Demokratik ve sivil bir anayasa talebini toplumda canlı tutma hedefi ile yola çıkan platform, "Darbelere, Hukuksuzluğa Ayrımcılığa Karşı Denizli Buluşması" adını verdiği toplantısını Belediye Sanat Merkezi'nde yaptı.
Toplantıya Hak-İş Başkanı Salim Uslu, Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Oğan, Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı (TGTV) Av. Necati Ceylan, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hacı Mustafaoğlu, Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman, İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Hamza Akbulut, Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Hasan Avşar, Hukukçular Derneği Başkanı Reşat Petek, ÖNDER Başkanı Mansur Özdemir, Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu Başkanı Arife Köse, AKABE Kültür Eğitim Vakfı Başkanı Bahri Bulut, Genç Siviller Temsilcisi Neslihan Demir, İlim Yayma Vakfı Başkanı Abidin Sönmez, TGTV Denizli Şube Genel Sekreteri Fevzi Özdemir, MÜSİAD Başkanı Ayhan Doğruyol ve çeşitli sivil toplum kuruluşu başkanları katıldı.
Konuşmacılar, Anayasa değişikliği paketini millet egemenliğine doğru atılmış bir adım olarak değerlendirdi. Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Oğan, Türkiye'nin sırtında yıllardır yargı ve asker vesayeti olduğunu ifade ederek, yüksek yargı organları başkanlarının tutumunu eleştirdi. Oğan, "Yüksekliği, kerameti kendinden menkul 150-200 kişilik bir şebekeden bahsediyorum. Bütün yasal düzenlemeleri adeta bir muhalefet partisi gibi anında bozuyor, yetkisini ve sınırlarını aşıyor. Yüksek yargı. 'Devletin çatısı çöker, temelleri sarsılır. Yargı kuşatılıyor, ele geçiriliyor.' diye feryat ediyor. Onlara şu soruyu sormak istiyorum: Yargı kimin? Kim ele geçirmek istiyor? Eğer yargı bir başkasının elindeyse, bu pakete göre millet ele geçirmek istiyor. 'Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı zedelenir.' diye feryat ediyorlar. Buna önem verenler, niçin Genelkurmay Başkanı'nın emriyle bir cumhuriyet savcısını meslekten men ettiniz? 28 Şubat döneminde niçin Genelkurmay basamaklarını adeta koşarcasına tırmandınız? Aldığınız talimatları gözyaşları içinde ayakta alkışladınız? Neden bir cumhuriyet savcısı, terör örgütü yöneticiliğinden soruşturma yapmak istediği bir ordu komutanına gittiği zaman kendisini ve ekibinin yetkilerini aldınız? HSYK üyelerini bu savcı ve hâkimler oy kullanarak seçsin dendiğinde neden karşı çıkıyorsunuz? Siz hukuk devleti istemiyor musunuz? 12 bin hâkim ve savcıyı bölücü, irticacı mı görüyorsunuz? Ergenekon savcı ve hâkimlerini görevden almak için yaz ve güz kararnamesinde neden sürekli bastırıyorsunuz? Bu Ergenekon terör örgütünün ucu sizlere mi dokunuyor?" dedi.
Hak-İş Genel Başkanı Uslu ise Anayasa değişikliği girişimlerine karşı direnen kesimleri, "Millet iradesini ve demokrasi kuşatanlar" olarak nitelendirdi. "Yargı siyasallaşıyor." şeklinde bazı kesimler tarafından yapılan eleştirileri cevaplayan Uslu, "Katsayı kararları alınırken yargı siyasallaşmamış mıydı? Türban yasağı kararları alırken yargı siyasallaşmamış mıydı? Partileri kapatırken, seçilmişleri sustururken yargı siyasallaşmamış mıydı? İktidara karşı gün aşırı toplanıp siyasi parti gibi açıklama yaparken yargı siyasallaşmamış mıydı? Meşruiyeti vatandaştan değil, darbelerden alırken yargı siyasallaşmış mıydı? Darbecilerin brifinglerine katılırken, Genelkurmay merdivenlerini koşar adım çıkarken, hazırolda dinlerken yargı siyasallaşmamış mıydı?'' diye konuştu.
Pakette yer alan değişiklik önerilerinin son derece makul ve demokratik olduğunu anlatan Uslu, "Türkiye'nin düşük standartlarından kurtarılmasının başlangıcını oluşturuyor diye düşünüyoruz. Kuşatma altındaki halk iradesi, şimdi zincirlerini kırıyor ve vesayeti, darbeyi reddediyor diye inanıyoruz. Varlığını darbeye, krize, kaosa, yasağa, korkuya ve sadakate borçlu olan 12 Eylül gayriresmi partileri kapatılıyor. Resmi partilerini biliyorsunuz zaten, halk kapatmıştı. Türkiye, iyilik ve istikrara koşuyor. Vesayetçi bir yapı tasfiye ediliyor. Kurumlar, geniş tabanlı ve çoğulculaşıyor. Bireysel özgürlükler gelişiyor. Parti kapatmalar evrensel standartlara bağlanıyor. Bunlara karşı çıkmak yerine, alınması gereken doğru tutum ve yeni önerilerle, yeni eklemelerle paketi zenginleştirmek, en önemlisi yüzkarası bir darbe anayasasından bu ülkeyi bir an önce kurtarmak lazımdır.'' ifadelerini kullandı.
Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu Başkanı Köse de Türkiye'nin son günlerdeki durumunu, Ergenekon davasının başladığı zamana benzetti. Köse, "Ergenekon'un yargılanması, Ergenekon çetesinin çökertilmesine evet mi, hayır mı? Amasız Ergenekon çetesini çökertecek miyiz, çökertmeyecek miyiz? Aynı şeyi Anayasa için de yaşıyoruz. Biz bu Anayasa'yı, ufak ufak değişikliklerle başlayacak olsak da çöpe atacak mıyız, atmayacak mıyız? Vermemiz gereken cevap, bu kadar net aslında." dedi.
Genç Siviller Temsilcisi Demir ise Türkiye'nin zencileri ilk defa konuşmaya başladığının altını çizdi. Demir, "İlk defa karşılaşıyorlar, birbirlerini dinliyorlar. Buna karşı statüko direniyor. Direnmeye de devam edecek gibi görünüyor ama çare yok, bundan geri dönüş de yok artık. Çanlar zenciler için değil, onları bugüne kadar mağdur etmiş zihniyet için çalıyor." şeklinde konuştu.
Hukukçular Derneği Başkanı Petek, ağır cezada yargılanan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'i savunan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un sözlerine dikkat çekti: "3. Ordu Komutanı hakkında, ağır ceza davası açılmış bir sanık olmasına rağmen bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, 'Biz inceledik, baktık, komutanımız suçsuz.' diyor. Hazırlanan iddianameyi de çirkin ve çirkef olmakla itham ediyor. Hukuk düzeni mi var? Vesayet rejimi mi var? Dayatma mı var? Sizler karar verin?"
ASDER Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hacı Mustafaoğlu ise ordunun, milletten aldığı güç, araç gereç ve silahı, yine millete karşı kullandığını vurguladı.