WİKİLEAKS YALANI GAZETECİLİĞİN NERESİNE SIĞIYOR?

WİKİLEAKS YALANI GAZETECİLİĞİN NERESİNE SIĞIYOR?

"Gazeteciler muhalif yazıları yüzünden hapse atılıyor" söylemini benimseyenler, bir kere daha oturup düşünsün...

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Wikileaks belgelerinde geçtiğini belirterek, AK Parti hükümetinin muhalif generallere karşı ABD ile anlaşma yaptığını iddia etmişti. Ancak Kılıçdaroğlu'nun iddialarının orijinal Wikileaks belgelerinden alınmadığı, Oda TV sanıkları Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun Aydınlıkgazetesinden yararlanarak yazdıkları 'Sızıntı' kitabında yer aldığı, yani asılsız olduğu ortaya çıktı.

"Gazeteciler muhalif yazıları yüzünden hapse atılıyor" söylemini benimseyenler, bir kere daha oturup düşünsün. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla meydana çıkan gerçek, darbecilerle medyanın nasıl işbirliği yaptığını da gösteriyor. Bazı gazeteciler bilinçli olarak yalan haber üretiyorlar ya da iftirayla dolu kitaplar yazıyorlar. Böylece hedefteki siyasetçi veya parti itibarsızlaştırılıyor." diyen Sabah'tan Nazlı Ilıcak, "Bu yapılan gazeteciliğin neresine sığıyor?" sorusunu yöneltti.

İşte Ilıcak'ın analizi:

Kılıçdaroğlu'nun kılavuzu

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li parlamenterler, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleriyle birlikte yaptığı toplantıda, çok önemli bir iddiayı dile getirdi. (27 Eylül2012) Bu defa da Kayseri Belediyesi'ne yönelik iftiralara dönmesin diye düşündüm. O zaman da çok iddialıydı; koltuğunun altında kırmızı bir dosya vardı. Bu defa da, Wikileaks belgelerine dayandığını söylüyordu ve "ABD Büyükelçisi Pearson herhalde ülkesine yanlış bilgi vermez" diye tezini güçlendiriyordu. Hemen bir gün sonra anlaşıldı ki, Kılıçdaroğlu bu sefer de faka basmış. 6 Haziran 2003 tarihli Wikileaks belgesini orijinalinden okuyacağına, "Sızıntı" adlı kitaptan almış. Oda TV sanıkları Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu da bu kitabı yazarken Aydınlıkgazetesinden yararlanmışlar. Şıracının şahidi bozacı...

Aydınlık'ın kara propaganda yaptığını cümle alem biliyor. Doğu Perinçek, Ergenekon sanığı. "Gazeteciler muhalif yazıları yüzünden hapse atılıyor" söylemini benimseyenler, bir kere daha oturup düşünsün. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla meydana çıkan gerçek, darbecilerle medyanın nasıl işbirliği yaptığını da gösteriyor. Bazı gazeteciler bilinçli olarak yalan haber üretiyorlar ya da iftirayla dolu kitaplar yazıyorlar. Böylece hedefteki siyasetçi veya parti itibarsızlaştırılıyor.

İki Barış'a sesleniyorum: Bu yapılan gazeteciliğin neresine sığıyor?

Kılıçdaroğlu'na da, meşhur darb-ı meseli hatırlatmadan geçemeyeceğim: "Kılavuzu karga olanın ..."

Sızıntı ve Wikileaks

Kılıçdaroğlu iddiasını, Sızıntı kitabının 178. sayfasındaki bilgilere dayandırıyor. Kitaba göre Büyükelçi Pearson, ABD'ye kriptolu olarak şu telgrafı çekmiş: "Erdoğan güçlü bir müttefikimizdir... Org. Hilmi Özkök'ün sadakatli duruşu sahiplenilmelidir. Muhalif orgeneraller Özkök'ün çizgisine itiraz etmektedir... Erdoğan, kendisine desteğin devamı halinde, ABD'nin bir müttefiki olarak Türk hava sahasını, kara ve demiryollarını, Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir. Ancak Türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engelleniyoruz. Amerikan menfaatlerine karşı çıkan Aytaç Yalman, Şener Eruygur, Çetin Doğan, Hurşit Tolon, Fevzi Türkeri, Tuncer Kılınç, Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi her an muhtıra verebilirler. Bu bakımdan değerlendirildiğinde, güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşılmış olup, teyidi alınmıştır."

Kılıçdaroğlu, yukarıdaki cümleleri okuduktan sonra, Tayyip Erdoğan'ın, medyaya baskı yaparak bu konunun üzerine gidilmesini önlediğini de söyledi. Oysa 6 Haziran 2003 tarihli gerçek Wikileaks belgesine baktığımızda, söz konusu iddialardan eser olmadığını görüyoruz. Pearson'ın telgrafı, askerlerin AK Parti'den duyduğu rahatsızlığı anlatıyor: "Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, AK Parti'yi anti-laik uygulamalara karşı uyarırken, bir yandan da, yüksek rütbeli generallerle arasındaki anlaşmazlığı dindirmeye çalıştı. Ancak her iki amacında da başarısız kaldı. Ordu ve AK Parti'nin, hem kendi içlerindeki, hem de aralarındaki gerginlik artıyor. Fakat, bir darbe ihtimali görmüyoruz."

Pearson'ın ABD'ye gönderdiği telgrafta, Aydınlık'ta ve Sızıntı kitabında adı geçen generallerin isimleri sıralanıyor ama, "Bunlar Amerikan menfaatlerine karşı" denilmiyor. Onların, "Genelkurmay Başkanı Özkök'e karşı olduğu" belirtiliyor. Zaten, Özkök'ün AK Parti'yi antilaik uygulamalar hakkında uyarmasının sebebi de, telgrafta, "Cumhuriyet gazetesinin 'Genç subaylar rahatsız' manşetiyle duyurduğu tepkileri yatıştırmak" olarak açıklanıyor.

Aynı yazıda Pearson'ın, "Askerin ve diğer Kemalist Müesses Nizamın (cumhurbaşkanı, yargı, bürokrasi, CHP, medyanın önemli bir bölümü ve üniversite) AK Parti'yi İslâmcı amaçları dolayısıyla benimsemediğini" anlatıyor.
6 Haziran 2003 tarihli telgraf, Erdoğan'ın ihanetini değil ama, askerlerin darbe hazırlığı içinde olduklarını gösteriyor. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.