27 Mayıs 1960 darbesinin MBK üyesi Ahmet Er'in 28 Şubat kararlarının en acımasızca uygulandığı yıllarda, dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na 2003 yılında bir mektup göndererek 'irtica' yaygarası ile ordu ve milletin arasının açılmaya çalışıldığı uyarısı yaptığı ortaya çıktı.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde kurulan 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırasını araştıran Alt Komisyonca ifadesi alınan 27 Mayıs Komitacısı Ahmet Er, darbelerin TSK'nın, millet nazarında itibarını yerle bir ettiğini itiraf etti. Darbeden sonra kurulan Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi olan ve ancak darbenin mimarı Alparslan Türkeş ile birlikte 14'lükler arasında sürgüne gönderilen Er, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na gönderdiği mektupta, 27 Mayıs'ın millet nazarında TSK'yı itibarsızlaştırdığını söyledi. Er mektubunda şunları kaydetti: "27 Mayıs 1960 ihtilalinde istihbarat birimlerinden gelen bir cümleyi dikkatlerinize ve takdirlerinize arz ediyorum. 'Türk Silahlı Kuvvetleri 27 Mayıs 1960 ihtilali ile ulaştığı sevgi, saygı ve itibara Sakarya Zaferinde bile ulaşmamıştır.' Tabii bu bilgiler tamamen yanlıştı."
HIRSIZ VE HORTUMCULARA YARADI
Türkiye tarihinde her on yılda bir yapılacak darbe ve muhtıraların ilham kaynağı olan 27 Mayıs 1960 darbesinin komitacısı Ahmet Er, mektubunda 28 Şubat kararları ile koskoca bir milletin mürteci ilan edildiğini dile getirdi. 28 Şubat kararlarının en acımasızca uygulandığı yıllarda Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu uyaran Er, mektubunda dikkatlerin irticaya çevrildiği 28 Şubat döneminden en çok hırsızların ve hortumcuların istifade ettiğini vurguladı. Ahmet Er mektubunda hadisler ve Atatürk'ün Zağanos Paşa Camii'nde verdiği hutbeden de örnekler vererek, "İbadetlerini yapan halkımızın irtica dairesinde mütalaa edildiği zannı ülkede yaygındır" uyarısında bulundu.
TSK İLE MİLLET BARIŞMALIDIR
Mektubunda, 'TSK'nın milletle hemen barışması gerekir' diyen Ahmet Er, değişik şehirlerde yaşanan başörtüsü sorununa dikkati çekerek, "İslami ruh, milli terbiye ve ahlak bütün müesseselerde tahrip edilmektedir" dedi. Askeri okullara giriş imtihanlarında bu okullara alınacak öğrencilerin annesinin ve kızkardeşinin başörtülü olup olmadığının araştırılmasının halk arasında kulaktan kulağa yayıldığını ifade eden Er mektubunda şu ifadelere yer veriyor: "Bürokraside en küçük kademeden, en yüce kademelere kadar namaz kılanlar üzerinde, hanımları başörtülü olanlar üzerinde irtica tehdit unsuru olarak kullanılmakta ve hırsızlık ve yolsuzluklar bununla örtülmek istenmektedir. Bir bürokrat, bir ordu mensubu camilerde namaz kılamamakta, ihbar edileceğinden korkmaktadır. Milletimiz bunu en ince noktaya kadar takip etmektedir..."
Ahmet Er, yakın dönemde kendisiyle yapılan bir röportajda da "TSK'nın tarihi milattan önceye dayanır. TSK peygamber ocağıdır ve bu vasfı devam etmektedir. Türk milletine, mukaddeslerine ve değer yargılarına ters düşen hareketleri benimsemezler. Bu mukaddeslere ters düşenler TSK'yı temsil edemez. Uygunsuz fikir ve davranışlar sahiplerine aittir, TSK'ya değil. Milet olarak bu millî kuruluşumuzu peygamber ocağı olarak tanımaya devam etmeliyiz" sözleriyle TSK ile millet arasında olması gereken ilişkiyi özetledi.
Darbeye alet olduk
Meclis Darbeleri Araştırma Alt Komisyonu, sağlık sorunları nedeniyle 27 Mayıs darbesini yapan Milli Birlik Komitesi Üyesi Ahmet Er'i, Manisa'nın Akhisar İlçesi'ne bağlı Sünnetçiler Köyü'ndeki evinde dinlemişti. Er, darbe yapmak istemediklerini ama bunun içine itildiklerini söyledi. Ahmet Er, komisyon üyesi milletvekillerine, 'Darbeye istemeden alet olduk' dedi. Ahmet Er, Said Nursi'nin merak edilen mezar yeri konusunda da, 'İçişleri Bakanlığı'na bakılmalı' yanıtı vererek kayıtların olabileceğine dikkat çekti. Ahmet Er, can güvenliği gerekçesiyle MBK toplantılarına 3-4 tabanca ile katıldıklarını da anlattı. '14'ler olarak hiçbir dış ülke ile bağlantımız yoktu' diyen Er, daha sonra tasfiye edildiklerini söyledi.
Komisyon Kıvrıkoğlu'nu dinleyecek
1998-2002 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na ifade verecek. Kamuoyu, Kıvrıkoğlu'nu Genelkurmay Başkanı görevine gelmeden önce Kara Kuvvetleri Komutanı iken Kıbrıs'ta yapılan TOROS 2 tatbikatında kendisine suikast düzenlendiği iddiaları ile tanımıştı. Olayda seken kurşunla Albay Vural Berkay göğsünden yara almıştı. Olayın öncesi 16 Temmuz 2002'de ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile eski Başbakan Bülent Ecevit'in ricasıyla görüşmüş ve Irak'a asker gönderilmesine karşı çıkmıştı. Bu karşı çıkış üzerine Wolfowitz'in Kıvrıkoğlu'nun ölüm emrini verdiği şeklinde yorumlanmıştı. Ergenekon davası kapsamında tanık olarak ifade veren eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de Irak'a asker gönderilmesi için Wolfowitz'in kendisine baskı yaptığını dile getirmişti. (yenişafak)