Bir ihbar mektubu ve CD'de, AK Parti hükümetine karşı yürütülecek planlar anlatılıyor. Planların uygulanabilmesi için ise bazı düşünceler şöyle açıklanmış: "28 Şubat'ta olduğu gibi Sincan'da tankların geçişine benzer hareketlere zamanı gelince başvurulmalıdır."
27 Mayıs darbesi, askerin kışladan çıkışını ifade etmesi bakımından önemliydi. İlerleyen yıllarda görüldü ki, asker artık kışlaya dönmek istemeyecekti. 12 Mart muhtırasını, 12 Eylül darbesi izledi. 'Demokrasiye balans ayarı yapmak' bazıları için alışkanlık haline gelmişti. 28 Şubat döneminde Batı Çalışma Grubu sahne aldı. Piyasaya yeni figüranlar sürüldü. İrtica yaygaraları koparıldı. Rejim tartışmaları alevlendi. Medyanın bir kesimi her gün Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin haberlerini birinci sayfasına taşıyordu. Gazeteler 'rejim ve laiklik' manşetleri attı. Hükümeti düşürmek için milletvekilleri tehditle istifaya zorlandı. Ve takvim yaprakları 4 Şubat 1997'yi gösterdiğinde tanklar Sincan caddelerinde yürütüldü. 28 Şubat'taki MGK toplantısında hükümetin ipini çeken 18 maddelik bildiri hazırlandı. Refahyol iktidardan uzaklaştırıldı. Kısa bir süre sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, RP hakkında kapatma davası açtı.
Poyrazköy iddianamesinin ek delil klasörlerindeki 'Klasör 6' dosyasında yer alan bilgiler, cuntacı yapılanmanın yeni bir 28 Şubat sürecini yaşatmak için taktikler geliştirdiğini net olarak ortaya koyuyor. Klasörlere giren bir ihbarcının uyarıları arasında, "Sincan'da tankların geçişine benzer hareketlere zamanı gelince başvurulmalıdır." cümlesi dikkat çekiyor. 'Caydırıcılık' başlığı altında ise şu ifadeler kullanılıyor: "Hayati önemde olan bu tedbir, 'bir ve bütün olduğumuzun' her zaman ve her yerde gösterilmesidir. Aynı dili farklı kelimelerle de olsa konuşmak çok etkilidir. 28 Şubat'ta olduğu gibi Sincan'da tankların geçişine benzer hareketlere zamanı gelince başvurulmalıdır. AKP'nin bilhassa TSK'yı dikkate almaz tutumları ile geleceğimizi tehlikeye düşürecek eylemlerine sert tepkiler anında gösterilmelidir."
'CG ÇAĞDAŞ TÜRKİYE' klasöründe bulunan '30 Kasım 2004 Asşura dokumanı01' isimli alt klasörde çeşitli başlıklardaki notlara yer verilmiş. 'İrticai sermaye şirketlerinin teşvik edilmesi ve geliştirilmesi' başlığı altında, hükümetin çıkarttığı yasalara ilişkin bilgi notları da bulunuyor. 'Eğitim ve Öğretim' isimli klasörde 'gizli' ibareli şeklinde yer alan 3 adet word dosyasında şu ifadeler kullanılıyor: "Açıköğretim uygulamasının irticacıların işine yaradığı, irtica unsurlarının açıköğretim liselerini yükseköğretime girişte kaynak olarak kullandıklarının belirtildiği, diğer dosyalarda Yükseköğretim Kanunu gibi konularda, eleştirel bir rapor hazırlandığı görülmüştür."
MEDYA DESTEĞİNE ÖNEM VERİLMELİ
Dikkat çekici bilgiler arasında ise AK Parti hakkında tutulan raporlar ve alınması gereken tedbirler var. 'Çağdaş Türkiye' adlı word dosyasında, "DP'nin iktidara gelmesi ile başlayan karşı devrim sürecinin 3 Kasım 2003 seçimleriyle iktidara gelen AKP ile yeni bir sürece girdiği, AKP'nin durdurulmaması halinde Türkiye'yi çok büyük bunalımların beklediği, bu nedenle AKP'nin ne denli rejim düşmanı olduğundan bahsedildiği" bilgileri var.
'Zemin kaybetmeyi önlemek ve destek sağlamak' başlığı altında ise şu bilgiler yer alıyor: "Medyadan destek sağlamak. Bu maksatla bazı medya patronlarına durumun önemini anlatmak ve dostlar vasıtasıyla görsel ve yazılı basından destek almak. Değişik ortamlarda ve değişik seviyelerde toplumun dikkatini AKP'nin anti-laik faaliyetlerine çekmek. AKP'nin attığı her adımın sonucunun topluma zararlarını vurgulamak, irticanın yaygınlığı ve neler kaybetmekte olduğumuz hakkında kamuoyu oluşturmak ve kamuoyunu aydınlatmak maksadıyla tanınmış bilim, kültür ve sanat adamlarına beyanat ve konferanslar verdirmek. Bu tip toplantıları 28 Şubat sürecinde olduğu gibi Genelkurmay Başkanlığı ve Akademiler bünyesinde de yapmak. Jandarma Genel Komutanlığı'ndan veya başka yollardan temin edilecek irticayı net gösteren her türlü bilgi ve görsel malzemeyi medyaya dağıtmak. AKP ile girilen her çekişmeyi önceden değerlendirmek ve akılcı tezler ile sonuna kadar taviz vermeden mücadeleye devam etmek. (Türban gibi) Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarında kendimize müzahir zemin oluşturmak ve güçlendirmek."
AK Parti parçalanmalı
'Siyasi Girişimler' başlığı altında yapılması planlananlar arasında iktidar partisi dışında kalan partilerin, anamuhalefet partisi ile ulusal hareket platformunda birleşebilmeleri için gerekli çalışmaların yapılması öngörülüyor. Baskı altında kalan veya partisi ile sorunlu olan AK Parti milletvekillerinin partiden ayrılmalarını teşvik etmek, Saadet Partisi'ni bir şekilde harekete geçirmek amaçlanmış. AK Parti'ye kısa vadeli çıkarları nedeniyle giren laik tandanslı siyasetçilerin geri dönmelerinin sağlanmasının amaçlandığı, ulusal hareket platformunu Meclis içerisinde oluşturmak ve bu hükümet yerine yeni bir hükümet kurulmasını teşvik konuşulmuş. Yerel seçimlerden önce dağınık olan AK Parti dışındaki partileri birleştirip, muhalefet partisini ne pahasına olursa olsun harekete geçirmek planlanmış. 'Toplumsal Hareketler' başlığı altında ise yer alan bilgiler şöyle: "Konferans, gösteri ve toplantı düzenleyerek iktidar partisi üzerindeki baskıyı artırmak ve medyada bu faaliyetlere yer verilmesini sağlamak. Emekli güvenilir subaylar vasıtası ile sivil dernekleri amacımız doğrultusunda harekete geçirerek kullanmak. Atatürkçü sivil toplum örgütlerini aynı gaye etrafında toplatarak, aralarındaki rekabeti kaldırmak. Kadınları, AKP ideolojisi topluma hakim olduğunda enjekte edildiğinde neler kaybedecekleri konusunda bilinçlendirmek ve örgütlemek."