"Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet etti"
AK Parti Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in taş üstüne taş koymadığını söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in taş üstüne taş koymadığını söyledi.
Eskişehir'de "Türkiye buluşmaları" konulu konferansa katılan Kılıç, bir süre önce Cumhuriyet Halk Partisine geçen Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşeni eleştirdi. Kılıç, "Belediye başkanı transfer ederek, sağdan soldan yolcu toplayarak korkularını sindirmeye çalışanlara bu akşam bu salon en güzel cevabı verecektir. Senelerce taş üstüne taş koymayanlar, şehirlerin çehresini değiştirmeyenler, AK Partili belediye başkanlarının yönettiği şehirlerdeki kentsel dönüşümleri gerçekleştiremeyenler, alt yapı üst yapı projelerini getiremeyenler, 12 Haziran'da sizlerin sandığa sahip çıkmanızla siyasetin son durağında otobüsten inmiş olacaklar. AK Parti ile CHP arasındaki farkı görmek isteyenleri hızlı trene binmelerini tavsiye ediyorum. AK Parti 21. yüzyılı teknolojisini simgeleyen hızlı tren gibidir. Hızlı, teknolojik, kaliteli, fonksiyonlarını yerine getiren, ihtiyaçlara cevap verendir. CHP ve muhalefetin görünümünü ise hızlı trenle Eskişehir'e girerken karşılaştığımız manzara gibidir. Maalesef bir hızlı tren Eskişehir gibi bir büyükşehrimize gururla, büyük bir hızla giriş yapıyor. Ama maalesefse Eskişehir'in dillere destan büyükşehir belediyesi sağındaki, solundaki çamuru, barakaları, gecekondulara mezbelelikleri kaldıramıyor. Aradaki fark bu. İşte AK Parti Türkiye'nin hızlı treni. Teknolojiye Çağa, dünyaya, insan ihtiyaçlarına ve insanlarımızın beklentilerine yüzyılın gereklerine uyumlu."
AK Parti'nin üst üste nasıl seçim kazandığını merak edenlerin olduğunu belirten Kılıç, "Referandum oluyor yine AK Parti'nin dediği oluyor. Nasıl oluyor diye çok fazla sihirli değnek aramanın gereği yok. Çalışarak, mücadele ederek, geceleri gündüzlere katarak oluyor. Uykusuz geceler geçirmekle oluyor. Başbakanımız AK Parti Genel Başkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi milletine aşık olmakla, ülkesine aşık olmakla oluyor. Bunlar birbirleriyle didişmekten, birbirlerini yemekten, birbirlerini kemirmekten, memleketin meseleleriyle uğraşmaya zaman bulamazlar, bunlar sorun çözemezler. Kendi partilerinin içinde bile sorun oluşturmakla meşguller. Bunlar milletin derdine derman olamazlar, çünkü bunlar kendi içlerinde, aile içlerinde kendi dertlerine bile deva bulamıyorlar" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul'a bir İl Başkanı tayin ettiğini, tayin edilen il başkanının 53. gününde görevi terk edip gittiğini anımsatan Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Şimdi işe bakın, adam çıkmış ben Türkiye'yi yöneteceğim diyor, yav sen İstanbul'u 60 gün yönetmeyi beceremiyorsun, Türkiye'yi