Yargıtay'dan zehir zemberek görüş
Yargıtay Başkanlığı, 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı' ile ilgili görüşünü TBMM'ye gönderdi...
Yargıtay Başkanlığının, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasına ilişkin tasarıyla ilgili görüşünde, Yargıtaydaki dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiği gerekçesinin haksız olduğu belirtilerek, "Her yıl binlerce dosyayı inceleyen yüksek mahkemede görev yapan başkanlar, üyeler, hakimler ve savcılar gece gündüz demeden insan üstü bir çalışma içindedirler. Kendisini adalet hizmetine adayan yüksek mahkeme memurlarına böyle ağır ithamda bulunulması kabul edilemez bir görüş ve davranıştır" denildi.
Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını da öngören "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile ilgili görüşünü TBMM'ye gönderdi. Görüşte, tasarıyla ilgili Yargıtay ve Danıştayın yapısı ve işleyişi konusunda önemli değişiklikler getirildiği belirtilerek, böyle önemli hükümler içeren bir tasarının "Torba Kanun" diye nitelendirilmesinin kanun yapma tekniğine ve Anayasa'da yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmadığı belirtildi.
Bir kanun hazırlanırken, uyulması gereken yasal bir prosedür olduğu ve bu yasal prosedür takip edilerek kanun hazırlanması gerektiği ifade edilen görüşte, 6 Mart 1868'de Divanı Ahkamı Adliye adı altında kurulan "Adaletin Mabedi" olarak nitelendirilen, Türk adaletine yön veren Yargıtayın bir kanun hazırlanırken görüşünün alınması geleneği bulunduğu vurgulanarak, "Yargıtayın yapısı ve işleyişi hakkında bir değişiklik yapılmak istendiği zaman ilk önce Yargıtayın görüşünün alınması gerekir. Oysa tasarı hazırlanırken Yargıtayın görüşü hiç alınmamıştır" denildi.
Tasarıda Yargıtaydaki dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğine ilişkin gerekçeye yer verildiği belirtilen görüşte, bunun haksız olduğu belirtilerek, "Her yıl binlerce dosyayı inceleyen yüksek mahkemede görev yapan başkanlar, üyeler, hakimler ve savcılar gece gündüz demeden insan üstü bir çalışma içindedirler. Bu çalışmalar, Yargıtayda görev yapan başkan, üye, hakim ve savcıların görevdeyken ölmesi, genç yaşta ağır hastalıklara yakalanması, emekliye ayrıldığında sağlığını yitirmesi gibi ağır ve acı sonuçlar vermiştir. Bütün bunlara rağmen kendisini adalet hizmetine adayan yüksek mahkeme memurlarına böyle ağır ithamda bulunulması kabul edilemez bir görüş ve davranıştır" denildi.
"DOSYALAR KISA SÜREDE ERİTİLİR"
Yeni iş gelmese bile Yargıtayda bulunan işlerin en erken 4-5 yıl içinde bitirileceğine ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı vurgulanan görüşte, Bölge Adliye Mahkemelerinin fiilen faaliyete geçmesiyle ceza davalarıyla ilgili dosyaların yüzde 85'inin Yargıtaya gelmeyeceği, bazı ceza dairelerinin kısa süre içinde işlerini bitireceği, işi fazla olan dairelere yapılacak görevlendirmeyle mevcut dosyaların kısa sürede eritileceği ifade edildi. Görüşte, "Yeni daireler kurulup yeni üyeler seçildikten kısa süre sonra işlerin azalması sonucu Yargıtayda üye ve daire fazlalığı oluşacaktır" ifadelerine yer verildi.
Ceza davalarında dosyaların birikmesine ve zaman aşımına uğramasında Yargıtayın sorumlu olduğuna ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı belirtilen görüşte, ceza davalarıyla ilgili dosyaların birikmesinin ve zaman aşımına uğramasının asıl nedeninin ceza ve ceza muhakemesi kanunlarına yapılan değişiklikler olduğu kaydedildi. Görüşte, "Boşanma davasının sonuçlanmamasını yıllarca bekleyen ve yeni evlilik yapamadığı için gayri resmi birlikte yaşayıp çocuk sahibi olan insan sayısının artmasının da" gerekçe olarak gösterildiği anımsatılarak, "Genel gerekçede nasıl bir araştırmaya dayandığı belli olamayan böyle bir ifadeye yer verilmesi kanun yapma tekniğine uygun değildir" denildi.
Görüşte ayrıca, kanunların genel olması gerektiği, sadece belli bir kişi ya da olay esas alınarak kanun yapılamayacağı vurgulanarak, şöyle denildi: "Belli bir kişiyi ve ya sadece belli bir olayı esas alan düzenlemeler, Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olur. Yasama organı, Anayasa'ya uygun olmak şartıyla her alanda kanuni düzenleme yapabilir. Ancak bu düzenleme yapılırken yargı işlemi niteliğinde kanun çıkarılamaz. Örneğin bir kanun çıkarılarak yargılamanın tarafı değiştirilemez. Tasarının geçici ikinci maddesinde yer alan hakimlerin sorumluluğu ile ilgili görülmekte olan davaların tarafının değiştirilmesi Anayasa'nın 9. maddesine aykırıdır. Belli bir kişiye sorumluluk yüklemek veya yasal sorumluluktan kurtarmak için kanun yapılamaz. Mevcut davalar devam ederken, davanın taraflarından birini sorumluluktan kurtarma sonucunu doğuracak bu düzenleme, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine ve eşitlik ilkesine aykırıdır."
Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştaya yeni daireler kurulmasını da öngören "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile ilgili görüşünü TBMM'ye gönderdi. Görüşte, tasarıyla ilgili Yargıtay ve Danıştayın yapısı ve işleyişi konusunda önemli değişiklikler getirildiği belirtilerek, böyle önemli hükümler içeren bir tasarının "Torba Kanun" diye nitelendirilmesinin kanun yapma tekniğine ve Anayasa'da yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmadığı belirtildi.
Bir kanun hazırlanırken, uyulması gereken yasal bir prosedür olduğu ve bu yasal prosedür takip edilerek kanun hazırlanması gerektiği ifade edilen görüşte, 6 Mart 1868'de Divanı Ahkamı Adliye adı altında kurulan "Adaletin Mabedi" olarak nitelendirilen, Türk adaletine yön veren Yargıtayın bir kanun hazırlanırken görüşünün alınması geleneği bulunduğu vurgulanarak, "Yargıtayın yapısı ve işleyişi hakkında bir değişiklik yapılmak istendiği zaman ilk önce Yargıtayın görüşünün alınması gerekir. Oysa tasarı hazırlanırken Yargıtayın görüşü hiç alınmamıştır" denildi.
Tasarıda Yargıtaydaki dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğine ilişkin gerekçeye yer verildiği belirtilen görüşte, bunun haksız olduğu belirtilerek, "Her yıl binlerce dosyayı inceleyen yüksek mahkemede görev yapan başkanlar, üyeler, hakimler ve savcılar gece gündüz demeden insan üstü bir çalışma içindedirler. Bu çalışmalar, Yargıtayda görev yapan başkan, üye, hakim ve savcıların görevdeyken ölmesi, genç yaşta ağır hastalıklara yakalanması, emekliye ayrıldığında sağlığını yitirmesi gibi ağır ve acı sonuçlar vermiştir. Bütün bunlara rağmen kendisini adalet hizmetine adayan yüksek mahkeme memurlarına böyle ağır ithamda bulunulması kabul edilemez bir görüş ve davranıştır" denildi.
"DOSYALAR KISA SÜREDE ERİTİLİR"
Yeni iş gelmese bile Yargıtayda bulunan işlerin en erken 4-5 yıl içinde bitirileceğine ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı vurgulanan görüşte, Bölge Adliye Mahkemelerinin fiilen faaliyete geçmesiyle ceza davalarıyla ilgili dosyaların yüzde 85'inin Yargıtaya gelmeyeceği, bazı ceza dairelerinin kısa süre içinde işlerini bitireceği, işi fazla olan dairelere yapılacak görevlendirmeyle mevcut dosyaların kısa sürede eritileceği ifade edildi. Görüşte, "Yeni daireler kurulup yeni üyeler seçildikten kısa süre sonra işlerin azalması sonucu Yargıtayda üye ve daire fazlalığı oluşacaktır" ifadelerine yer verildi.
Ceza davalarında dosyaların birikmesine ve zaman aşımına uğramasında Yargıtayın sorumlu olduğuna ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı belirtilen görüşte, ceza davalarıyla ilgili dosyaların birikmesinin ve zaman aşımına uğramasının asıl nedeninin ceza ve ceza muhakemesi kanunlarına yapılan değişiklikler olduğu kaydedildi. Görüşte, "Boşanma davasının sonuçlanmamasını yıllarca bekleyen ve yeni evlilik yapamadığı için gayri resmi birlikte yaşayıp çocuk sahibi olan insan sayısının artmasının da" gerekçe olarak gösterildiği anımsatılarak, "Genel gerekçede nasıl bir araştırmaya dayandığı belli olamayan böyle bir ifadeye yer verilmesi kanun yapma tekniğine uygun değildir" denildi.
Görüşte ayrıca, kanunların genel olması gerektiği, sadece belli bir kişi ya da olay esas alınarak kanun yapılamayacağı vurgulanarak, şöyle denildi: "Belli bir kişiyi ve ya sadece belli bir olayı esas alan düzenlemeler, Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olur. Yasama organı, Anayasa'ya uygun olmak şartıyla her alanda kanuni düzenleme yapabilir. Ancak bu düzenleme yapılırken yargı işlemi niteliğinde kanun çıkarılamaz. Örneğin bir kanun çıkarılarak yargılamanın tarafı değiştirilemez. Tasarının geçici ikinci maddesinde yer alan hakimlerin sorumluluğu ile ilgili görülmekte olan davaların tarafının değiştirilmesi Anayasa'nın 9. maddesine aykırıdır. Belli bir kişiye sorumluluk yüklemek veya yasal sorumluluktan kurtarmak için kanun yapılamaz. Mevcut davalar devam ederken, davanın taraflarından birini sorumluluktan kurtarma sonucunu doğuracak bu düzenleme, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine ve eşitlik ilkesine aykırıdır."