor. Hızla buradan çıkmadığı taktirde, iç tartışmalara sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıya.
İstanbul boğazı güçlü dip akıntılara sahip olduğu için büyük gemiler boğazı geçerken kılavuz kaptan alıyor. Siyasi partiler de bu tür geçiş dönemlerini güçlü liderlikler sayesinde hasarsız atlatabiliyorlar.
Erdoğan güçlü liderliği sayesinde AK Parti’yi iç tartışmalara sürüklemeden buraya kadar getirdi. Bundan sonra Erdoğan ile Davutoğlu’nun güç birliği ile bu süreç bir türbülansa girmeden atlatılabilecek. Yoksa siyasette küçük türbülanslar, büyük girdaplara dönüşebiliyor.
AİLELERİ ÜZERİNDEN BİRBİRLERİNİ VURMADILAR
Cumhurbaşkanı’nın İzleme komitesine dönük eleştirileri üzerine başlayan bir tartışmanın Arınç-Gökçek düellosunda olduğu gibi başka yerlere sıçradığına tanık olabiliyoruz.
Bu arada Arınç’ın Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hukukuna ilişkin yaptığı açıklamalar, Cumhurbaşkanı tarafından memnuniyetle karşılanmış.
Bu ülkede Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit yıllarca birbirlerini kıyasıya eleştirdiler. Hatta 12 Eylül öncesinde cenaze törenlerinde dahi tokalaşmadılar. Ama bir gün olsun eşleri hanımefendiler ve aileleri üzerinden birbirlerini suçlamadılar.
Demirel ile Özal çok ağır siyasi düellolara girdiler. Ama eşleri ve çocukları üzerinden birbirlerini suçlamadılar.
BU NE ÖFKEYMİŞ BÖYLE?
Arınç-Gökçek tartışmasının en üzücü yanlarından biri oğulların, damatların ve kızların bu işe karıştırılmasıydı.
Bu ne öfkeymiş böyle?
Bülent Arınç duygu insanıdır. Gökçek’in kendisini istifaya davet etmesi üzerine açtı ağzını yumdu gözünü. Söyledikleri ayrıca tartışılabilir ama konuşmanın dozundan kendisi de memnun kalmamış.
Melih Gökçek’in yaptıklarının ise yenilir yutulur tarafı yok. Bülent Arınç bu hareket içerisinde bir değerdir. 40 yıllık siyasi mücadelesinde temiz kalmış, sadece ama sadece davasının peşinden koşmuş bir isimdir. Milletin vicdanı, Türk siyasetinin hafızasıdır.
BİR DAHA OLURSA...
Başbakan, açıklamanın hemen ardından Bülent Arınç’la görüştü. Dün akşam da Melih Gökçek’i yanına çağırdı, uyardı. Bu aşamada disiplin mekanizmasının işletilmesi düşünülmüyor. Ama benzer durumlarla karşılaşılırsa, müsamaha gösterilmeyecek.
Seçimlere 74 gün kala bu tür tartışmalar, dostları üzer, düşmanları sevindirir.
AK Parti kurulduğunda, ”Abdullah Gül’ün ikinci adam olduğu partiye girmem” diyerek AK Parti’den uzak duran, Demokrat Parti macerasına atılan Melih Gökçek, Gezi olaylarında öne çıkan tutumu, 17-25 Aralık darbe girişimleri süresince sessizliğe gömülen bir çizgiyi takip etmişti. Paralel yapı Türkiye’de en büyük sıçramayı Melih Gökçek’in belediye başkanlığı döneminde Ankara’da 15 kat büyümek suretiyle gerçekleştirmişti. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde de Gökçek, partinin başına Abdullah Gül’ün getirilmesi için çaba gösterenlerden birisiydi. AK Parti içinde hep inişli çıkışlı, Gezi olayları hariç soru işaretleriyle dolu bir serüveni oldu.
Gelinen noktada ise eski Türkiye’nin eski partilerinde kalması gereken parti içi kavgalar şimdi AK Parti’ye taşınmak isteniyor. Buna göz yumulursa hizipleşmeler başlar ve AK Parti, AK Parti olmaktan çıkar.
TESTİ ÇATLARSA BİR DAHA SU TUTMAZ
Bu durum Erdoğan-Davutoğlu güç birliği ile aşılacak. Çünkü iki lider olaya el koydular.
1989 Yerel seçimlerine giderken ANAP’ta Bedrettin Dalan başta olmak üzere bazı isimler kendisinden o kadar emindi ki, tatile gidip seçimlerden sonra gelip koltuğa oturacaklarını söylüyorlardı. Öyle olmadı. ANAP ağır bir hezimet yaşadı. Seçim gecesi ANAP’ın Necatibey Caddesi’ndeki genel merkezindeydik. Oltan Sungurlu’ya sonuçları sormuştuk.” Üzerimizden tank geçti” demişti. ANAP seçimlerden sonra başarısızlığın nedenini tartışmak üzere belediye başkanlarını Ankara’da topladı. Karayolları Genel Müdürlüğü salonundaki toplantıda, bir belediye başkanı çıktı ve, ”Çok havalanmıştık, millet havamızı aldı” dedi.