Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Bozay, DEİK "Türkiye-AB İlişkilerinde 2021 Beklentileri" web konferansında konuştu

Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Bozay, DEİK "Türkiye-AB İlişkilerinde 2021 Beklentileri" web konferansında konuştu

"Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konuları sadece Türkiye-AB ilişkilerini değil AB'nin stratejik vizyonunu da belirleyecek"- "Beklentimiz barış yoluyla çözüm konusundaki taleplerimizin karşılık bulması"- "Bizim AB ile aynı seviyede oturabilmemiz için asıl...

ANKARA (AA) - Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, "Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konuları sadece Türkiye-AB ilişkilerini değil AB'nin stratejik vizyonunu da belirleyecek." değerlendirmesinde bulundu.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), "Türkiye- AB İlişkilerinde 2021 Beklentileri" başlığıyla çevrim içi konferans düzenledi.

Büyükelçi Bozay, etkinlikte yaptığı konuşmada, AB'nin Türkiye'yi eleştirdiği konular bulunduğunu, 15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişimi sonrası uygulanan olağanüstü hal (OHAL) gibi konular üzerinden, gümrük birliği, 18 Mart mutabakatında yer alan vize muafiyeti süreçlerinin dondurulduğunu dile getirdi.

Bu durumun Türkiye'deki koşullar ile ilgili olduğunu belirten Bozay, 15 Temmuz 2019 tarihiyle birlikte Türkiye-AB İlişkilerinin bambaşka bir dinamiğe geçtiğini aktardı.

- Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konuları AB'nin stratejik vizyonunu da belirleyecek

Bozay, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs üzerinden Türkiye'ye yaptırım uygulanmasının gündeme getirildiğini ancak AB'nin bu konuda ikilem yaşadığını anlattı.

Türkiye'nin her zaman AB'nin yaşadığı ikileme dikkati çektiğini hatırlatan Bozay, şöyle konuştu:

"Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konuları sadece Türkiye-AB ilişkilerini değil AB'nin stratejik vizyonunu da belirleyecek. AB'ye göre Kovid-19 salgını, kural temelli uluslararası sistemin eksikliklerini ve karşılaştıkları tehlikeleri, kural temelli uluslararası sisteme bağlılığın gereğini ortaya koydu. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs ile bunun bağlantısına geldiğimizde, kural temelli uluslararası sistemin ana unsuru hukuka uymayıp bozduğunuz zaman büyük gedikler verdirirsiniz. AB'nin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda oluşturmaya çalıştığı paradigma, birlik dayanışması tescilini Türkiye üzerinden yapmaya çalışırken, uluslararası hukukun ana ilkesi olan barışçı yollarla çözümü ötelemiş oldu."

Bozay, aralık zirvesinde aklı selim ülkelerin bu kurgu hatasını fark ederek, Türkiye'ye yapılacak bir haksızlığın ileride uluslararası hukuka saygı normunu zedeleyebileceğini gördüğünü aktardı.

Türkiye'nin, sorunlar olduğunu ve istikşafi görüşmeleri başlatma talebini dile getirdiğini belirten Bozay, diğer taraftaki aktörün bu görüşmeleri yapmayı reddettiğini ve Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını istediğini ifade etti.

Bozay, böyle bir yaklaşımın stratejik vizyon çizmeye çalışan AB'nin yanlış bir yola sapması anlamına geleceğine dikkati çekti.

Önümüzdeki dönemde AB'nin yine aklı selim ile davranacağını beklediklerini dile getiren Bozay, martta hazırlanacak rapora yönelik diplomatik girişimleri sürdürdüklerini belirtti.

Bozay, aralıkta Türkiye karşıtı çevrelerin beklediğinin aksine bir tablo ortaya çıktığını hatırlattı.

Yoğun temasların süreceğini ve karşılıklı olarak heyetlerin ziyaretlerde bulunacağını aktaran Bozay, "Beklentimiz barış yoluyla çözüm konusundaki taleplerimizin karşılık bulması." dedi.

