Kavakçı, "Erzincan Başsavcısı'nın evlatlarını özlediği haberleri yapılıyor. 28 Şubat döneminde ise bizdeki sanki anne yüreği değildi. Sanki biz evlatlarımızın ve kendimizin hayatta olması endişesini yaşamadık. Ama kimse haber yapmadı." diye konuştu.
Merve Kavakçı, 28 Şubat'ın 13. yıldönümünde Washington'da Cihan'a değerlendirmelerde bulundu. Halen George Washington Üniversitesi'nde akademisyen olarak görev yapmakta olan Kavakçı, 13 yıl sonra geriye baktığında "ülkenin ne kadar zor günlerden geçtiğini" gördüğünü kaydetti. Bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat'ın 13. yıldönümünde o dönemin bazı isimlerinin gözaltına alınması ya da tutuklanması ile ilgili olarak ise, yargının yerini bulması gerektiğini dile getirdi.
Kavakçı, ardından şöyle ekledi: "Herkes yaptığından planladığından sorumlu olmalı gerekiyor diye düşünüyorum. O zaman, bin sene süreceği söylenen dönem belki bin sene sürmedi; ama tam da 13 sene sürdü diyemeyiz. Çünkü şu an biz konuşurken dahi bazı planların yapıldığı düşünülebilir. Her geçen gün yeni şeyler ortaya çıkmakta ve bunlar 10 sene önceye, 20 sene önceye ait şeyler değil. Bir hükümeti düşürme gayreti içinde olanlar var, insanları öldürme gayreti içinde olanlar var. Onun için bu bir yerde çok başlı bir organizasyon, çok başlı bir yılanla mücadele ediliyor denebilir. Onun için o sürenin daha uzun süreceğini düşünüyorum. Tamamen Türk halkının egemen olacağı zaman bakalım ne zaman gelecek?"
HSYK'NIN YAPTIĞI ÇİFTE STANDART
Türkiye'nin artık daha açık bir toplum haline geldiğini ve "Yeter artık" diyenlerin arttığını kaydeden Kavakçı, bu sayede de bugünlerde yaşanılan değişimin geldiğini ifade etti. Merve Kavakçı, son günlerde adı Erzurum özel yetkili savcılarını görevden almasıyla gündeme gelen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 28 Şubat döneminde dokunulmazlığı olmasına rağmen dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in kendisini gözaltına aldırmaya çalışması ile ilgili olarak hiçbir işlem yapmamasını ise "çifte standart" olarak gördüğünü söyledi.
SANKİ BİZDEKİ ANNE YÜREĞİ DEĞİL, SANKİ HAYATIMIZDAN ENDİŞE ETMEDİK
HSKY'nın uygulamalarını "devlet içinde devlet olmak" şeklinde tanımlayan Kavakçı, şöyle devam etti: "O dönemlere baktığım zaman 'kırgın değilim' diyemem. Bir savcı tutuklandı diye onun evladını özlediği haberleri bugün gazetede var. Hapisten, gözaltından... Ama o dönem bana ve çocuklarıma yaşatılanlar ile ilgili olarak bir kaç medya organı haricinde kimse böyle haberler yapmamıştı. Bizdeki sanki anne yüreği değildi. Sanki biz evlatlarımızın ve kendimizin hayatta olması endişesini yaşamadık. Biz ailece mağdur edildik o dönem. Hatta bize destek olabilecek herkes bir anlamda haddi bildirilerek susturulmaya çalışıldı. Bunlar çifte standartlar, üzüntüyle karşılıyorum."
BİR TÜRLÜ KIYAFETİMİN ÖTESİNE GEÇİLEMEDİ
Türkiye'de siyaset yapmayı isterken neler yapmayı planladığı ile ilgili olarak da Kavakçı, şu ifadeleri kullandı: "O zamanlar genç, ateşli ve Türkiye için bir şeyler yapacak bir Türkiye evladı olarak görüyordum ben kendimi. Ötekileşmiş bir insan olarak görmüyordum. Batıda aldığım eğitim, siyasette yıllardır bulunmuşluğum o zamanlar bir artı, bir değer katar diye düşünmüştüm yapacağımız hizmete, Hatta komisyonları bile seçmiştik. Eğitim komisyonu benim için çok önemli bir komisyondu. Ama fırsat verilmedi. O ötekileştirme süreci hemen devreye girdi. Bir türlü kıyafetimin ötesine geçilemedi. Benim profesyonel kimliğim üzerine bir şey söylenmedi ya da söyletilmedi. Siz başörtülü bir kadınsınız ve onun ötesine geçemiyorsunuz. Türkiye demokratik olmadığı için bunu atlatamadık"
BEN DE DEĞİŞTİM VE GELİŞTİM
Türkiye'de gelişim ve değişim yaşanırken kendisinin fikri yapısının da değişim ve gelişim geçirdiğini kaydeden Kavakçı, "Yazarlık yönünde kendimi geliştirmem, bir şekilde beni seçen halkla bağlantımı devam ettirebilmem…Olaylara daha analitik bakabilme yetilerimi ümit ediyorum geliştirmişimdir." diye konuştu.
