Yalçın Akdoğan: PKK, Öcalan'ı İmralı'ya gömdü
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, İmralı ve örgütle görüşmelerin neden tıkandığının perde arkasını anlattı
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, İmralı ve örgütle görüşmelerin neden tıkandığının perde arkasını anlattı. Akdoğan, "Öcalan ve Karayılan hiçbir zaman terörün bitmesini istemedi ve terörü koz olarak devrede tuttu. Fehman Hüseyin ve Cemil Bayık gibiler ise silahı başlı başına kutsuyorlar. Nitekim, bu yöntemin devreye girmesiyle Öcalan'ı İmralı'ya gömmüş oldular. Nasıl Silvan saldırısı Öcalan'ı gömdüyse son Dağlıca da Karayılan'ı anlamsızlaştırdı” dedi. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise, "Örgütün niyeti süreci sabote etmektir" değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Erdoğan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, terör örgütünün barış sürecini sabote ettiğini belirterek, "PKK, Silvan saldırısıyla Öcalan'ı İmralı'ya gömdü" dedi.
KÜRT meselesinde 3 yıl önce başlayan açılım neyi değiştirdi? Silvan, Dağlıca gibi eylemlere rağmen çözüm yakın mı? Ve daha pek çok soruyu aydınlar ve siyasetçiler cevapladı.
Kürt meselesine dair siyasi çözüm arayışlarının "resmi" olarak başlatıldığı "Demokratik Açılım" süreci üç yıl geride bırakmak üzere. Bir dönem "Kürt yoktur/vardır" tartışmalarının yaşandığı Türkiye, bugün Kürt meselesinde anayasal çözüm önerilerini tartışacak noktaya geldi. Ancak, sorunun şiddet ve terör boyutu da hâlâ sıcak gündemi işgal etmeye devam ediyor. Siyasi çözüme dair tartışmaların yeniden alevlendiği son bir ayda verilen şehit sayısı otuzu geçti. "Peki, tam olarak ne oluyor?" Bu sorunun cevabını bulmak için gazeteci Ahmet Altan'ın "Deli bir nehir gibi akıyor bu ülke." sözleri ile yorumladığı son gelişmelerin peşine düşüp yola koyulduk. İstanbul, Ankara, Diyarbakır üçgeninde neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Kürtlerin bütün haklarını vereceğiz" sözleri ile başlayan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun çözüm önerileri, seçmeli Kürtçe derse izin verilmesi, Leyla Zana'nın "Kürt meselesini Erdoğan çözer" çıkışı ile yeniden başlayan süreci yine PKK'nın kanlı eylemleri takip etti. Ancak bu defa amacına ulaşamadı. 'Kan sendromu' olarak adlandırılan sosyopolitik reaksiyon oluşmadı. Çözüme dair beklenti ve umut kesilmedi. Bu noktaya dikkat çeken Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Çoskun; "Son Dağlıca olayında eskisi kadar siyaseti hamaset üzerinden yürüten bir dil oluşmadı. Daha önce böyle bir olay olduğunda çok sert mesajlar verilirdi. Ama bu olaydan sonra Başbakan 'elbette ki güvenlik tedbirlerini alacağız ama bu sorunu mecliste çözeceğiz' dedi. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise "Örgütün niyeti süreci sabote etmektir. Hükümete çözümden koparıp güvenlikçi politikalara yönelmesini sağlamaktır. Burada bunların niyetini boşa çıkarmak lazım. Hükümet bir yandan terörle mücadelesini sürdürürken diğer taraftan da demokratik çözümleri kararlılıkla yürütüyor" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan, İmralı ve örgütle görüşmelerin neden tıkandığının perde arkasını açıkladı.
Türkiye Gazetesi'nden Melih Duvaklı ve Salih Bilici'nin röportajı...
Barış ve uzlaşmanın konuşulduğu dönemde gerçekleşen Dağlıca saldırısıyla nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de çözüme yönelik umutlar ne zaman yeşerse terör örgütü devreye giriyor ve süreci sabote edecek provokatif eylemler yapıyor. Sorununun çözümsüz kalması, ümitlerin kırılması isteniyor. Oslo sürecini devre dışı bırakan Silvan saldırısını Murat Karayılan, 'yerel unsurların kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği bir olay' olarak yorumladı. PKK içinde iki anlayışın zaman zaman öne çıktığını görüyoruz. Birincisi Karayılan ve Öcalan'ın terörü görüşme sürecinde gerekli bir dayatma aracı olarak görmesi ve hem terör-hem müzakere demesi... İkincisi her türlü çözüm girişimini devre dışı bırakarak kendi örgütsel ütopyası için tek yolu silahlı mücadele olarak gören anlayış. PKK'daki bu kanat, Devrimci Halk Savaşı adı verdikleri büyük bir başkaldırıyla amaçlarına ulaşabileceklerini düşündü, ama planları tutmadı.
