Çalı, dünyada organik tarıma olan ilgi her geçen gün artmasına karşın Türkiye'de halen kişi başına yıllık organik ürün tüketim tutarının 1 avronun altında kaldığını ifade etti.
Çalı, bunun nedenlerinin başında Türkiye'nin tarım kökenli bir ülke olması, şehirde yaşayanların bir ayağının köyde bulunması, köyden gelen ürünün sağlıklı ve doğru gıda olduğu gibi tüketicide oluşan yanlış bir algının geldiğini dile getirdi.
Organik tarımda potansiyeli ve tüketimi artırmak için yeterli tüketim desteği verilmesi gerektiğine dikkati çeken Çalı, organik ürünlerde KDV oranının azaltılmasının üreticiler için büyük önem taşıdığını belirtti. Organik ürün ticareti yapanlara da diğer üreticiler gibi çeşitli desteklerin sağlanmasının sektörün geleceği açısından önemli bir gündem maddesi olduğunu vurgulayan Çalı, organik ve sağlıklı beslenme anlamında Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının özellikle okul öncesi, hastane ve yaşlı bakım evlerinde ortak projeler yapması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'de organik tarımla uğraşan üreticinin, sanayinin talebine uygun üretim yapmadığına vurgu yapan Çalı, bu durumun özellikle meyve suyu sanayi için geçerli olduğunu söyledi.
Çalı, sürdürülebilir organik tarım için devletin teknik desteğinin yanında ürünün ticaretine yönelik destekler de sağlanması gerektiğini ifade ederek, "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde organik tarım politikaları belirlemeli. İç piyasada özellikle okul kantinlerinde tüketim, kanun ve yönetmeliklerle özendirilmeli hatta zorunlu hale getirilmeli" dedi.
Organik tarımda İzmir'in, Türkiye'nin lokomotifi ve tarım ürünleri ihracatında ülke birincisi olduğunu ve Türkiye'nin yılda 400 milyon dolarlık organik ürün ihracatı yaptığını belirten Çalı, 100 milyon dolarlık bir iç tüketim hacminin olduğunu anlattı.
Salih Çalı, "Maalesef Türkiye'de hiçbir kamu ve özel sektörde bu konuya yönelik bir veri tabanı yok. Yıllardır çözüm yolları bakanlığa önerilmekle birlikte bu güne kadar somut bir sonuç elde edemedi. Bu veriler, Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) derneğinin tahminleri doğrultusunda oluşan rakamlar" diye konuştu.
"Organik tarım üretimi için uygun şartlara sahip toprak sıkıntısı var"
UYMSİB Başkanı Çalı, Türkiye'de organik ürünlerin tüketimini artırmak için özel bir çaba gerektiğini, İtalya'da organik ürün tüketiminin yüzde 33'ünün okullarda gerçekleştiğini, bu oranın Türkiye'de yüzde 1'in altında kaldığını ifade etti.
Yabancı alıcının organik tarım ürününe gereken fiyat farkını vermediğine dikkati çeken Çalı, şöyle konuştu:
"Bu durum organik tarım üreticisinde kayba neden oluyor. Organik tarım üreticileri fiyat tedirginliği ve pazar problemleri yaşadığı için üretici firmalarda azalma oluşuyor. Üreticilerin,organik tarım üretimi için uygun şartlara sahip toprak sıkıntısı var. Organik tarım üretimi için gübre, tohum, ilaç gibi hayati önem taşıyan unsurların temininde zorluklar yaşanıyor. Organik tarımda ihtiyaç duyulan nitelikli eleman da bulunamıyor. Bu gibi nedenler organik tarımı zorlaştırıyor. Organik tarım üretiminde sertifikasyon sorunu var, sertifikalı ürün çok az. Sektördeki aksaklıklar, tüketicide yanlış ve kötü bir algının oluşmasına neden oluyor. Organik ürünleri yüksek gelirliler tüketiyor algısı ürünlerin çok yüksek fiyatlarla tüketiciye satılmasına neden oluyor. Güvensizliğe bir de pahalıdır algısı eklenince tüketici ye organik tarım ürünleri çok pahalıya satılıyor. Organik diye 3 liralık domatesi 20 liraya satıyorlar. Bu kırılmalı, organik tarımda sertifikalaşmaya dikkat edilmeli ve arzın artırılması gerekiyor.'
Organik tarımda sertifikasyonlaşma sürecinin sağlıklı işlemesinin tarım ilacı kalıntısı sorununa da çözüm olacağına işaret eden Çalı, organik tarım üretiminde yaşanan sıkıntılara bir de yabancı alıcıların gereken farkı ödememesi eklenince üreticinin kaybının arttığını dile getirdi.
"Son günlerdeki yoğun yağış kirazı vurdu"
Salih Çalı, İzmir, Manisa, Aydın ve Muğla gibi organik tarım üretim ve ihracatının olduğu bölgelerde son dönemdeki yoğun yağışların bir takım sorunlara neden olduğunu belirterek, yoğun yağışın, kirazlarda çatlama ve büyük kayıplara yol açtığını, hem üretici hem da kirazın ticaretini yapan ihracatçılarda büyük kayıp yaşandığını anlattı.
Çalı, "AB'ye ihraç edilen kirazın miktar olarak yetersiz kalmasına ve fiyatının aşırı yükselmesine sebep oldu. Bu durum bizleri AB pazarının kaybedilmesi tehlikesiyle karşı karşıya getirdi. Bazı ihracatçılarımızın AB'deki üst düzey marketlerle yaptıkları sözleşmeleri yerine getiremeyecek olmaları, hem pazarın kaybedilmesi tehlikesini hem de bu sözleşmeleri yapan ihracatçıların tazminat ödeme yükümlülüğü beraberinde getirdi. Bu durum tüm umutlarını kiraz bahçesine bağlamış üreticiler için de büyük yıkım olacak" diye konuştu.