TBMM (AA) - MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, ekonomik güvenliğin, Türkiye'nin topyekun güvenliğini için önemli olduğunu söyledi.
MHP Grubu, TBMM Genel Kurulunda Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığının 2020 yılı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kurulunda görüşlerini dile getirdi.
MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, hukukun ve adaletin bulunmadığı ülkelerin ayakta durmasının, vatandaşlarının huzurlu, müreffeh yaşamalarının mümkün olmadığını belirtti.
Öztürk, TSK, emniyet, bürokrasi, iş dünyası, sivil toplum, yargı ve medyadaki FETÖ'cülerin tamamıyla sökülüp atılmasının, tereddütsüz ve kararlılık içeren bir mücadelenin varlığının, tarihi önem ve sorumluluk olduğunu kaydetti. Bu kapsamda, bugüne kadar saygı duyulacak ve takdir edilecek sonuçlara ulaşıldığını dile getiren Öztürk, ancak FETÖ'nün siyasi uzantıları konusunda henüz mesafe alınmamasının kafalarda soru işaretlerine neden olduğunu ifade etti.
FETÖ'yle irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsamasının ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Öztürk, FETÖ'cü hakim ve savcıların verdiği kararların acilen bir kez daha gözden geçirilmesinin zaruret halini aldığını söyledi.
Öztürk, bu kapsamda, bütün davaların yeniden görülmesi gerektiğini belirterek, "Türkiye bu FETÖ musibetinin üstesinden her alanda mutlaka gelmelidir. Adalet sistemimiz asla yeni paralel yapılara, bir gruba teslim edilmemeli, hukukun üstünlüğü hedeflenmelidir. Hukuk ve yargı kurumlarının söz konusu bu duruma daha titiz davranmaları, uyanık hareket etmeleri, zorunluluk ve adalete saygının gereğidir." diye konuştu.
Özverili çalışmalara rağmen yargılama hızında halen arzu edilen seviyeye ulaşılamadığına işaret eden Öztürk, Yargıtay ve Danıştay dahil olmak üzere bütün yargısal kurumlarda iç denetim mekanizmaları kurularak, yargısal faaliyetlerin hızlanmasının sağlanmasını istedi.
- "Adalet Altanlar, Ilıcaklar üzerinden tartışılmasın"
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, Türkiye'de adalet kavramının Ahmet Altanlar, Nazlı Ilıcaklar üzerinden, bölücülük sabıkasına sahip birtakım sözde siyasi sabıklar üzerinden tartışılmasına karşı çıktıklarını vurguladı.
Bulut, Türkiye'de yaşadıkları sorunların ve mağduriyetlerin ana kaynağı olan Fetullahçı yapının, "mağduriyet edebiyatı" üzerinden sıkıştığı kıskaçtan çıkmaya çalıştığını ifade etti.
"Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, bazı siyasi sabıkları bayraklaştırmak suretiyle yaygara koparanların" bilmesi gereken bir husus olduğunu belirten Bulut, şöyle devam etti:
"Bu sloganı ve söylemleri devam ettirmek, dışarıdaki düşmanın içerideki izdüşümüne doğrudan talip olmak demektir. İnsanların hayatları karardığı dönemde bu arkadaşlar, kendi yönetmiş oldukları gazetelerde 'Allah belanı versin Genelkurmay' manşetleri eşliğinde, kararan hayatları çekirdek çitleyerek izleyen insanlardı. Anadolu'da adliyenin kapısında hak ve adalet arayan gariban bir Anadolu köylüsünün hak arama mücadelesi, Ahmet Altan'ın hürriyetinden bizim için çok çok daha önemlidir. Olaylara mazlumların ve Anadolu insanının, garibanların penceresinden bakmak bizim önceliğimiz olmalıdır.
Bazı arkadaşlarımız AK Parti ve MHP'nin son dönemde oluşturduğu bu ittifak nedeniyle, siyasi iktidarın kendi yargısını inşa ettiğini, böylece yargı teşkilatını yerle yeksan ettiğini ifade ediyorlar. Siz 90'ların, 80'lerin, 70'lerin yargı sisteminden de rahatsızdınız. İdeolojik ağababalarınızın tamamı, 70'li yıllardan itibaren Türkiye'deki adalet sistemiyle çatışa çatışa bugünlere geldiler. Çünkü siz, esas itibarıyla, yargıdan değil, yargının ihanet karşısında ortaya koyduğu istikrarlı ve net tavırdan rahatsızsınız, birbiri ardına ihanetin başına indirmiş olduğu yumruklardan rahatsızsınız."