Terörü ana yöntem görenler mi var?
Gelişmeler onu gösteriyor. Öcalan ve Karayılan hiçbir zaman terörün son bulmasını istemedi. Her aşamada terörü daha fazla koz için devrede tuttular. Yani kimi zaman devleti masaya çekebilmek için, kimi zaman daha maksimalist talepleri kabul ettirebilmek için. Fehman Hüseyin, Cemil Bayık ve Duran Kalkan gibilerse terörü ve silahı başlı başına kutsuyorlar ve diğer seçenekleri kandırmaca olarak görüyorlar. Bu yöntemleriyle Öcalan'ı İmralı'ya gömmüş oldular. Aynı anlayış demokratik siyaseti ve BDP'yi de kendi yöntemleri açısından bir tehdit olarak görür. Çünkü sorunun siyasi zeminde çözülebilmesi demek, silahın devre dışı kalması demektir.
ÖRGÜT, AÇILIMI TERÖRLE BALTALIYOR
Başbakan Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan: “PKK'nın her eylemi Kürt sorununu derinleştirir, Kürtlerin kazanımlarına zarar verir." AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu: “Örgütün niyeti süreci sabote etmektir.”
Yalçın Akdoğan, son dönemde artan terör olaylarını değerlendirdi: PKK Kürtlere zulmediyor
Öcalan'a rağmen örgüt içinde kimse farklı tutumlar takınabilir mi?
Normalde takınamaz. Ama Öcalan cezaevinde olduğu ve kendilerine alan açtığı için farklı inisiyatifler ortaya çıkabiliyor. Geçmişte kimi karanlık ilişkilerin tezahürü olarak farklı eylemlerin de yapılabildiğini gördük. Öcalan da durumunu bildiğinden refüze olmamak için genel hatlar çizmeye çalışıyordu. Ama Silvan saldırısı Öcalan'ı da anlamsızlaştırdı. Öcalan'ın da bugün nasıl bir tutum takınacağını bildiğini sanmıyorum. Örgüt ve iç içe geçmiş ilişkili yapılar tam anlamıyla bir şaşkınlık içinde görünüyor. Nasıl Silvan saldırısı Öcalan'ı gömdüyse son Dağlıca saldırısı da Karayılan'ı anlamsızlaştırdı.
Terörle netice alınamayacağını görmüyorlar mı?
Bütün senaryo silahlı mücadele konseptine dayandığı için farklı yöntemleri örgütün tasfiyesi olarak algılıyorlar ve terörü netice almak için kaçınılmaz görüyorlar.
Başbakan Erdoğan, 'silah bırakmayı' bir ön şart olarak zikretti. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Silahlı mücadelenin artık miadını dolduran bir yöntem olduğu, netice almayı bir yana bırakın çözümün önünü tıkadığı daha iyi görülüyor. Demokrasimizin imkan ve kabiliyetleri bugün her türlü sorunu konuşacak, tartışacak, çözecek seviyeye ulaşmıştır. Sorun, PKK'nın demokratik çözüme inanmaması, kendi ütopyasını silah zoruyla dayatmasıdır. PKK'nın her eylemi Kürt sorununu derinleştirir, Kürtlerin kazanımlarına zarar verir. PKK, Kürtlere zulüm eden bir örgüt görümündedir.
KCK operasyonları dağa çıkışa sebep olduğu yorumlarına ne diyorsunuz?
Hangi iktidar, paralel bir devlet yapılanmasına izin verebilir? Siz silah zoruyla halkı haraca bağlayacak, yargılama yapacak, yol kesecek, dağa adam kaldıracaksınız, seçilmiş belediye başkanlarını kuklaya çevirmek isteyeceksiniz, devlet de buna müsamaha mı gösterecek? Bu tür yorumlarda bulunanlar PKK'nın eylemlerini mazur göstermeye çalışmış olurlar ve vebale ortak olurlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.