Ufukta ihanet var! Gel de kaygılanma

Ufukta ihanet var! Gel de kaygılanma

PKK giderek güçleniyor mu? Asayiş birimleri neyin nesi? Suriye'de Kürdistan mı ilan ediliyor? Zaman'ın tepe ismi Ekrem Dumanlı çok 'endişeli' bir yazı yazdı.

 

Zaman Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, "Gel de kaygılanma" başlıklı yazısıyla gündemde. 

Son dönemdeki gelişmeleri alt alta sıralayan Dumanlı, gelen fırtınadan endişeli. İddiasına göre PKK barışa değil savaşa hazırlanıyor. Şehrin göbeğinde polis gücü kurulmasından, Suriye'de Kürt devleti ilan etmeye kadar bütün herşey işlerin Türkiye için iyi gitmediğini gösteriyor.  

İşte Dumanlı'nın endişeleri;

PKK BÜYÜK SAVAŞA HAZIRLANIYOR

Şu anki fotoğraf gayet net: PKK barış adına adım atmıyor; tam aksine büyük bir çatışmaya hazırlandığına dair görüntü veriyor sürekli. KCK yönetimi değişti, nerdeyse Türkiye'ye tehdit savurmayan ‘PKK kurmayı' kalmadı. Üstelik süre veriyorlar, ‘Son kez uyarıyoruz!' diyorlar. Yeni KCK stratejilerinde açıkça görülüyor ki örgüt, taraftarına sokağa dökülmeyi emrediyor. Bunlardan kaygı duyduğunuzu söylediğinizde bazı pembe dizi senaristleri her şeyin çok iyi gittiğini, endişeye mahal olmadığını vs. söylüyor. 

BU ÜRKÜTÜCÜ MANZARA KİMİN İŞİ?

Güzel! Ama manzara hiç öyle bir şey demiyor. Neymiş? Devlet (daha doğrusu MİT) İmralı'da mahkûm örgüt liderine hâkimmiş, o da örgüte hâkimmiş; dolayısıyla asayiş berkemal imiş. Aklı başında her insan bu tozpembe yorum karşısında şu soruyu sormaz mı: Madem her şey bu kadar kontrol altındadır, bu ürkütücü manzaranın sorumlusu kimdir?

ŞEHİTLİK İNŞA ETTİLER, YOL KESTİLER

Şehrin göbeğinde polis gücü oluşturacaksın, 2 bin küsur genci örgüte yeni üye yapıp dağa çıkaracaksın, ağır silahlar eşliğinde mezarlıkta tören düzenleyecek ‘şehitlik' inşa edeceksin, yol kesip kimlik kontrolü yapacaksın, dört parçalı devlet kuracağını (bir milletvekilinin ve örgüt liderinin ağzından) bangır bangır haykıracaksın, hükümete “2. aşamaya geç” diye dayatacaksın… Ve insanlar “Her şey yolunda!” deyip hayata huzur içinde devam edecek; öyle mi?

SURİYE'DE PKK DEVLETİ

Bütün bu 'taktiksel söylemler'i geçtik, sıra devletin nasıl kurulacağını fiilen göstermeye geldi galiba. Hafta içinde PKK'nın Suriye kanadı PYD, Rasulayn şehrini tamamen kontrol altına aldı ve o topraklara örgüt bayrağını astı. Türkiye'nin 100 metre ötesinde yaşanıyor bu gelişme. PYD Başkanı, Türkiye'nin müdahalesi söz konusu olursa kendilerini savunacaklarını söylüyor. Genelkurmay Başkanlığı, resmi bir açıklama yaparak “terör örgütü”nün Suriye'deki hamlesinden kaygı duyduğunu ortaya koyuyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin endişelerini dile getiriyor ve “Sınırda bir oldubittiye izin veremeyiz!” diyor. Onunla da yetinmeyip, gelişmeleri “kaygıyla” izlediklerini söylüyor. Tabii ki reel politikle yüz yüze yaşamaya mecbur Dışişleri, bölgeye ve ülkemize nasıl bir mayın döşendiğini hissediyor. Ya Polyannacılık oynayan kalem erbabı?

İŞLER SARPA SARIYOR

Onlar (kulaklarına üflenen ninniler sayesinde) sürecin hâlâ planlandığı güzergâhta devam ettiğini söylüyor. Keşke öyle olsa... Fakat heyhat! İş her geçen gün sarpa sarıyor, örgüt her gün yeni bir hamle yapıyor. Sadece örgüt mü? Öteden beri İran bağlantısı ile maruf bazı kişiler, sırıtkan bir eda ile PKK'nın Suriye kanadını aklayıp paklama peşinde. Normaldir; zira şu an itibarıyla kazananların başında İran ve Suriye geliyor. Vaktiyle çoluk çocuk gibi görülen Esed, kendine göre büyük oynuyor ve arkasını yasladığı müttefikleriyle özerk bir PKK devletini arzu ediyor. Daha birkaç hafta önceKCK üst yönetiminin Suriye'de özerk bir bölgeden bahsetmesi ve İran'la barışın devam edeceğini ilan etmesi tesadüf mü sizce?

UFUKTA BELİREN İHANET

Oto-hipnoza gerek yok. Toplu hipnoz da sökmüyor artık. Fiili durumu doğru okumak, gerekli tedbirleri almak gerekiyor ki, iş işten geçmesin. En başta şunu kabul etmeli; ‘endişelerim var' demek ‘çözüme karşıyım' demek değildir. Ağıtlar yakıp kitleleri yeise sevk etmeye de gerek yok; ninniler söyleyip masum toplulukları uyutmaya da. İyi niyetli gayretleri boşa çıkarmaya yönelik birtakım gelişmeler yaşanıyor. Maksat hem sorunun çözülmesi hem de kalıcı kardeşliğin temin edilmesi olduğuna göre, gerçeklerle yüzleşmek şart. Daha çok aklı meseleye dâhil edip bütün olumsuz ihtimalleri de hesaba katarak, ülke menfaatini her şeyin üstünde tutan siyaset üstü bir vizyonla sulh kapılarını aralamak ve süreci kalıcı bir yol haritası ile taçlandırmak gerekiyor. Yoksa ufukta beliren ihanet sadece bu ülkeye değil; bölgeye de büyük zarar verir...

Ekrem Dumanlı'nın yazısının tamamı için tıklayın

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.