İSTANBUL (AA) - MERVE YILDIRIM - İstanbul'da 4 yıl önce meme kanserine yakalanan 57 yaşındaki Enriha Altınalana, erken teşhis sayesinde bugün kanseri tamamen yenmenin mutluluğunu yaşıyor.
Özel bir kuruluştan emekli olan Altınalana, 40 yaşından sonra düzenli olarak hastanede meme kontrollerini yaptırmaya başladı. Uzun yıllar rutin kontrollerine devam eden Altınalana'nın göğsünde 13. yıl sonunda kitle tespit edildi.
Kanser hastası olduğunu öğrendiği ilk an, büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Altınalana, umutsuzluğa kapılmayarak hastalığı erken evrede fark edildiği için de kendini bu konuda şanslı hissetti.
Doktorlarının tavsiyeleri ve kendi çabasıyla bu süreci 4 yılda atlatmayı başaran Altınalana'ya ailesi ve dostları da büyük destek oldu.
Tedavi döneminde yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Enriha Altınalana, meme kanserinde erken tanı ve teşhisin önemini hatırlattı.
Bilinçli olduğu için bu zorlu hastalığı yendiğini dile getiren Altınalana, "Uyarılara dikkat ettiğim için düzenli olarak ultrason ve mamografi çektirdim. Doktorlarım bu kitleyi bulduktan sonra onların gösterdiği yolda, tavsiyelerine uygun tedavi oldum. Çok şükür bugün iyiyim. Sağlığıma kavuştum." dedi.
Bu hastalığı yeneceğine olan inancından hiç vazgeçmediğini anlatan Altınalana, "Yaptığım araştırmalarımda erken evrede teşhis edilen kanserin insanı öldürmediğini öğrendim. Önemli olan bu tedaviye uzak kalmamak, ihmal etmemek ve önemsemektir." diye konuştu.
Yaşamanın her şartta ve koşulda çok güzel olduğunu vurgulayan Altınalana, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu süreçte en önemli unsur, moral ve motivasyon. Ailem eğitimli bir aile değil ama buna rağmen bana çok destek oldular. 'Sen başarırsın, her şeyi başardığın gibi' dediler ve ben de buna inanıyordum. Doktorlarım beni bu süreçte çok motive etti. Ameliyatımı oldum. Gerekli tedavilerim yapıldı. Bu koşullarda da bana iyileşmek düştü.
Bir gün daha fazla nefes almak bile insan hayatına artı getiriyor. Yemeğime doktorlarımın tavsiyesi üzerine dikkat ediyorum. Söylediklerini yapıyorum. Sportif faaliyetlere katılıyorum. Arkadaşlarımla dışarıda toplantılarımız olurdu ve sağlıklı yiyip içme koşuluyla giderdim."
Meme kanseri tedavisi gören hastalara sağlıklı beslenmeleri yönünde tavsiyelerde bulunan Altınalana, "Meme kanseri hastaları dikkatli olsunlar. En önemlisi mutlu olsunlar. Kendilerini mutlu hissedecekleri şeyleri yapsınlar. Bu dikiş dikmekse, gezmekse, yemek yapmaksa nasıl mutlu hissediyorlarsa öyle yaşasınlar. Korkmasınlar. Tedavilerini doktor kontrolünde yapsınlar. Bütün kadınlara, bir göğüs kanseri hastası olarak kendilerini ihmal etmemelerini, 35 yaşından sonra doktorlarının önerisiyle mamografi ve ultrason çekimlerini düzenli olarak yaptırmalarını tavsiye ediyorum. Allah hiç kimseye vermesin ama olursa da kanser hücresini benim gibi erkenden yakalasınlar." dedi.
- En sık görülen kanser türü meme kanseri
Enriha Altınalana'nın doktoru Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Kliniği İdari Sorumlusu ve Türk Radyoloji Derneği İstanbul Şube Başkanı Türkan İkizceli de meme kanserinin kadınlarda görülen tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 33'ünü oluşturduğunu söyledi.
İkizceli, "Şu anda dünyada ve ülkemizde sekiz kadından birisi, hayatının herhangi bir döneminde meme kanseri riski taşıyor. Yani risk yüzde 13, meme kanserinden ölüm riski ise 39 da 1 oranında bildirilmekte. Yani dünyada ve Türkiye'de meme kanserinden ölüm riski yaklaşık yüzde 2-3 oranında." dedi.
Bilinen en önemli meme kanseri sebeplerinin genetik faktör ve yaş olduğunu dile getiren İkizceli, yaşam tarzı, beslenme, çevresel etkenler, menopoz yaşı, emzirme yaşı ve kullanılan ilaçların da meme kanserini tetiklediğini anlattı.
