Yazıcıoğlu'nun ölümü aydınlatılacak
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi bugün Başbakan Erdoğan'ı ziyaret etti. Konu malumdu ve Erdoğan hem Topçu'ya hem de bayan Yazıcıoğlu'na söz verdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, kardeşi Yusuf Yazıcıoğlu ve beraberlerindeki heyeti kabul etti.
Başbakan Erdoğan'ın TBMM'deki makamında gerçekleşen görüşmenin ardından açıklama yapan Topçu, görüşmede Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybetmesiyle ilgili kazanın gündeme geldiğini belirtti.
Konunun tüm Türk milletini ilgilendirdiğini dile getiren ve toplumun duygu ve düşüncelerini temsil ettiklerini söyleyen Topçu, ''7,5 ay oldu millet tatmin olmadı. Şu anda geldiğimiz noktada milletin tatmin olduğu söylenemez. Dolayısıyla biz de tatmin olmamış durumdayız'' dedi.
TBMM'de kurulan Araştırma Komisyonu'nun çalıştığını belirten Topçu, şöyle devam etti:
''Ama oraya bilgi ve belgeyi taşıyan biziz. Biz zorluyoruz, biz takip ediyoruz. Burada bu işle ilgili kurumların daha farklı hassasiyetleri olması gerekiyor. 'Ne diyorsunuz?' derseniz. Bir bilgi kirliliğinin üzerine, hukuka intikal ettirmemize rağmen daha hala bir sonuç alınamadı. İdari bir soruşturma açılmadı. Helikopterin düşüş nedeni eğer hava şartları ise ki öyle iddia ediliyor. İyi de o zaman bu helikoptere uçuş iznini veren yerlerle alakalı bir idari soruşturma var mı? Düştükten sonra, yerinin bulunamaması ile ilgili kurumla alakalı ne yapıldı? Helikopter eğer ruhsata göre ilgili cihazlarla donatılmışsa çarparak düşmemesi lazım. Peki çarparak düştüyse yine dediğim gibi ruhsat yetkin ve etkin verildiyse bir dakikada, iki dakikada bulunması lazım. Bunlarla alakalı idari bir soruşturma yapılmadı. Millet vicdanında bu dosyanın kapatılmadığını, bizde de kapatılmadığını, şüphelerin gittikçe arttığını, hem idari noktada hem hukuki noktada, hem komisyon nezdinde bu işlerin daha ciddi takip edilmesi gerektiğinin artık elzem olduğunu söylüyoruz.''
Meclis Araştırma Komisyonu'nun süresinin 4 Aralıkta bittiğini hatırlatan Topçu, ''Biz bir ay içerisinde bu işlerin yeterince toparlanacağı kanaatini taşımadığımızı, (Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşmesiyle ilgili) bununla alakalı da araştırma komisyonu kurulması gerektiğini söyledik, o da bize 'olur' dedi'' şeklinde konuştu.
Gazetecilerin ''İkinci bir araştırma komisyonu mu?'' sorusu üzerine Topçu, ''Bu mevcut araştırma komisyonunun süresini 4 Aralıka kadar uzattılar, ama biz bu süre içerisinde sonuç alınacağı kanaatini taşımıyoruz. İşte kaza kırım raporu gelmedi. O olmadı, bu olmadı. Yeni bir araştırma komisyonu talebimiz oldu. Başbakan da buna 'olur' dedi'' diye konuştu.
TARAF GAZETESİNİN İDDİALARI
''Taraf gazetesinin bazı iddiaları vardı. O iddialara nasıl yaklaşıyorsunuz?'' sorusu üzerine de Topçu şunları kaydetti:
''İfade ettiğim gibi, kimsenin bir şey bulduğu ettiği yok. Bulan benim. 20 Haziranda hukuka intikal ettiren benim. Hukuk gereğini yapmış. İlgili yeri çağırmış. Gitmiş ifadesini almış. İlgili yer demiş ki 'Ben bunu habercilik kaygısıyla yaptım.' Bilahare ben demişim ki 'Çekincelerim var şu şu noktalarda.' Bu kurum Muhsin Yazıcıoğlu'nun Çağlayancerit mitingini falan çok merak etmez. Başka türlü bakın' demişim. Niye demişim bunları? Dikkat ederseniz, 'Haziranda buldum' diyorum. Ben niye Taraf'ın dediği gibi söylemiyorum. 'Falanca yer bunu yapmış' diye. Çıktı mı ağzımdan böyle bir şey? Demem de böyle bir şey. Olmaz da böyle bir şey. Ben onu bilgiye dayanarak... Kimden almışım bilgiyi? TİB'den almışım. Onu da söyledim işte. TİB Başkanı ile ilgili bir işlem var mı? TİB Başkanı diyor ki kamuoyundan duyduğumuz kadarıyla, 'Yanlış belge verdim' diyor. Bunun nelere mal olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Peki ben o belgeye dayansaydım. Çıksaydım deseydim ki tabanıma; 'İşte bulduk. Gereğini yaptık. Sorumluları bu' deseydim ne olurdu. Ne olurdu? Allah muhafaza.