neyle yöneteceksin. Yönetemedikleri İstanbul'da İstanbul'un tamamı değil yalnız onuda ifade edim. İstanbul Belediyesi zaten Kadir Topbaş yönetiyor, İstanbul'un valisi, emniyet müdürü, kurumları var idare edecekleri sadece CHP'nin sadece İstanbul İl Örgütü. Seçime 3 ay var 53 günlük il başkanı istifa edip, arkasına bile bakmadan kaçıyor. Manzara ortada. Millet o yüzden bunlara emaneti vermiyor. Millet bunlara emaneti bu yüzden vermiyor. Biz Türkiye'nin her tarafını görüyoruz. Gerçekten bugün gerçekten bambaşka bir Türkiye var. Çok farklı bir Türkiye var. Çağa yelken açan, insanlarıyla kucaklaşan, fikir ayrılıklarını ortadan kaldıran, kavgalara son noktayı koyan bir Türkiye var ama maalesef hayırlı işlerin çok şer manileri olur. Bütün şer odakları iş başında. Bütün karanlık odaklar iş başında. Demokrasiyi kesintiye uğratmak için, demokratik yollardan iktidara gelen AK Parti hükümetini demokrasi dışı yöntemlerle iş başından uzaklaştırmak için milletin emanetinin sandıkta alamadıklarından dolayı, milletin emanetini karanlık tünellerde alabilmek için, 40 türlü yola, yönteme, hileye başvuruyorlar ama her defasında elleri böğürlerinde kalıyor. İstediklerini alamıyorlar, hedeflerine ulaşamıyorlar. Çünkü demokrasinin özü bellidir. Hakimiyet bila kayduşart milletindir. Egemenlik milletindir. Millet sandığa gittiği zaman oyu kime verirse millet kimi başbakan olarak görmek isterse, millet hangi partiye kaç milletvekili verirse Ankara'daki gücü o kadardır. Millete sığınacaksın. Sandığa inanacaksın. Milletin oyunu hafife almayacaksın. Öyle adın hem Cumhuriyet Halk Partisi olacak hem de halkı yok sayacaksın, olmaz. Adın Milliyetçi Hareket Partisi olacak ama milleti görmezden geleceksin, millete karşı darbe planları yapanları himaye edeceksin olmaz, bu kervan, bu düzen, bu şekilde yürümez.''
CHP'nin grup başkan vekilinin üç gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir açıklama yaptığına dikkat çeken Kılıç, sözlerini şöyle devam etti: "Ankara'daki filan savcı görevinden istifa etti, AK Parti'den aday olmak için işte yargının geldiği yer ortada. Şimdi ben merak ediyorum Yarsav'ın başkanı görevinden istifa etti, milletvekili adayı olmak üzere hele bir bakalım nereden aday olacak. Yarsav'ın eski başkanı istifa etti, nereden aday olacak bekliyoruz. Sincan Ağır Ceza Reisi, Çankaya'da sayın Cumhurbaşkanımıza dava açan, sayın Başbakanımızı mahkemeye çağıran Sincan Ağır Ceza Reisi istifa etti, bakalım nereden milletvekili aday olacaklar. İşte o zaman aylardır bize yandaş yargı suçlamasında bulunanlara hak ettikleri cevabı vereceğiz. Yol uzun, yük ağır, sorumluluğumuz büyük, zamanı boşa geçirerek, kafa dinleyerek, çok uyuyup az çalışarak istenen neticeyi almamız mümkün değil. Türkiye'nin yönetimini, İstanbul'u 60 gün yönetemeyen bir zihniyete bırakamayız.''
