Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi TBMM Genel Kurulu gündeminde
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu:- "İstanbul Sözleşmesi'nin, dünyadaki uygulamalarıyla birlikte ele alındığında aileyi dağıtmaya ve ortadan kaldırmaya dönük sonuçları görülmüştür"
TBMM (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "İstanbul Sözleşmesi'nin, dünyadaki uygulamalarıyla birlikte ele alındığında aileyi dağıtmaya ve ortadan kaldırmaya dönük sonuçları görülmüştür." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 4,5 ay önce atadığı Merkez Bankası Başkanı'nı aniden görevden alarak piyasaları negatif yönde hızlandırdığını savundu.
Dövizin yükseldiğini, Türk lirasının değer kaybettiğini, altının fırladığını, borsanın ise çakıldığını söyleyen Türkkan, "Özerk olması gereken ve görev süreleri 5 yıl olan Merkez Bankası Başkanlığına sadece 20 ay içinde dördüncü kez atama yapan Sayın Erdoğan, piyasaların güvenini kırdı, ekonomiyi de tepetaklak yaptı." diye konuştu.
Türkkan, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasına ilişkin, "Cumhurbaşkanı kalkıyor, gece yarısı bir kararnameyle bütün bu hiyerarşik düzeni bile altüst ediyor. Aslında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğiniz bu ucube sistemde ne kanun ne Anayasa ne de yönetmelik var. Hiçbir şey yok, tek adam var. Tek adam ne derse o oluyor. Bu sistemi değiştireceğiz." ifadelerini kullandı.
- "HDP'ye sahip çıktılar"
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, vatandaşların, salgın koşullarını da dikkate alarak "Nevruz" kutlamalarına katıldığını, HDP'ye sahip çıktığını dile getirerek, "HDP'nin, kapısına kilit asılacak bir bina olmadığını, bir fikir, politika olduğunu göstermişlerdir. Özellikle gençlerin ve kadınların katılımı bize çok açık bir şekilde şunu göstermiştir, bütün HDP milletvekillerini cezaevine atabilirsiniz ama arkamızdan son derece parlak, gencecik insanlar HDP'nin, bu politikalarını ve fikirlerini üretmek üzere gelmektedirler." dedi.
Milletvekilliği düşürüldükten sonra TBMM'yi terk etmeyerek eylem yapan HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun gözaltına alınma nedeni olarak, "Biji Serok Apo" sloganının atılması gösterildiğini hatırlatan Oluç, "Yalanın bu kadarı olabilir mi? İşte FETÖ'cü taktik budur. Meclis'te sahte delil üretmek ve suç uydurmaktır. Meclis çatısı altında siyasi kumpas kurarak bir partiye böyle bir saldırı düzenlenebilir mi?" diye sordu.
- "Uydurma bir videonun servis edilmesi söz konusu değil"
Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Meclis Başkanlığı olarak Oluç'un konuşmasını tümüyle reddettiklerini bildirdi.
Bilgiç, Oluç'a, "Başkanlığa yönelik 'suç uydurma', 'sahte delil üretme', 'FETÖ'cü taktik', 'kumpas' gibi kullanmış olduğunuz bu ifadelerin hiçbiri tarafımızdan kabul edilmemektedir ve gerçeği de yansıtmamaktadır." karşılığını verdi.
Milletvekilliği düşen Gergerlioğlu'nun Meclis dışına çıkmayarak, 17 Mart'tan itibaren birtakım eylemler gerçekleştirdiğine, sosyal medya üzerinden açıklamalar yaptığına işaret eden Bilgiç, "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da bildirilen, iletilen husus tamamen budur. Dediğiniz gibi TBMM tarafından herhangi bir şekilde uydurma bir videonun veya başka bir şeyin servis edilmesi gibi bir husus asla söz konusu değildir." diye konuştu.
- "Böyle bir sloganın atılması vahim"
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, böyle bir sloganın atılmasının vahim olduğunu vurgulayarak, "Böyle bir şey yapılmamış da yapılmış gibi bir tutanak düzenlenerek HDP Grubu'na bir ithamda bulunulmuşsa bu vahim ötesidir. Her iki halde de parlamentonun itibarı yerle yeksan olmuş olur." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nde 98 yıl boyunca 12 cumhurbaşkanının görev yaptığını anımsatan Altay, "12 Cumhurbaşkanımız içinde kadın-erkek eşitliğine inanmayan tek Cumhurbaşkanı, 98 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde şu anki Cumhurbaşkanı'dır." görüşünü savundu.