Taraf'ın yaptığı da öbür tarafın dediği de beni hiç ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren hukukun sonuç vermesi. Ben hukuka intikal ettirmişim. Onlar ifade aldılar. 1 Eylülde tekrar başvurdum. Gerekçelerimi koyarak başvurdum. Benim beklediğim ne? Taraf'ın marafın dediği değil. Taraf'ın söylediği de NTV'nin söylediği de beni hiç ilgilendirmiyor. Hukukun her ikimiz için de doğrusu ne ise onu ortaya koyması lazım. Savcılığın da bu konuda üstüne düşeni yapması lazım. Herkesin hukukunu herkese teslim etmesi lazım.''
Bir gazetecinin, ''Sizin hala şüpheleriniz var anlaşılan'' ifadesi üzerine Topçu, ''Şüphe benim değil. TİB'in verdiği belge bu'' dedi.
''Sayın Başbakan'ın yorumları oldu mu?'' şeklindeki soru üzerine Topçu, ''Başbakan 'Bakacağız' dedi. 'Her şeye bakalım' dedi. Yanındaki heyete talimat verdi. Başbakan'ın söylediği o. 'En ufak bir şeye, getirin bakalım. Hep beraber milleti aydınlatalım. Sonuca varalım.' Başbakan bunu söylüyor zaten'' yanıtını verdi. Topçu, şöyle devam etti:
''TİB Başkanı bu lafı dediyse eğer. 'Yanlış belge verdim' dediyse, hukuka yanlış belge veriyor. Bana yanlış belge veriyor. Çok enteresan. Taraf'ın feryadı ile NTV'nin 'asla' demesi beni hiç ilgilendirmiyor. Benim derdim 'NTV suçlu olsun da ben yakalayayım' değil. Onu öyle desem zaten baştan söylerdim. Benim söylemediğimi birileri söylüyor. Birileri kendi hukuklarına, kendilerine göre belirliyor. Öyle değil. Bu iş savcılıkta. Haziranda başvurduk. Cumhuriyet Savcılığı İstanbul'daki savcılık marifetiyle NTV'nin ifadesini aldı. Ben yeterli görmedim. Çünkü TİB'in verdiği bilgi ve belge var elimde. 'Habercilik kaygısıyla' olduğunu söylüyor ama 1 Eylülde de tekrar başvurumu yaptım.''
''Saat farkı nedeniyle olduğu açıklandı. O konuda değerlendirmeniz nedir?'' sorusu zerine Topçu, şunları kaydetti:
''Bunu hukukun demesi lazım. Neyin saati? Ben aramışım, en son başkanla konuşan benim 14.38'de. Benimki orada 14.38 gözüküyor. Bunu kim bilecek. Savcılık ne için var olacak. Bilirkişiler, teknik heyetler oluşturacak. Böyle, gazetelerin yazısıyla, çizisiyle olur mu? Savcılığın bu imkanları var mı? Var. Bilirkişiye sorabilir, bilirkişi oluşturabilir. TİB'i sorgulaması lazım. 'Gel bakalım bana verdiğin bilgi nasıl oluyor da 4 aydır yanlış bilgi veriyorsun' demesi lazım, ama esas olan, hadiseyi biz toplum vicdanında bir damla şüphesi kalmayana kadar takip edeceğiz. Kim takip ediyor. Geride bıraktığı siyasi misyonu. Misyonuna sahip olan arkadaşları, ailesi burada, eşi burada, kardeşi burada, Yusuf Yazıcıoğlu. Zaten baştan beri birileri gibi 'Genel Başkan'ı öldürdüler' falan demiyoruz. Bir takımın dediği gibi de 'kaza' deyip üstüne oturmuyoruz. Ben dikkat ederseniz ta o süreçten bu tarafa hep şahadet sürecindeyim. Kaza olduysa, toplumu, bizleri tatmin eder derecede ortaya koyacaklar. Öbür türlüyse zaten araştırıyoruz. Bakacağız onun neticesi de ortaya çıkacak.''