''Türkiye'nin idaresini 3,5 yıl koalisyon ortaklığı yaptıkları dönemde, en ağır krizleri oluşturan, en büyük yolsuzluklara yol açan, en büyük banka hortumlarına göz yuman zihniyetlere bırakamayız'' diyen Kılıç:
''Emanet milletin emanetidir. Emanet ecdadımızın emanetidir. Türkiye çocuklarımıza devredeceğimiz bir emanettir. Bu büyük emaneti sahipsiz bırakamayız. Yan gelip yatarak sorumsuzluk yapamayız. Bu salonda bulunan her kardeşim ve bu salona gelme imkanı bulamayanlar milletin emanetine sahip çıkmak için hiç bir beklentiye kapılmadan gecelerimizi gündüzlerimize katarak, uykusuz gecelere katlanarak çalışmaya mecburuz. Ne için Türkiye'nin önünü çetelerin tıkamaması için, Türkiye'nin önüne darbecilerin takoz koymaması için. Millete türlü, türlü tuzak kuranların, yönetime, iktidara ortak olmaması için uyanık olmaya, dikkatli olmaya, çok çalışmaya mecburuz. İşte bunun için Eskişehir'deyiz. İşte bunun için milletimizle beraberiz. Bugün Türkiye'de her yer şantiye görünümünde, işte Ankara-Eskişehir hızlı tren hattı. Eskişehir-İstanbul hattı tam gaz devam ediyor. Ankara-Konya hızlı tren hattı tamamlandı, deneme seferlerine başlandı. İzmir-İstanbul otoyol projesinin temelini attık. İnşallah 5 yıl içerisinde tamamlayıp milletimizin hizmetine sunacağız. İstanbul boğazını denizin dibinden 12 katrilyon liralık Marmaray Projesiyle bay pas ediyoruz. Yani Londra'dan kalkan bir tren İstanbul'a kadar gelip Haydarpaşa'da kalmayacak. İstanbul Boğazı'nın altındaki Marmaray'ı geçecek ve Çin'in başkenti Pekin'e kadar kesintisiz demir yolu ulaşımı gerçekleşecek. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi'nin son 8 yılda Türkiye'de inşa ettiği konutların adedi 480 bin, 8 senede 480 bin konut. Bizden önceki 15 senede TOKİ'nin yaptığı konut sayısı sadece 45 bin. 15 senede 45 bin, 8 yılda 480 bin. Türkiye'de son 8 yılda yapımını tamamladığımız duble yolların kilometre olarak uzunluğu 13 bin 640 kilometre, Ankara-Eskişehir dahil.''
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Atatürk'ün partisi olduğunu söyleyenler olduğunu anlatan Kılıç:
''Atatürk'ün partisine laf söyletmeyiz. Orada bir dakika duracaksınız. Atatürk'e lafı biz zaten söyletmeyiz. Cumhuriyet Halk Partisi'ni Atatürk kurdu. Doğru. Ama bugünün CHP yönetiminin Atatürk'ün arkasına saklanarak yanlışlardan kurtulma hakkı yoktur. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi sana emanet edilirken, kin git, çetelere üye ol diye mi emanet edildi. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi sana emanet edilirken çağdaşlaşmaya karşı dur, demokrasiyi sabote et, darbecilerle saf tut, çetelerin arkasından ayrılma mı diye emanet ettiler. Bu partiyi sana emanet edenler git ergenkona üye ol diye mi emanet ettiler. Kalkmış diyor ki yav diyor biri bana şu Ergenekon’un adresini versin ben gidip o Ergenekon a üye olacağım diyor. Kemal Bey sana Eskişehir'den sesleniyorum. Ergenekon'u, mergenekonu bırak sen hayırlısı ile git şu seçmen sandığına bir kayıt yaptır da oyunu kullan. Aylarca milletin Anayasa'ya hayır oyu vermesi için Türkiye'de tur atacaksın, referandum günü geldiğinde oyunu bile kullanamayacaksın sonra becerisizliğini hükümete mal etmeye çalışacaksın. Neymiş muhtar gizlemiş, polis getirmemiş, şu olmuş, bu olmuş. Sen Ergenekon’u bırak sandığa kaydını yaptır. Seçmen kağıdını al bak sonra AK Parti'den bilirim dersen karışmam Eskişehir'de ben söyledim.''
