A.Kadir Aygan'dan basın açıklaması

Habername yazarı A.Kadir Aygan'dan önemli basın açıklaması

12 Eylül Askeri Darbesi öncesindeki malum ortam dolayısıyla, gençliğimin en değerli yıllarını PKK örgütü saflarında ve zindanlarda geçirdim.
Gidilen yolun çıkmaz yol olduğunu idrak ettiğimde, örgütten gelebilecek her türlü saldırıyı göze alarak  yolumu ayırdım ve pişmanlığımı beyan ettim.
Ne yazık ki; Örgüt(teröristler) sadece dağda değilmiş. Cezamı çektikten ve yarım kalan askerliğimi bittirdikten sonra, JİTEM kurucusu jandarma Albay Arif Doğan ve Ahmet Cem Ersever'in telkin ve teklifiyle Jandarma teşkilatına ve dolayısıyla JİTEM(Jandarma istihbarat ve Terörle Mücadele) de görev aldım.
Bu göreve başlarken birçok arkadaşım gibi; iyi niyetlerle, memleketin huzuru ve halkın refahını her şeyin üstünde tuttuk.
Meğerse ''yağmurdan kaçarken, Doluya tutulmuş''uz... Dağ başındaki teröristten kaçarken, devlet içerisine çöreklenmiş eşkıyaya bulaşmışız.
Devlet içerisindeki eşkıyadan yakamı kurtarmak daha zor oldu. 2001 yılında istifa ederek normal insanlar gibi sivil hayata geçmek istedim.
Fakat rahat bırakılmadım... Dağdaki PKK'lıların şerrinden kurtulmayı başarmıştım ama derin devletin eşkıyasının şerrinden kurtulmam epey pahalıya mal oldu.
Netice de, kurtuluş için tekrar dağ eşkıyasından yardım almak zorunda kaldım.Onların da işine geldiği için,dağ eşkıyasının medya ve legal kolu vasıtasıyla yurtdışına sürgüne çıktım.
Fakat henüz benden alacaklarını almamışlardı. Peşime düştüler... Kuzey Kutbundaki yeni sığınağımda da beni buldular. İstedikleri yönde açıklamalarda bulunmam için, eşimi ve iki küçük yavrumu rehin aldılar. Ailemin bütünlüğünü sağlamam için, TV kameraları karşısına geçtim, gazeteleri için röportajlar verdim.
Konuştuklarımı kendi sansürlerinden geçirip seri halinde yayınladılar. Birime bin kattılar. Bazı sözlerimi çarpıttılar. Benim ağzımdan yalan yanlış beyanlarla kitap yazdılar ve baskı üzerine baskı yaptılar... Sattılar, para kazandılar...
Gün geldi, karşılaştığım hiçbir Kürt bana selam vermeyecek duruma geldi. Üzüldüm, kahroldum...
Sonra kendimi savunmak için çeşitli''Kürtçü'' basın-yayın ve internet sitelerine yazılar gönderdim. Fakat hiç birisi yayınlamadı. netice de Nasname adlı siteyle tanıştım ve yazdıklarımı yayınlamaya başladılar. Nasname üzerinden birçok basın-yayın kuruluşuyla temasa geçme imkânı buldum. Bu sitede, seri röportajlarım, videolarım ve yazılarım yayınlandı. Bunların birçok okuyucu topladığının bilincindeyim. Buna rağmen her nedense, bu siteden bana ''yazar'' sıfatıyla herhangi bir teklif gelmedi. Ancak, hiçbir yazı vermediğim Medyaironik ve Haberneme sitelerinden yazarlık teklifi aldım. Medyaironik sitesine, o günkü şartlarda bazı özel sebeplerden dolayı yazma imkânım olmadı. Fakat; son haftalarda Sayın Atila Altuntas arkadaşımızın teklifiyle Habername'de yazıyorum.
madem ki; ''Özgür'' insanız, istediğimiz ve istenildiğimiz yerde yazar-çizeriz. Yazar; hiç kimsenin mülkiyetinde değildir.
Nasname'de ''yorumcu'' sıfatıyla yazan eski JİTEM'ci bir meslektaşım beni;''Nurcuların sitesi''nde yazmakla jurnal ediyor.
Bundan zerre kadar gocunmadım. Çünkü yazdığım site veya gazetenin hangi gruba veya cemaate ait olduğu beni hiç ilgilendirmiyor.
Sadece; yazdıklarımı sansürlemeden yayınlıyor, sayfanın içeriğinde de suç ve suçluları övücü herhangi bir içerik yayınlamıyor. Bu bana yeter.
Geçen zaman içerisinde şunu iyi anladım ki; ''Kürt'' kimliği üzerinden rant elde edenler, hayatını bu sayeye de idame ettirenler bana karşı hiçbir zaman dürüst olmayacaklar.Benim Onlar karşı taşıdığım samimi duygu ve düşünceleri Onlar bana karşı duymayacaklar, beslemeyecekler.
Ağzımla kuş tutsam dahi ben; Onların gözünde halen bir ''JİTEMCİ'yim. Bu saatten sonra benim de umurumdaydı sanki?...yaşadıklarımı yaşadım, konuşacaklarımı konuştum.''balık bilmezse, haluk bilir''...Kim nasıl bilirse bilsin.
Sonuç olarak; Ergenekoncu(Türk veya Kürt) basını benden uzak dursun lütfen. Ben; Onların anlamak istediği, veya görmek istediği tarzda bir ''Kürt'' değilim. Milliyet değiştirilmez diyorlar ama ben değiştirmek istiyorum. Milliyetim insanlık, yurdum dünyadır benim. Bana bir adım gelene ben on adım giderim. Bana kalleşçe bir fiske vurmak isteyene bir, önce bir deste gül veririm, sonra da bir Osmanlı tokadı vururum.
Her kesime insanca çağrım; şahsıma yönelik mesnetsiz suçlama ve karalamalarda bulunanlar, hakkettikleri cezayı misliyle görürler. Hakkımı ararken bazıları gibi teröristçe davranmayacağım. Birisi İsveç'te birisi de İstanbul'da olmak üzere, savunmamı üstlenen avukatlarımla ve hukuk yoluyla hakkımı arayacağımı bildirir, kamuoyuna saygılarımı sunarım.
 
Önemli not; benimle temasa geçmek isteyen basın-yayın kuruluşu veya şahıslar, Habername yazarı Sayın Atila Altuntas veya CİHAN Haber Ajansı İsveç muhabiri Ramazan Kerpeten vasıtasıyla irtibat kurabilirler.
 

 

Gündem Haberleri