RİYAD (AA) - Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın, İran nükleer anlaşmasından ayrılması ve 2015'te askıya alınan İran'a yönelik ekonomik yaptırımların en güçlü şekilde yeniden hayata geçirilmesi kararını desteklediklerini açıkladı.
Suudi Arabistan resmi ajansı SPA'da yer alan açıklamada, Suudi Arabistan'ın "Trump'ın ülkesinin İran'la nükleer anlaşmadan ayrılacağını ve 2015'te askıya alınan İran ekonomik yaptırımlarının en güçlü şekilde yeniden hayata geçirileceğini açıklamasından memnuniyet duyduğu" belirtildi.
İran'ın yaptırımların kaldırılmasından sonra ekonomik avantajlardan faydalandığı ve bunu "bölgeyi istikrarsızlaştırma faaliyetlerine devam etmek için kullandığına" dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Uluslararası toplumu; halkına karşı katliamlar gerçekleştiren ve kimyasal silah kullanan Beşşar Esed'e, Hizbullah'a ve Husilere verdiği destek dolayısıyla aynı zamanda bölgeyi istikrarsızlaştıran faaliyetleri nedeniyle İran'ın karşısında yer almaya çağırıyoruz."
- Bahreyn'den Trump'ın kararına destek
Öte yandan Bahreyn resmi haber ajansında yer alan açıklamada da İran'la yapılan anlaşmadan ABD'nin çekilmesi ve ekonomik yaptırımların en güçlü şekilde yeniden hayata geçirilmesi kararının desteklendiği belirtildi.
Açıklamada, "Bahreyn, ABD'nin, İran'ın uluslararası yasalara aykırı bir şekilde bölgeye terör ihraç etmeye devam etme çabalarına karşı duruşuna bağlılığını yansıtan söz konusu kararına tam destek veriyor." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, anlaşmayı imzalayan tüm taraflara bölgedeki barış ve huzurun sorumluluğunu göz önüne alarak ABD ile benzer kararlar almaları çağrısı yapıldı.
- BAE de Trump'ın kararını destekliyor
BAE de Trump'ın söz konusu kararını desteklediğini duyurdu.
BAE resmi ajansı WAM'da yer alan Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığının açıklamasında, BAE'nin ABD Başkanı Trump'ın bugün İran ile ilgili açıkladığı kararı desteklediği kaydedildi.
Açıklamada, uluslararası toplum ve nükleer anlaşmaya katılan taraflara, "Trump'ın nükleer silahların ve diğer kitle imha silahlarının uluslararası güvenliğin ve istikrarın korunması için Ortadoğu'dan çıkartılması yönündeki duruşuna destek olma" çağrısında bulunuldu.
ABD Başkanı Trump, uzun zamandır dünya kamuoyunda merakla beklenen İran kararını Beyaz Saray'da düzenlediği basın açıklamasıyla duyurdu.
Trump, 2015'te yapılan nükleer anlaşmanın İran tarafından kendi amaçları için kullanıldığını savunarak, "Öyleyse bugün ABD'nin İran'la nükleer anlaşmadan ayrılacağını ilan ediyorum. Tahran'a en üst düzey ekonomik yaptırımları yeniden getireceğiz." ifadelerini kullandı.
- İran nükleer anlaşmasının arka planı
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya) ve Almanya, İsviçre’deki uzun müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te Tahran yönetiminin nükleer çalışmalarının kontrol altına alınmasına dair bir anlaşma yapmış ve bu Ocak 2016'ta yürürlüğe girmişti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) yetkililerine, İran'ın nükleer güç tesislerinde denetim yapma hakkı sağlayan anlaşma sayesinde UAEA yetkilileri, santrifüjlerin üretimi, depolanması ve montajıyla ilgili tesislere erişim yetkisine sahip oldu.
Anlaşmayla Tahran yönetimi, çalışmalarını, nükleer güç tesisinde kullanılabilecek yüzde 3 düzeyinde zenginleştirilmiş uranyum üretme kapasitesinde sınırlandırma ve 20 bin olan santrifüj sayısını 10 yıl boyunca 5 bin 60 ile sınırlı tutma sözü verdi. Nükleer silah üretiminde kullanılan uranyumun ise yüzde 90 düzeyinde zenginleştirilmesi gerekiyor.
İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlama sözüne karşılık Batılı ülkeler İran’ın ekonomisini etkileyen yaptırımları kaldırma sözü verdi. İran, ülke dışındaki 100 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarına erişim hakkını, dünya pazarlarına petrol satma imkanını elde etti.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump, İran ile yapılan anlaşmaya karşı çıktı. Trump, Kasım 2016'daki başkanlık seçimi öncesi ve sonrasında anlaşmayı, "dünyanın en kötü anlaşması" olarak niteledi. Trump, İran'ın balistik füze programını kapsamaması ve üzerinden 10 yıl geçtikten sonra İran'ın yeniden nükleer çalışmalarına dönmesine imkan veren hükümler içermesi nedeniyle anlaşmanın "kusurlu" olduğunu belirtti.