Bir kesimin Kızıl Sultan bir kesimin ise Ulu Hakan yakıştırmasını yaptığı 2. Abdülhamid hiç şüphesiz tarihimizin en çok tartışılan ve güncelliğinin koruyan şahsiyeti. 33 yıl yönettiği Devlet-i Aliyye'de çöküş döneminde bir yükseliş yaşattığı herkesin ortak görüşüdür. Siyasi bir deha olan Abdülhamid bu özelliğini Musul ve Bağdat petrollerinde yürüttüğü politika ile de ispatlamıştır.
HERKESİN İSTEDİĞİ BAĞDAT - MUSUL PETROLLERİ
Derin Tarih Dergisi'nden Arzu Terzi,2. Abdülhamid'in Bağdat ve Musul petrollerini nasıl koruduğuna ve ne gibi stratejik hamleler yaptığını anlattı. Bağdat ve Musul vilayetlerinde rekabet ve çekişmeler Abdülhamid döneminde gittikçe kuvetlenir. Çünkü bölge, makineleşmenin en önemli kaynağı petrole sahiptir. Özellikle yüzyılın ikinci yarısından itibaren petrolün sadece aydınlanmada değil, sanayideki öneminin de anlaşılmaya başlanması, dönemin güçlü devletlerini bölge üzerinde önce tam bir mücadeleye sonra da savaşa götürecektir.
PETROLLER PADİŞAHIN MÜLKÜ OLUYOR
Abdülhamid zamanında önceki ve sonraki padişahlarda rastalanmayan bir kişisel mülk edinme uygulaması gerçekleştirilmiştir.
Padişahın kişisel mülk edinme sebebi, devletin petrol yatakları ve diğer zenginliklerinin paylaşılmak üzere masaya yatırıldığı bir dönemde, devlet mülkünün elden çıkma ihtimaline karşılık, onları şahsi mülk zırh içinde koruma altına alma gayretidir.
ABDÜLHAMİD'DEN STRATEJİK HAMLE
İşte bu politikadan yola çıkarak memleket genelinde nerede stratejik öneme sahip gelirt getiren arazi ve işletme varsa padişah mülükü haline getirilmiştir. Bu sayede arazi ve maden yatakları üzerinde işletme kurmak isteyen yabancı talipler doğrudan padişaha başvurmak zorunda kalacaklardı.
OSMANLI YILLARDIR PETROLÜ İŞLETİYOR
Bağdat ve Musul vilayetlerinin sınırları dahilinde yer alan, Osmanlı'nın neft dediği, aydınlanmada ve hayvanlarının iyileştirilmesinde kullanılan petrol, yüzyıllardır Osmanlı Devleti tarafından toprak ve tımar sahiplerine verilerek işletilmiştir. 1847'de Musul vilayetinde Tanzimat uygulanmasına başlanmasından sonra ise petrol yatakları devlete devredilmeye başlanır. Bununla birlikte Musul ve Bağdat'taki petrol yatakları bu dönemde de müzayede yolu ile Osmanlı tebaasına ihale edilir. Dolayısıyla bu kaynakların çoğu ilkel yollarla da olsa işletilmiştir.
BATILI DEVLETLERİ PETROLÜN PEŞİNDE
Abdülhamid'in Musul petrollerini şahsi mülkü yapmasının asıl hedefi başta İngiltere, Fransa ve özellikle 1888 demiryolu imtiyazıyla asıl hedefleri Musul petrolleri olan Almanların umutlarını kırarak, petrol yataklarının padişah emlakına geçirilişi manevrasıdır.
ABDÜLHAMİD YABANCI DEVLETLERİ PANİĞE SOKTU
Bölge petrollerinin şahsi mülk haline getirilmesi Mezopotamya bölgesinde 19. yüzyıl boyunca araştırma yapan ve petrol yataklarının elde edilmesi için planlar kuran yabancı devletleri paniğe soktu. Bu dönemde sahneye konan güçlü stratejilere ve imtiyaz alma mücadelelerine karşı Abdülhamid'in politikasıysa petrol yataklarının tek bir şirket halinde işletimi önerisinde bulunmaktı. Böylece talip devletlere pastadan daha büyük bir pay sunuyor, bu işletme teklifi koz olarak kullanılıp siyasi arenada denge politikası yürütülüyordu.
FRANSIZLAR RESMEN İSTEDİLER
Nitekim bölge petrollerinin tek bir şirket halinde işletimi hususunda Abdülhamid'de çok sayıda başvuru yapıldı. En önemlilerinde biri, Fransız maden mühendisi Jakraz'ın yaptığı incelemelerden sonra Fransızların yaptığı tekliftir.
AKBABALAR İŞ BAŞINDA
Aynı şekilde Hazine-i Hassa Nezareti'nce görevlendiren Alman mühendis Grasfkopf'un incelemeleri neticesinde Alman demiryolu şirketinin taleplerinin başlaması da oldukça dikkat çekicidir. Bu tabloya çok geçmeden Hollanda ve Belçika da katılır. İran petrollerinin imtiyaz ve işletmesini ele geçrimiş olan İngiltere ve hemen akabinde Amerika kısa sürede sahnedeki yerlerini alacaktır.
ABDÜLHAMİD'İN GİTMESİ İLE ELDEN ÇIKIYOR
Abdülhamid'in tahttan indirilmnesiyle Bağdat - Musul petrolleri, imtiyazları kişisel mülk olmaktan çıkarılarak devletleştirilmiş ve beklenen son gelmiştir. Nitekim yukarıda adı geçen devletlerin mücadelesi önce Babıâli'de, sonra da savaşta devam ederek petrol yatakları Osmanlıların elinden tamamen çıkacaktır.
ORTADOĞU'DA ADALET ORTADAN KALKTI
Görüldüğü üzere sömürgeci devletlerin başta petrol olmak üzere verimli araziler ve doğal kaynaklara sahip olmak, stratejik olarak önemli köşe başlarını tutmak ve bazı merkezleri etkisiz hale getirmek için ilgilendikleri en önemli bölgelerden Bağdat ve Musul'daki asıl mücadele Abdülhamid döneminde başlamıştır. Mücadelenin kaynağı ve tarihi boyutu tam olarak bilindiğinde Batılıların bugün Ortadoğu diye adlandırdığı bu bölgede niçin huzur ve adaletin hala sağlanamadığı ve hangi çıkarlar uğruna nelerin feda edildiği daha iyi anlaşılacaktır.
Ensonhaber