Anayasa'nın 90'ıncı maddesinin çok açık olduğunu dile getiren Altay, "Çok taraflı bir uluslararası anlaşmanın Meclis'te onaylanmasıyla kanun haline gelmesinden sonra, Cumhurbaşkanı'nın iki dudağının ucuyla 'Bunu ben kaldırdım' demesinin hukuki tartışmaları epeyce bir sürecektir. 'Kötüye kullandı' diye bir sözleşmeden geri çekilinir mi? 'Adam kötüye kullandı', siz şimdi namazı da mı yasaklayacaksınız?" ifadelerini kullandı.
- "Bu noktadan asla geri adım atılmayacaktır"
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, AK Parti iktidarlarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde kadınların hak ve hukukunun korunması, genişletilmesinde birçok çalışmayı hayata geçirdiğini anlattı.
Akbaşoğlu, 2002'de yüzde 79,9 olan kadın okur yazarlık oranının yüzde 95,3'e çıktığını vurgulayarak, "Kız çocukları okullaşma oranını ortaöğretimde yüzde 45,2 iken yüzde 84,8'e, kız çocukları okullaşma oranını yükseköğretimde yüzde 13,5 iken yüzde 46,3'e çıkaran AK Parti iktidarıdır." dedi.
AK Parti'nin, kadınların her alanda, özellikle kamuda istihdamını yüzde 40'lara çıkardığına dikkati çeken Akbaşoğlu, "Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde, 18 yıllık iktidarımız döneminde kadına şiddete sıfır toleransla yaklaşarak, her türlü pozitif ayrımcılığı kadınlar lehine ortaya koyan bir anlayış iktidardadır. Bu noktadan asla geri adım atılmayacaktır. Bundan herkesin emin olması gerekir." diye konuştu.
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasını değerlendiren Akbaşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu sözleşme, 2011'de imzalanmış ancak 10 yıla yakın uygulamalar neticesinde görülmüştür ki birtakım marjinal grupların kendilerini meşrulaştırmaya ilişkin, bu sözleşmenin arkasına gizlenildiği bir zemin oluşmuştur. İstanbul Sözleşmesi'nin, dünyadaki uygulamalarıyla birlikte ele alındığında aileyi dağıtmaya ve ortadan kaldırmaya dönük sonuçları görülmüştür. Sayın Cumhurbaşkanımız, iç hukuk ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde İstanbul Sözleşmesi'nin 80'inci maddesindeki fesih hükmüne de istinaden, milletimizin talepleri doğrultusunda bu sözleşmeden çekilme iradesini göstermiştir. Milletimiz, Cumhurbaşkanımıza medyunuşükran olduğunu ifade etmektedir. Bizim toplumumuz 'aileerkil' bir toplumdur. Başta kadınlarımız olmak üzere kadını, erkeği, çocuğu, genci, yaşlısıyla bütün ailelerimizin, bütün milletimizin hak ve hukukunu titizlikle gözetecek, mutlu, huzurlu, özgür, güvenli ve müreffeh bir birey, aile ve toplum için samimiyetle çalışmaya devam edeceğiz."
1963 tarihli Bazı Andlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun'a istinaden, daha önce yürütmeye ait olan fesih yetkisinin, eski sistemde Bakanlar Kurulunda olduğunu belirten Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde ise yürütmeyi temsil eden Cumhurbaşkanına geçtiğini anlattı.
Akbaşoğlu, "Yasama yetkisi farklı, yürütme yetkisi farklı. Kimsenin yetkisine karışılmışlık yok, yetki aşımı yok. İç hukuka, uluslararası hukuka tam bir uygunluk var. Cumhurbaşkanlığı Kararı ile fesih yetkisi söz konusu olmuştur. Bu konuyla ilgili CHP, Anayasa Mahkemesi'ne 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin iptaliyle ilgili dava açmış, Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle reddetmiştir. Dolayısıyla hukuka uygunluk söz konusudur." değerlendirmelerinde bulundu.
Bu arada grup başkanvekilleri, 21 Mart Nevruz Bayramı'na ilişkin de duygu ve düşüncelerini dile getirdi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.