''Milliyetçilik adına bir şey söyleme yetkisi varsa, o sözü söyleme yetkisi de, ehliyeti de bizdedir'' diyen Kılıç, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: Bankalar hortumlanırken sesini çıkarmayacaksın, defter kitap parası bulamayan çocukları okullara gönderemeyeceksin. Bunların bize hakçılık dersi vermeye yüzleri yoktur. Bunlar bize hangi cumhuriyetçilik dersini anlatacaklar? Cumhuriyet demek, demokrasi, özgürlük, insan, insan hakları demektir. Çeteleri yanına koyacaksın, mafyaya, darbecilere, cuntacılara selam çakacaksın, sonra da cumhuriyetçiğim diye ortada dolaşacaksın. Öyle yağma yok. Biz bu ülkenin çocuklarına, gençlerine yatırım yapıyoruz. Atatürk'ün gösterdiği hedef belli. Muasır medeniyetler seviyesini yakalamak, biz o seviyeyi yakalayacağız. Bizim için Atatürkçülük, Atatürk'ün kurduğu partide siyaset yapmaktan ibaret değildir. Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticisi olup da, üniversite gençliğini illegal silahlı örgütlerin arkasına takılmaya davet etmek değildir. Bizim anladığımız Atatürkçülük, gösterdiği hedefleri gerçekleşmesin için geceleri gündüzlere katarak çalışmaktır.
Atatürk ne diyor?(Gidemediğin yer senin değildir) diyor. Köy yollarında kim çalışıyor, içme sularında hangi hükümet çalışıyor, bunca yolu hangi hükümet hayata geçiriyor? Köylerimizdeki okullarda bile bugün anasınıfları var. Bu ülkenin gelecek kuşaklarını iyi yetiştirmek, cumhuriyeti gerçekten emin ellere teslim etmek, cumhuriyetin gelecek yüzyıldaki hakimiyetini emin ellere teslim etmek için. Biz bunun için çalışıyoruz, gecelerimizi gündüzlerimize katıyoruz. Ama birileri havanda su dövmeye devam ediyor. Başbakanımız zaman zaman diyor ya, (bekara boşamak kolay) diye. Şimdi CHP Genel Başkanı bu kadar vaatlerde bulunurken bir hesap ettim, Kemal Kılıçdaroğlu bol keseden atarken kime güveniyor biliyor musunuz? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ve hükümetine güveniyor. Neden dolayı? AK Parti iş başına geldiği gün, Türkiye'nin IMF'ye olan borcu 26.7 milyar dolardı.''
Dünyada 2008 yılında küresel kriz yaşanırken, Başbakan'ın (kriz Türkiye'yi teğet geçecek) dediğini anımsatan Kılıç, şunları söyledi: ''Bunlar ana muhalefetinden yavru muhalefetine kadar dalga geçtiler, karikatürler çizdiler, yazılar yazdılar, alaya aldılar. Kriz gerçekten Türkiye'yi teğet geçti. Akılları kesmiyor. İstanbul'u 60 gün yönetemeyen bir partiden ne bekliyorsunuz Allah aşkına. Akdeniz Oyunları, Yunanistan'a verildi. Geçen ay bu yükün altından çıkamayacağını ilan etti ve bu olimpiyatları iade etti. Yunanistan'ın bıraktığı olimpiyatları kim aldı? Türkiye. Nereye götürdü? Mersin'e. Hani bize ayrımcılık yapıyorsunuz diyenler var ya, onlara kapak olsun. AK Parti ayrımcılık, partizanlık yapmıyor. İşte CHP'li Mersin Belediyesi ile birlikte bu işi yapmak üzere olimpiyatları Mersin'e götürdük. Böyle bir yükün altına girmezse biz bu yükü taşırız. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa'yı son üç dört aydır başkent başkent dolaşıyor. Bozulan moralini düzeltmeye çalışıyor. Londra'da İngiliz Hükümet yetkililerine Türkiye'deki yargı sistemini ve işleyişini şikayet ediyor. Çok üzüldüm, utandım. CHP'nin düştüğü durumdan utandım. Adeta bir sömürge valisi gibi İngiliz başkentinde Türk yargısını şikayet etmek CHP Lideri'ne yakışmamıştır. Bir insan ülkesinin imajını bu kadar bozuk para gibi harcar mı? Yarın Allah korusun, hani olmaz ya, hadi oldu diyelim Türkiye Cumhuriyeti'ne Başbakan oldun, sen Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet mi edeceksin? O yüzden Türkiye'nin AK Parti'ye, Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğine ihtiyacı var. Kol kırılır yel içinde kalır. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sağlam kolunu kırıp Avrupa başkentlerinde teşhir ediyor. Yazık, ayıp, günah. Bu ülke insanı bunu hak edecek ne yaptı? Sen Anadolu insanı değil misin, niye gidip Türkiye'yi İngiliz Hükümeti'ne şikayet ediyorsun? Yüreği bu millet için atan herkesin coşkusu en yüksek düzeyde, ama ben bir tek kişiyi anlayamadım. O da Türk hükümetini, yargısını, başkentini İngiliz Hükümeti'ne şikayet eden kişidir. Maksadı nedir anlayamadım. Kim ekmeğine yağ sürüyor anlayamadım.''