AA
Başbakan Erdoğan'ın TBMM'deki makamında gerçekleşen görüşmenin ardından açıklama yapan Topçu, görüşmede Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybetmesiyle ilgili kazanın gündeme geldiğini belirtti.
Konunun tüm Türk milletini ilgilendirdiğini dile getiren ve toplumun duygu ve düşüncelerini temsil ettiklerini söyleyen Topçu, ''7,5 ay oldu millet tatmin olmadı. Şu anda geldiğimiz noktada milletin tatmin olduğu söylenemez. Dolayısıyla biz de tatmin olmamış durumdayız'' dedi.
TBMM'de kurulan Araştırma Komisyonu'nun çalıştığını belirten Topçu, şöyle devam etti:
''Ama oraya bilgi ve belgeyi taşıyan biziz. Biz zorluyoruz, biz takip ediyoruz. Burada bu işle ilgili kurumların daha farklı hassasiyetleri olması gerekiyor. 'Ne diyorsunuz?' derseniz. Bir bilgi kirliliğinin üzerine, hukuka intikal ettirmemize rağmen daha hala bir sonuç alınamadı. İdari bir soruşturma açılmadı. Helikopterin düşüş nedeni eğer hava şartları ise ki öyle iddia ediliyor. İyi de o zaman bu helikoptere uçuş iznini veren yerlerle alakalı bir idari soruşturma var mı? Düştükten sonra, yerinin bulunamaması ile ilgili kurumla alakalı ne yapıldı? Helikopter eğer ruhsata göre ilgili cihazlarla donatılmışsa çarparak düşmemesi lazım. Peki çarparak düştüyse yine dediğim gibi ruhsat yetkin ve etkin verildiyse bir dakikada, iki dakikada bulunması lazım. Bunlarla alakalı idari bir soruşturma yapılmadı. Millet vicdanında bu dosyanın kapatılmadığını, bizde de kapatılmadığını, şüphelerin gittikçe arttığını, hem idari noktada hem hukuki noktada, hem komisyon nezdinde bu işlerin daha ciddi takip edilmesi gerektiğinin artık elzem olduğunu söylüyoruz.''
Meclis Araştırma Komisyonu'nun süresinin 4 Aralıkta bittiğini hatırlatan Topçu, ''Biz bir ay içerisinde bu işlerin yeterince toparlanacağı kanaatini taşımadığımızı, (Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşmesiyle ilgili) bununla alakalı da araştırma komisyonu kurulması gerektiğini söyledik, o da bize 'olur' dedi'' şeklinde konuştu.
Gazetecilerin ''İkinci bir araştırma komisyonu mu?'' sorusu üzerine Topçu, ''Bu mevcut araştırma komisyonunun süresini 4 Aralıka kadar uzattılar, ama biz bu süre içerisinde sonuç alınacağı kanaatini taşımıyoruz. İşte kaza kırım raporu gelmedi. O olmadı, bu olmadı. Yeni bir araştırma komisyonu talebimiz oldu. Başbakan da buna 'olur' dedi'' diye konuştu.
TARAF GAZETESİNİN İDDİALARI
''Taraf gazetesinin bazı iddiaları vardı. O iddialara nasıl yaklaşıyorsunuz?'' sorusu üzerine de Topçu şunları kaydetti:
''İfade ettiğim gibi, kimsenin bir şey bulduğu ettiği yok. Bulan benim. 20 Haziranda hukuka intikal ettiren benim. Hukuk gereğini yapmış. İlgili yeri çağırmış. Gitmiş ifadesini almış. İlgili yer demiş ki 'Ben bunu habercilik kaygısıyla yaptım.' Bilahare ben demişim ki 'Çekincelerim var şu şu noktalarda.' Bu kurum Muhsin Yazıcıoğlu'nun Çağlayancerit mitingini falan çok merak etmez. Başka türlü bakın' demişim. Niye demişim bunları? Dikkat ederseniz, 'Haziranda buldum' diyorum. Ben niye Taraf'ın dediği gibi söylemiyorum. 'Falanca yer bunu yapmış' diye. Çıktı mı ağzımdan böyle bir şey? Demem de böyle bir şey. Olmaz da böyle bir şey. Ben onu bilgiye dayanarak... Kimden almışım bilgiyi? TİB'den almışım. Onu da söyledim işte. TİB Başkanı ile ilgili bir işlem var mı? TİB Başkanı diyor ki kamuoyundan duyduğumuz kadarıyla, 'Yanlış belge verdim' diyor. Bunun nelere mal olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Peki ben o belgeye dayansaydım. Çıksaydım deseydim ki tabanıma; 'İşte bulduk. Gereğini yaptık. Sorumluları bu' deseydim ne olurdu. Ne olurdu? Allah muhafaza.