-"Yiğidi öldürelim ama hakkını da verelim"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, maliye politikasının öznesinin devlet, nesnesinin insan olduğunu söyledi.
Dünyada ekonomilerin birbirine bağlılığının arttığı bir dönemde hükümetin ekonomi alanındaki etkinliğini sadece mali disiplinle ölçmenin yetersiz kalacağını dile getiren Akçay, maliye politikası araçlarının etkin kullanılmasının, bütçede belli bir oranda açığa yol açtığını, bu durumun geçici olduğunu belirtti.
Akçay, 2018 ve 2019'da Türkiye ekonomisine yönelik benzerine şahit olmadıkları büyüklükte saldırılar yapıldığına işaret ederek, Ağustos 2019'da yurt dışı odakların başlattığı yükselen kur, faiz, enflasyon ve dış ticaret tehditleriyle Türkiye'ye karşı adeta ekonomik bir savaş açıldığını ifade etti. Erkan Akçay, bu saldırılarla, Türkiye'nin emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda taviz vermesinin, geri adım atmasının amaçlandığını, piyasalarla oynanıp milletin boğazındaki lokmaya göz dikildiğini söyledi.
Bu saldırılara karşı maliye politikasını Hazine ve Maliye Bakanlığının, para politikasını ise Merkez Bankasının etkin, koordineli ve başarılı bir şekilde yönettiğinin altını çizen Akçay, Türkiye'nin saldırılara kambiyo, gümrük ve özel tüketim vergileri, vergi indirimleri, kira kontratlarının Türk lirası cinsinden yapılması mecburiyeti, faiz indirimleri ve oranları, karşılık oranları, kredi kartı limitleri, taksit sayıları, asgari ödeme tutarlarıyla cevap verdiğini anlattı.
Kur-faiz-enflasyon üçgeninde alınan tedbirlerle döviz kurunun istikrarlı bir çizgiye oturtulduğunu dile getiren Akçay, şunları kaydetti:
"Yiğidi öldürelim ama hakkını da verelim. Bütün bu uluslararası ekonomik saldırılara karşı takdire şayan bir şekilde mücadele edip sonuç alan başta Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak olmak üzere, Merkez Bankasını ve tüm ekonomi bürokratlarını tebrik ediyorum. Ekonomik saldırılar karşısında işletilen politikalar amacına ulaşsa da sonuçta düşenler cari açık, enflasyon ve büyüme; artansa bütçe açığı olmuştur. Son aylarda gerek yurt dışından gerekse yurt içinden gelen sinyaller üçüncü bir politika alanına işaret etmektedir. Bu da beklenti politikasıdır. Yapılacak reformlarla büyüme, ithalata bağımlılıktan kurtarılmalı ve cari açık düşürülmeli, vergi sistemi iyileştirilmelidir.
Bu gelişmeler göstermiştir ki ekonomik güvenlik, ülkemizin topyekun güvenliği için önemlidir. Türkiye'nin gardını düşürmek isteyenlere karşı sathı müdafaa anlayışıyla ekonomik cephemizi de güçlendirmek gerekmektedir. İsteyen işin kolayına kaçıp sırf hükümet yıpransın diye her eleştiriyi yapabilir ancak ABD'nin, AB'nin, malum mahfillerin sözcülüğünü yaparak ekonomik kumpaslardan medet ummayı MHP olarak reddediyoruz."
MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Türkiye'nin her alanda kendi hak ve menfaatlerini koruyacak güce ulaşmasının zorunlu olduğunu, milli savunma ve dış politikayı zaafiyete uğratacak kısır çekişmelerden kaçınılması gerektiğini söyledi.
Dünyada 32 ülkede çatışan grupların bulunduğunu, 28'inin haber niteliğiyle kamuoyunun bilgisine sunulduğunu belirten Vahapoğlu, kuzey Afrika'nın durulmadığını, ülkelerin sınırlarının ne olacağının belirsiz olduğunu, Irak'ın üçe bölünme tehditiyle karşı karşıya olduğunu, her gün kan aktığını, insanların Saddam'ı arar hale geldiğini, Pakistan'ın sosyal ekonomik yapısının onlarca yıl onarılmayacak yaralar aldığını, Doğu Türkistan'ın etnik temizliğe maruz kaldığını anlattı.
Vahapoğlu, terör örgütü PKK'ya aleni şekilde verilen askeri yardımlar ve sağlanan desteklerin, Gezi olaylarının, 15 Temmuz darbe girişiminin hiçbirinin tesadüfi olmadığını belirtti.