Bozay, "Diplomasi ve görüşmeler yoluyla çözüm ilkemizden ve egemenliğimizden taviz vermeden çok yoğun bir diplomasi yürütülecek. Marta hazırlanacak raporda Türkiye-AB İlişkilerinin geleceğine ilişkin de çıkarımların olması gerekiyor. Bu ilişkilerin yine sadece siyaset ve dış politika döngüsü içinde şekillendirilmemesinin vurgulanması önemli. Türkiye ile ilişkiler demek '83 milyon nüfuslu Türkiye'yi nerede görmek istiyorsunuz?' sorusu demek aslında." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yeşil Mutabakat" stratejisi

AB'nin, 2000'li yıllarda stratejik olarak ABD ve Çin'den geriye düştüğünü fark ettiğine değinen Bozay, geriye düştüğü alanların ise araştırma geliştirme, inovasyon ve finansal düzenlemeler olduğunu belirtti.

Bozay, 2019 yılında oluşan AB Komisyonu ve AB Konseyine dek AB'nin başka gündemler sebebiyle bu konuların üzerine düşemediğini vurguladı.

Bu dönemde yeni seçilen AB Konseyi Başkanı ile yeni bir strateji geliştirilerek, bu stratejiye "Yeşil Mutabakat" adının verildiğini aktaran Bozay, bu çalışmanın ABD ve Çin arasındaki sıkışıklığını giderecek bir büyüme stratejisi ve bir uluslararası ekonomik norm oluşturma isteği olduğunu aktardı.

Bozay, AB'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle daha önce yapmayacağı ve hiç adım atmadığı alanlarda adımlar attığını ve atılımlar yaptığını vurguladı.

Daha önce borçlanmaya şiddetle karşı çıkan Almanya'nın, Kovid-19 sonrasında sektörlerin toparlanabilmesi için AB Komisyonu'na borçlanma yetkisi verdiğini belirten Bozay, federalizm yolunda bir adım atılmış olduğunu hatırlattı.

- Üretilen her ürünün yeşil bir tarafı olması gerekiyor

Bozay, marttaki zirve için siyasi konuların takibinin yapılacağını belirterek, "Bizim AB ile aynı seviyede oturabilmemiz için asıl yapmamız gereken ekonomik kapasitemizin artırılmasıdır. Bence AB, siyasi konuların dışında Türkiye'nin standartlar noktasında nerede olduğuna bakarak hareket edecek. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir kalkınma projelerimizi nerelere taşıyacağımızı, bunun için finansı nasıl bulacağımızı ve AB'nin benzer işleri nasıl yönettiğine bakmamız ve mart ayındaki rapora Türkiye'nin AB ile ilgili kendini bir yere taşımış olduğunu göstermemiz gerekiyor. AB'ye üyelik sürecimizin devam ettiği şeklinde yapacağımız düzenlemeler çok önem taşıyor." diye konuştu.

Türkiye, AB'ye üye olmak istese de istemese de standartların değiştiğini ve bu standartlara ayak uydurmak gerektiğini dile getiren Bozay, tüketici tercihlerinin de değiştiğini ve bu değişime adapte olunması gerektiğini vurguladı.

Bozay, "Bundan sonra ne üretiyorsak, ne satıyorsak üretilen her ürünün yeşil bir tarafı olması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin bu noktada rekabetçi olabilmesi için bu normları iyi takip ederek karbon izini düşürecek çalışmalara girmesi gerektiğine dikkati çeken Bozay, karbon ayak izinin düşük olduğu üretimlerin öne çıkacağını belirtti.

Bozay, "Bunu başarabilmek için borçlanmayla, yeşil düzenlemelerin getirdiği borçlanma ve kredilere yönelerek nasıl bir özel sektör yapılanmasına gidileceğinin belirlenmesi gerekiyor. Bizim kendi devrimimizi nasıl yapacağımız önemli." ifadesini kullandı.

Çevrim içi konferansa, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı, AB Türkiye Delegasyonu'nun eski Başkanı ve Ekonomiden Sorumlu AB Komiseri Paolo Gentiloni'nin Özel Danışmanı Büyükelçi Stefano Manservisi, Global İlişkiler Forumu (GİF) Başkanı Selim Yenel, DEİK Başkanı Nail Olpak ve DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay katıldı.

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.