Taraf'ın yaptığı da öbür tarafın dediği de beni hiç ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren hukukun sonuç vermesi. Ben hukuka intikal ettirmişim. Onlar ifade aldılar. 1 Eylülde tekrar başvurdum. Gerekçelerimi koyarak başvurdum. Benim beklediğim ne? Taraf'ın marafın dediği değil. Taraf'ın söylediği de NTV'nin söylediği de beni hiç ilgilendirmiyor. Hukukun her ikimiz için de doğrusu ne ise onu ortaya koyması lazım. Savcılığın da bu konuda üstüne düşeni yapması lazım. Herkesin hukukunu herkese teslim etmesi lazım.''
Bir gazetecinin, ''Sizin hala şüpheleriniz var anlaşılan'' ifadesi üzerine Topçu, ''Şüphe benim değil. TİB'in verdiği belge bu'' dedi.
''Sayın Başbakan'ın yorumları oldu mu?'' şeklindeki soru üzerine Topçu, ''Başbakan 'Bakacağız' dedi. 'Her şeye bakalım' dedi. Yanındaki heyete talimat verdi. Başbakan'ın söylediği o. 'En ufak bir şeye, getirin bakalım. Hep beraber milleti aydınlatalım. Sonuca varalım.' Başbakan bunu söylüyor zaten'' yanıtını verdi. Topçu, şöyle devam etti:
''TİB Başkanı bu lafı dediyse eğer. 'Yanlış belge verdim' dediyse, hukuka yanlış belge veriyor. Bana yanlış belge veriyor. Çok enteresan. Taraf'ın feryadı ile NTV'nin 'asla' demesi beni hiç ilgilendirmiyor. Benim derdim 'NTV suçlu olsun da ben yakalayayım' değil. Onu öyle desem zaten baştan söylerdim. Benim söylemediğimi birileri söylüyor. Birileri kendi hukuklarına, kendilerine göre belirliyor. Öyle değil. Bu iş savcılıkta. Haziranda başvurduk. Cumhuriyet Savcılığı İstanbul'daki savcılık marifetiyle NTV'nin ifadesini aldı. Ben yeterli görmedim. Çünkü TİB'in verdiği bilgi ve belge var elimde. 'Habercilik kaygısıyla' olduğunu söylüyor ama 1 Eylülde de tekrar başvurumu yaptım.''
''Saat farkı nedeniyle olduğu açıklandı. O konuda değerlendirmeniz nedir?'' sorusu zerine Topçu, şunları kaydetti:
''Bunu hukukun demesi lazım. Neyin saati? Ben aramışım, en son başkanla konuşan benim 14.38'de. Benimki orada 14.38 gözüküyor. Bunu kim bilecek. Savcılık ne için var olacak. Bilirkişiler, teknik heyetler oluşturacak. Böyle, gazetelerin yazısıyla, çizisiyle olur mu? Savcılığın bu imkanları var mı? Var. Bilirkişiye sorabilir, bilirkişi oluşturabilir. TİB'i sorgulaması lazım. 'Gel bakalım bana verdiğin bilgi nasıl oluyor da 4 aydır yanlış bilgi veriyorsun' demesi lazım, ama esas olan, hadiseyi biz toplum vicdanında bir damla şüphesi kalmayana kadar takip edeceğiz. Kim takip ediyor. Geride bıraktığı siyasi misyonu. Misyonuna sahip olan arkadaşları, ailesi burada, eşi burada, kardeşi burada, Yusuf Yazıcıoğlu. Zaten baştan beri birileri gibi 'Genel Başkan'ı öldürdüler' falan demiyoruz. Bir takımın dediği gibi de 'kaza' deyip üstüne oturmuyoruz. Ben dikkat ederseniz ta o süreçten bu tarafa hep şahadet sürecindeyim. Kaza olduysa, toplumu, bizleri tatmin eder derecede ortaya koyacaklar. Öbür türlüyse zaten araştırıyoruz. Bakacağız onun neticesi de ortaya çıkacak.''
AA