MECLİS'E PERUK İLE GİRMEYİ BENİ SEÇEN HALKA YAKIŞTIRAMAZDIM
Meclis'e başörtüsü yerine perukla girmeyi hiç düşünmediğini kaydeden Kavakçı, "Onu takan öğrencilerin çektiği sıkıntıları biliyorum. O zaman siz, siz olmaktan çıkarsınız. Ayrıca kendinize bir saygınız var. Bunu ne kendime ne de beni seçen halka yakıştırabilirdim diyebilirdim. Böyle bir şey de düşünmedim." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE YENİDEN SİYASET YAPABİLİRİM
Türkiye'de partisine bağlı olarak yeniden siyaset yapmaya açık olduğunu kaydeden Kavakçı, "Siyaset, bir şekilde içine girdiğiniz zaman bir türlü sizi bırakmayan bir şey. Siyaset bizim ailemizin her zaman bir parçası oldu." şeklinde konuştu. Kavakçı, Amerika'da siyaset yapmayı ise düşünmediğini belirtti.
DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNİ ALKIŞLIYORUM
Türkiye'deki demokratikleşme sürecini alkışladığını ifade eden Kavakçı, "Yıllarca insanlarımız itildi, kakıldı. Biz Kürt kökenli insanlarımızı yıllarca sadece PKK çerçevesinde değerlendirdik. Daha doğrusu biz değil; şimdi ortaya çıkıyor bir şeyler. PKK'nın yaptığını zannediyoruz derin devletin işleriymiş bazı becerilen hadiseler." dedi. Bu süreci başlatmak için geç kalındığını söyleyen Kavakçı, "Teorik anlamda yapılanlar çok güzel. Ama asıl bizi ilgilendiren bunlar ne zaman sokağa yansıyacak. O aradaki kopukluktur zaten sorunumuz." değerlendirmesinde bulundu.
"ÇEVİK BİR, HIRSINA KURBAN GİTTİ, ÇETİN DOĞAN MİLYONLARA ZARAR VERDİ"
28 Şubat'ın önemli isimlerinden Çevik Bir hakkında ise "Beyaz Türk. Kendini öyle addetmişti o dönemde. Cumhurbaşkanı olmak istiyordu. Hırsına kurban gitti. Türkiye'ye zarar verdi" değerlendirmesini yapan Kavakçı, Balyoz'dan tutuklanan dönemin kudretli isimlerinde Çetin Doğan hakkında da "28 Şubat'a katkıda bulunmuş herkesi kınıyorum sadece. Kendilerine verdikleri zararın ötesinde milyonlara zarar verdiler." dedi.
Kavakçı, o dönem gündeme gelen isimlerden Ali Kalkancı ve Fadime Şahin ile ilgili olarak ise, "Piyonlar. Şahsi bir şey söyleyemem. Tabii mutfakta bir şeyler pişiriliyor sonra da aktörlere oynatılıyor. Yazıktır böyle şeylere alet olmak da kötü bir şeydir muhakkak." ifadesini kullandı.
BUGÜN ERGENEKON'DAN İÇERİ GİRENLER BAŞÖRTÜSÜNÜ REJİM SORUNU HALİNE GETİRDİ
Türkiye'de bir zaman başörtüsü yasağının kalkmasını umut etmek gerektiğini kaydeden Kavakçı, başı kapalı kişilere çok büyük bedeller ödetildiğini dile getirerek, "Öyle kötü şeyler yaşattılar ki küçücük kızlara, yaşlı kadınlara. Bir gün iki gün değil yıllarca, yıllarca... Türkiye'de hak ettiği yerde olamayan bir kesim gösterilecekse o da Türkiye'nin başını örten kadınlarıdır." diye konuştu.
Ümidini kaybetmediğini söyleyen Kavakçı, konunun biran önce çözülmesini istediğini çünkü sadece Türk insanın değil, Türk ekonomisinin de kaybettiğini belirtti. Kavakçı, "Bunun bir rejim sorunu haline getirildiğini de biliyorum. Hangi kesim tarafından? İşte bugün Ergenekon'dan içeri alınanlar tarafından." dedi. (CİHAN)