Obezitenin meme kanseri açısından büyük bir risk taşıdığına dikkati çeken İkizceli, "Beslenme stili aslında tartışmalı bir konu çünkü ülkemizde ve dünyada meme kanseri istatistiği benzer şekilde. Fakat tüm dünyadaki beslenme şekilleri bildiğiniz gibi çok farklı. Bu konuda aslında direkt bir bağlantı gösterilmiş değil ancak bilinen bir gerçek var ki obezite belirgin bir şekilde meme kanseri riskini artırıyor. Nihayetinde sağlıklı beslenme, kilo kontrolü, düzgün egzersiz, çevresel etkiler, kimyasal plastiklerden uzak bir hayat diğer kanserlerde olduğu gibi tabii ki meme kanseri riskini de azaltıyor." diye konuştu.
- "Erken evrede yakalanan meme kanserinin tedavi imkanı var"
Meme kanserini erken evrede teşhis etmek için kadınlara 40 yaşından sonra rutin olarak mamografi taraması önerisinde bulunan İkizceli, şu bilgileri aktardı:
"Aslında meme kanserinin güzel bir tarafı var. Memede bir kitlenin ortaya çıkması, kanser hücresinin kitleye dönüşmesi için uzun bir süre gerekiyor. Bu dönemde hastanın herhangi bir bulgusu olmuyor maalesef. Hastanın taraması asıl bu dönemde, erken evre dediğimiz dönemde yakalamak ve daha sonra kitle haline gelmesi tabi ki hastanın yaşı, memenin boyutu, kanserin hücre türüne bağlı olarak değişmekle birlikte yaklaşık bir yıl gibi bir süreyi alıyor. O nedenle hastada bu dönemde tamamen bulgu olmayabiliyor.
En sık gördüğümüz bulgu yeni ortaya çıkan kitleler. Meme başında çekinti, meme başında akıntı, cilt değişiklikleri, yeni ortaya çıkan bir ülser veya portakal kabuğu görüntüsü, yeni ortaya çıkan portakal kitleleri önemli bizim için. Bu nedenle hastanın 20 yaşından sonra her ay kendini muayene etmesini, elinin memesine aşina olmasını istiyoruz. Burada en önemli özellik, hastanın en erken dönemde kendisini fark etmesi."
Her hastaya kişiye yönelik tedavi planlaması yapıldığını ifade eden İkizceli, "Biz herhangi bir hastaya meme kanseri tanısı koyduktan sonra burada radyolog, patolog, cerrah, onkolog, nükleer tıp, radyasyon onkoloji uzmanından oluşan bir meme kanseri konseyi kuruyoruz. Hasta için kişiye yönelik, hastanın evresi, memenin tipi, hastanın özellikleri, genetik özellikleri göz önünde bulundurularak kişisel tedavi planlanıyor." dedi.
Türkan İkizceli, meme kanserinde ölümleri azaltan en önemli faktörün tedavideki yeni gelişmeler olduğuna dikkati çekerek, "Bildiğimiz klasik kemoterapi, radyoterapiden hariç son zamanlarda özellikle kanser genetiği, kanser genetik ekpresyonları modeller üzerinde duruluyor. Yani hangi hasta kemoterapi almalıdır, gereksiz kemoterapinin önüne geçme veya kemoterapi cevabını öngörme açısından son zamanlarda en çok çalışılan konu." değerlendirmesini yaptı.
- "Mamografi meme kanseri teşhisinde en etkili yöntem"
Mamografinin meme kanserinde en etkili görüntü yöntemlerinden biri olduğunu dile getiren İkizceli, "Bizim en büyük sorunumuz mamografinin ağrılı bir tetkik olduğunun halk arasında duyulması. Kabul edilemeyecek, dayanılmayacak bir ağrı değil tabii ki. Hastanın acı eşiğine bağlı. Biz bu ağrıyı minimalize etmeye çalışıyoruz. Mamografinin verdiği ağrıdan ziyade meme kanserinin erken tanıyla getireceği faydaları düşünecek olursak aslında bu ağrı gözümüzde çok büyüteceğimiz bir ağrı değil." ifadelerini kullandı.
Ağrının yanında bir de halk arasında mamografi cihazının radyasyon yaymasından bahsedildiğini aktaran İkizceli, "Evet mamografi x ışınıyla çalışan bir direkt grafi yönetimi. Fakat aldığımız bu x ışını kabul edilebilir derecede bir x ışını. Aldığımız röntgen ışınından biraz fazla fakat tomografiden çok az. Doğal aldığımız radyasyon ölçüsünde. Şu an literatürde mamografiden dolayı, x ışınından dolayı meme kanseri vakası bildirilmiş değil. O yüzden bu konuda da kadınların içinin rahat olmasını istiyoruz." önerisinde bulundu.