Prof. Dr. Hakan Gürsu, Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin davetlisi olarak 'Sürdürülebilir Kalkınma ve Türkiye' başlıklı seminerde 'Sayılarla Türkiye'nin ekonomik vizyonu' başlıklı sunum yaptı. Endüstriyel ekonomik gelişimin itici gücünün bilgi olduğunu kaydeden Gürsu, rekabet etmenin ana unsurunun da bilgi olduğunu kaydetti. Türkiye'nin 2023 yılında nüfus olarak Avrupa'nın en büyük ülkesi olacağını söyleyen Gürsu, ''Müthiş bir potansiyelimiz var ama kullanamıyoruz'' dedi.
Türkiye'nin dünyada pazar olarak büyüyen bir ülke olduğunu vurgulayan Gürsu, teknolojide tüketici konumundan üretici konuma gelinmesi gerektiğini bildirdi. Türkiye'nin ürettiği ve ihraç ettiği 100 dolarlık malın sadece 7 dolarının teknolojik ürün kabul edilebildiğini söyleyen Gürsu, şöyle devam etti:
''Bizde kilogramı 70 cent, Almanya'da eşdeğer mallarda ürünün kilogram fiyatı 100 dolar. Türkiye'de Gayrisafi Milli Hasıla'dan araştırma geliştirmeye ayrılan pay, AB ülkelerine göre düşük. İthalata dayalı üretim yapıyoruz. Çok daha fazla çalışmak, çok daha fazla üretmek gerekiyor. Dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip olsak da ekonomiyi refaha dönüştürmekte sancılar yaşamaktayız.''
-CEP TELEFONU-
Türkiye'nin cep telefonunda büyük bir pazar olduğunu belirten Gürsu, şunları kaydetti:
''Türkiye'de cep telefonu satışı yüzde 72 arttı. Dünyanın en büyük 4. cep telefonu pazarıyız ama cep telefonu üretmiyoruz. Cep telefonu kullanımı 1 yılda 2 milyon 615 bin arttı. Türkiye'de 136 milyon cep telefonu kullanıyoruz, kişi başı 2 cep telefonu düşüyor ama kullanma yaşı göz önüne alındığında kişi başına 3 cep telefonu düşüyor. Türkiye'de 45 bin 479 baz istasyonumuz var. Dışa bağımlılığımız bu sektörde yüzde 100. Türkiye'de mobil hizmetler başladığı tarihten itibaren 150 milyon cep telefonu ithal edildi. Bu yasal yollarla gelen, kaçak yollarla gelen gözönüne alındığında bu rakam 225 milyona kadar çıkıyor. Cep telefonuna 20 milyar doların üzerinde para aktarıldı.''
-GENÇ NÜFUS AVANTAJIMIZ-
Türkiye'nin ekonomide en büyük avantajının genç nüfus ve dinamik insan gücü olduğunu vurgulayan Gürsu, jeopolitik konum ve yer altı zenginliklerinin kullanılması, tarım ürünlerinin kalitesinin ve veriminin artırılması, araştırma ve geliştirmeye gerekli yatırımın yapılması halinde ekonominin kalkınacağını ifade etti.
Tarımın artık bir hammadde olduğunu belirten Gürsu, ''Domatese domates diye bakmayın, domatese artık hammadde diye bakın'' dedi.
Türkiye'nin lokomotifi olarak kabul edilen otomotiv sektörünün teknoloji transferi ve montaj sanayi ile büyüdüğünü ifade eden Gürsu, Türkiye'nin kendi otomobilini üretecek güçte olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Gürsu, Türkiye'de nitelikli ara eleman sıkıntısına da dikkati çekti.