Kılıç, memleket yönetmenin kolay bir iş olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Allah, Başbakanımıza kolaylık versin. Bir partiyi yönetemeyenler, bu işleri bırakın bu işleri anlamak için senelerce zamana ihtiyaç hissederler'' diyen Kılıç, şu ifadelere yer verdi:
''Türkiye'nin iyileşmesinden, güzelleşmesinden rahatsızlık duyanlar sadece Türkiye'de değil ki. Bir avuç ta olsa Kıbrıs'ta da var bunlardan. Şimdi çıktı Kıbrıs'ta bir avuç hüma işçi, ellerinde bir tane Türk bayrağı, KKTC bayrağı yok. Ellerinde Kıbrıs Rum kesimi bayrağı var. Ellerinde Rum bayraklarıyla KKTC'de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni protesto etmek en hafif ifadesiyle aymazlıktır, utanmazlıktır. Ellerinde Rum bayraklarıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni protesto etmek, onların gösterilerinden medet ummak, isyan çağrılarını siyasetin aracı haline getirmek daha büyük bir aymazlıktır, ihanettir. Kim yaptı bunları? Türkiye'nin MHP'si, Türkiye'nin CHP'si, Allah akıl fikir versin. Milletçilik bu mudur? Kalkıp söylenilmesi gereken neydi? Sizin elinizde Rum bayrağının ne işi var? 1974'te biz Kıbrıs Barış Harekatı'nı o Rum bayrağı Türk topraklarını işgal etmesin diye yapmadık mı? Buna tepki göstermeleri gerekirken, bu gösterilere sahip çıkıyorlar, yazıklar olsun. Bizim bu meseleye bakışımız bambaşka. Türkiye'nin çıkarlarının gerektirdiği yerde AK Parti'nin çıkarlarını elimizin tersiyle bir kenara itmeye biz hazırız. Önce Türkiye. Hiçbir parti Türkiye'den daha büyük değil, Türk milletinden daha önemli değil ki.
Son günlerde ortaya çıkan vaziyeti görüyorsunuz. Allah düşmanın başına vermesin. Muhalefetin bu halinden memnun değiliz. Muhalefetsiz demokrasi olmaz. Muhalefet işini yapamayınca başkaları gelir, yargısı şusu, busu. Şimdi istifa edenler nereden aday olacaklar,sabırsızlıkla bekliyoruz. HSYK'nın eski Başkanı, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, YARSAV'ın Başkanı istifa etti, bekliyoruz göreceğiz bakalım, yandaş yargı neredeymiş? Yandaşların, medyanın rüzgarıyla iktidara gelinmez. Bizi iktidara taşıyan meydanlardır. İktidara medyayla gelinmez, meydanlarla gelinir. Anketler çok güzel rakamlar gösteriyor. Hiçbirini söylemeyeceğim. Çünkü, biz millete bakarız. Bu rakamları söylediğimiz zaman muhalefet kıskanıyor."
Etkiliğe, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nedim Öztürk, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, İl Başkanı Süleyman Reyhan, İl Genel Meclisi Başkanı Ahmet Yapıcı, milletvekili aday adayları ile çok sayıda partili katıldı.
Kaynak: