Türköne'den bakana çok sert...
Zaman yazarı Mümtazer Türköne Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e Ethem Menderes'i neden hatırlattı, nasıl bir imada bulundu? Medyaradar kodları çözüyor!
Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’nin bugünkü (1 Ağustos Pazar) "Milli Savunma Bakanı ne iş yapar?" başlıklı yazısında şöyle bir bölüm yeraldı:
"27 Mayıs’ta bir avuç Yeniçeri bozuntusunun bu millete reva gördüklerini unutmadık. Aynı zamanda Vecdi Gönül’ün oturduğu makamda o gün oturan Ethem Menderes’i de unutmadık... "
Medyaradar bu sözlerin şifrelerini çözdü.Ethem Menderes kimdi? 27 Mayıs darbesindeki rolü neydi?
Ethem Menderes, 27 Mayıs darbesi yapıldığında Milli Savunma Bakanıydı. Darbeden çok daha önce haberdar olduğu halde hükümete bilgi vermemekle ve darbecilerle işbirliği yapmakla suçlandı.
Türköne de "Ethem Menderes’i de unutmadık" diyerek derin bir imada bulundu. Vecdi Gönül’ü dolaylı olarak "darbecilerle" bağlantılı olmakla itham etti.İşte Türköne’nin tartışma yaratacak o yazısı...
Milli Savunma Bakanı ne iş yapar?
Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, "Tutuklama kararı çıkan personeli neden açığa almıyorsunuz?" sorusuna cevap veriyor: "Dosya tekamül etmiş değil."
Sonra ekliyor: "Bakan olarak benim açığa alma yetkim yok." Halbuki 357 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 65. maddesinin (a) bendi çok açık. "Haklarında... 5 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren bir cürümden... dolayı kamu davası açılanlar mensup oldukları bakanlıklarca açığa çıkartılabilirler." Kanun "açığa çıkarma" işlemi için TSK içindeki bir makamı, meselâ ordu komutanını veya genelkurmay başkanını değil doğrudan bakanlığı yetkili kılıyor. Askerî personeli olan iki bakanlık var. Biri Jandarma ve Sahil Güvenlik personeli ile İçişleri Bakanlığı, diğeri Millî Savunma Bakanlığı.
İlgili madde 12 Eylül döneminde (26.3.1982) değiştiği halde bakanlığa bu yetki bırakıldığına göre, askerler bile bu sivil denetimin gerekli olduğuna kanaat getirmiş olmalı. Zaten içinde bulunduğumuz durum, askerler üzerinde bu sivil yetkinin kullanılmasının ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Mesele, son 102 kişilik tutuklama kararından ibaret değil. Asker, sistematik olarak yargılanan personelini görevi başında tutuyor. Bu durum hukuk devleti için çok ciddi bir tehlike. Madem "açığa alma" diye bir yetki var, öncelikle emrinde silahlı güç bulunan askerler için kullanılmalı. Birkaç müebbet hapis talebiyle tutuklu yargılanan bir subayın hâlâ görevi başında bulunması anlatılabilir ve açıklanabilir bir şey değil.
Kanun açığa çıkarma yetkisinin askerî makamlarca objektif olarak kullanılmayacağını öngörmüş ve bu yetkiyi sivil iradeye bırakmış. Yetki keyfi bir yetki değil. Bir dava açılmışsa sivil iradenin denetim yetkisi devreye giriyor. Asker üzerinde sivil-demokratik denetime dair çok sıkıntımız var. Ancak kanunda mevcut olan yetkileri kullanmaktan çekinirseniz, daha ileri düzenlemeleri yapmanın ne anlamı olur?
Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün "dosya tekamül etmiş değil" sözü, bürokratlara özgü tipik bir sorumluluktan kaçma bahanesi. Ne dosyası? Kanun bir dosyadan bahsetmiyor. Bir askerî personel hakkında "5 yılı aşan" bir cürümden dolayı dava açılmışsa, bakanın yetkisi devreye giriyor. Dosyayı bakanlık değil yargı "tekamül" ettiriyor. Bakan "bu konuda teamül oluşmamış" diyor. Madem öyle oluştur.
Vecdi Gönül gibi mülkî idareden yetişme bürokrat-siyasetçilerin bir işi yaparken gözettikleri iki prensip vardır: Birincisi kanunî dayanağın olması. İkincisi şartların, imkânların el vermesi. Şartların el vermesi ise idarecinin keyfi yorumuna bağlıdır. Millî Savunma Bakanı bize aslında şartların el vermediğini söylüyor. Peki ne zaman el verecek? Bakanın kullanacağı kanunî yetki, üyesi bulunduğu hükümetin hukukuna yapılan bir tecavüze dair. Bahsi geçen askerî personel hükümete karşı darbe teşebbüsüyle yargılanıyor. Hükümetin korumakla olduğu vatandaşın hukuku da tehlike altına girmiş. Bu askerî personel, cinayet planlamakla itham ediliyor. Ve içeri girseler bile görevleri başında kalmaya devam ediyorlar. Tuhaflık, kanunun izin verdiği bu yetkinin bakan tarafından kullanılmamasında ve bu sanıkların hâlâ görevleri başında bulunmasında değil mi?
Sahi Millî Savunma Bakanı ne işe yarar? Kendi hükümetinin hukukunu savunmak, tecavüzü men etmek için elindeki yetkiyi bile kullanmaktan imtina eden bir bakan o makamda niye oturur? Neyin hesabını yapar?
27 Mayıs’ta bir avuç Yeniçeri bozuntusunun bu millete reva gördüklerini unutmadık. Aynı zamanda Vecdi Gönül’ün oturduğu makamda o gün oturan Ethem Menderes’i de unutmadık.
Anayasa’nın 145. maddesi, mevcut haliyle "askerî mahalde" işlenen suçların bağımsız yargıya götürülmesine engel. Ama savcılarımız soruşturuyor, yargıçlarımız kovuşturuyor. Koca koca davalar yürüyor. Kimsenin gıkı çıkıyor mu? Askerî yargının adil yargılama yapacağına askerî yargıçlar bile inanmıyor. Kanun izin vermiyor ama hukuk işliyor. Savcılar ve yargıçlar işlerini cesaretle yapıyor.
Peki kanun izin verdiği halde Millî Savunma Bakanı hükümetini ve vatandaşın hukukunu koruma adına, elindeki yetkiyi neden kullanamıyor?