Sahibi olduğun kanalı, yeminli muhalifliğine soyunduğun çevrelere yakın olan birine sattığını öğrendiğimde, ne yalan söyleyeyim; 'şaştım kaldım.'

Ekonomik nedenlerle satmadıysa, kesinkes gazozuna ilaç attılar, diye düşündüm.

Neyse ki sorun sadece ekonomikmiş.

E'e, işin içine ekonomi girince de akan sular durur; 'ulusalcılık' niye durmasın?!

Sıkma güzel canını Tuncay; boşveeer, üzülme. Dünya hali işte, olur böyle şeyler. Ne demişler: düşüp kalkmaz bir Allah.

Bence elinden geleni yaptın sen.

Cumhuriyet mitinglerinde yırtınırcasına bağırdın, çağırdın…

"Biz kaç kişiyiz" diyerek yollara düştün; karşıt cephe bellediğin iktidara, tarikatlara, cemaatlere karşı savaşacağını deklare ettin…

"Laik cemaat" huşu içinde dinleyip ecir kazansın diye, kanaltürk ekranından "Nutuk" hatimleri indirdin…

"Solcular CHP'ye, sağcılar MHP'ye oy versin…" diyerek, seçmene hiçbir yerde bulamayacağı akıllar verdin…

Meydanları dar ettin 'yobazlara'; ülkeyi bölmek istiyorlar dedin, yılan dedin, vatanı satıyorlar dedin…

Darbe günlüğü tutan bir paşayla kimi zaman durum değerlendirmesi yapıp destek istedin, kimi zaman TSK'ni rejimi koruma konusunda gereğini yapmaya davet ettin…

Daha ne yapacaktın?

Hiçbir şey yapmadıysan, kurduğun televizyon kanalı sayesinde seni ve kankan Kerimcan'ı bu millete epey tanıtmış, göstermiş oldun.

Bu da az bir şey değildir; milletimiz her bir şeyi görsün, tanısın; yeryüzünde görmediği bir şey kalmasın…

Son derece enteresan, acayip bir satış yaptın Tuncay.

Satılmış bir medya patronu olmaktansa, daha önce "mütareke medyası" veya "satılmış medya" tesmiye ettiğin medya patronlarından birine kanalını sattın.

Biliyorum, pusuda bekleyen muarızların demediklerini bırakmayacaklar şimdi.

Tuncay Özkan ne lan, zaten belliydi böyle olacağı, diyecekler; tuhaf, sevimsiz şeyler hatırlatacaklar sana.

AB karşıtlığında veya anti-emperyalist söyleminde samimi olmadığını, Mesut Yılmaz'la ilişkinden başlayıp dillerine dolayacaklar…

Ak Parti'ye iflah olmaz düşmanlığını, liderinden yüz bulmamana bağlayacaklar; "Akşam'daki yazını arşivlerden indirip, Ulusa Sesleniş" programında Başbakan'ın konuşmasını yere göğe sığdıramadığını hatırlatacaklar…

Telmaşa bir ulusalcıydı zaten, şov yapıyordu diyerek, en hassas yerinden vurmaya çalışacaklar…

O'hoo, daha neler söyleyecekler neler!

İşler kesattı, maddi durumlar bozuktu; ihtiyaçtan sattım; satmasaydım zaten borçlar yüzünden kapatılacaktı, üstelik Maliye Bakanı da peşimdeydi gibi laflarla sıyrılacağını sakın zannetme.

Yeni kanal kurup "yobazlara" karşı mücadelemi ölene kadar sürdüreceğim, dediğin için de, "Mal benim değil miydi, sattım işte, kime ne?.." şeklinde rest çekemezsin.

Çünkü bundan sonra, hangi kanalı kurarsan kur, acaba bunu ne zaman satacak, kuşkusuyla bakacaklar.

Hem, Maliye Bakanı'nın memurları peşimdeydi, ne demek?

"Mustafa Kemal'in askeri olarak beni götürmezlerse, işkencelerden geçirmezlerse, yüzlerine tükürmezsem namerdim…" diyerek devletin yargısına, polisine posta koymuş adamsın, Maliye Bakanı'ndan tırsmak yakıştı mı sana?

Bak Tuncay, bence onlara şunu söyle:

"Ulusalcılık" halkın kutsalıyla kavga ederek bu kadar ve buraya kadar yapılıyor kardeşim, siz daha iyisini biliyorsanız buyurun yapın.

Ayrıca, bir ben miyim satan, de; mesela, OYAK'ı hatırlat onlara.

Hiç endişe etme iki gözüm; her sorunun mutlaka bir cevabı vardır, diyeceğim, ama, şu sizin "bizkaçkişiyiz" adlı sitenizde öyle tuhaf bir soruya rastladım ki, düşündüm, düşündüm bir cevap bulamadım.

Soru şu:

"Bizlerin Kanaltürk'ün sitesinde de üyelik bilgilerimiz var. Kanal satıldığına göre bu bilgiler Fetoşların elinemi geçiyor acaba?" (Sayın musahhih, "mi" dahil, hiçbir şeye dokunma; bırak orijinal kalsın - S.T )

Bu soruya senden başka kimse cevap veremez Tuncay. Bu paranoyayı sen oluşturdun, gel şimdi sen temizle.