Türkiye üzerine tartışmalı bir rapor
Hazırladığı raporlarla ABD dış politikasına yön verdiği belirtilen düşünce üretme kuruluşlarından Stratfor, yine Türkiye üzerine tartışmalı bir rapor yayınladı
"Jeopolitik Haftalık: Türkiye ve Rusya Yükselişte" başlığıyla yayınlanan raporda şu anda özellikle ekonomik alanda büyük bir işbirliği içinde olan Avrasya'nın iki gücü Türkiye ve Rusya'nın şimdi olmasa bile yakın gelecekte sert bir mücadeleye girişecekleri öne sürülüyor.
Rapora göre Abdullah Gül'ün dört günlük ziyaretinden sonra Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in de yakın bir gelecekte Ankara'ya giderek pek çok konuyu görüşecek.
Raporda, şimdilik birlikte çalışmak zorunda olan iki ülkeden Rusya'nın Sovyetler Birliği ülkeleri üzerindeki gücünü tekrar kazanmaya çalışması, aynı şekilde Türkiye'nin de 90 yıl önceki Osmanlı toprakları üzerinden yeniden yükselmek istemesinin iki Avrasya gücünü geçmiş yüzyıllardaki gibi yeniden karşı karşıya getireceği öne sürülüyor.
Rusya'nın kalbini oluşturan Moskova bölgesinin önünde genişlemek için çok büyük bir alan olduğu, bu yüzden de sınırlarını olabildiğince geniş çizmeye çalıştığı belirtilen rapora göre Rusya'yı bekleyen en büyük tehlike hızla düşen Rus nüfusu. 140 milyonluk Rusya içinde halkın yüzde 80'inin Rus olduğu, ancak bu nüfus içinde bile aslen Rus olmayan çok halklar bulunduğu, bunların nüfusunun ise Rusların nüfusunun aksine yükseldiği ifade ediliyor.
Ruslar arasında artan uyuşturucu bağımlılığı, tüberküloz, AIDS gibi sorunların da kısa sürede yükselen bir güç olan Rusya'yı uzun vadede güçten düşen bir güç haline getireceği vurgulanıyor. Raporda, Ukrayna ile giriştiği doğal gaz savaşı, Ağustos 2008'deki Gürcistan'ı işgali, Orta Asya'dan ABD üslerini boşalttırması ve Baltık ülkelerine yaptığı baskı da zamanı gittikçe azalan Rusya için ayakta kalma savaşı olarak değerlendiriliyor.
Pek çok yönden Rusya'nın karşı kutbunda yer alan Türkiye ise rapora göre Rusya'nın maruz kaldığı nüfus sorunuyla karşı karşıya değil. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'ne karşı kendini savunmak için NATO yapısı içine sıkışan Türkiye'nin bugün Balkanlar ve Kafkaslar'da büyük bir hareket alanı sağladığı, Arapların da İran'a karşı Türkiye'nin bölgeye geri dönmesini hoş karşılayacağı öne sürülüyor.
AB üyeliği için artık çok da istekli olmayan ve Avrupa'dan gelen pek çok sınırlamadan da kurtulan Türkiye'nin imparatorluğunu ayakta tutmaya çalışan Rusya'nın tersine daha rahat hareket alanları bularak gücünü yaymaya çalıştığı ifade ediliyor.
Raporda Türkiye ve Rusya'nın dört alanda karşı karşıya geleceği öne sürülüyor: Birincisi, Ağır sanayi ülkeleri Rusya ve Ukrayna'nın tüketim malları üretme konusunda zayıf kalmaları ve bunların pazarlarının Türkiye'nin eline geçmesi. Bu durum Rusya'da endişe meydana getiriyor. İkincisi Balkanlar. Ancak bu bölgede iki ülkeyi de sınırlayan bir güç var; Avrupa Birliği.Üçüncüsü ise enerji koridorları. Avrupa bir yandan Rusya'ya bağlı kalmamak için Türkiye üzerinden enerji hatları oluşturmaya çalışırken, Türkiye de artan bu gücünü, petrol ve gaz ithal ettiği ülkelerin sayısını arttırarak pekiştirmeye çalışıyor.
Dördüncüsü ve en önemlisi ise Orta Asya için verilen savaş. Türkiye'nin bu ülkelere açılması için de Gürcistan stratejik bir öneme sahip. Bu durumun farkında olan Rusya da Gürcistan'ı sürekli olarak zayıflatmaya çalışıyor.
Rapora göre Ortadoğu'da etkinliğini artırmaya çalışan Türkiye, Rusya'yı da bölgeden uzak tutmak istiyor.
Sonuç olarak iki ülke ilişkilerinin geçici olarak en iyi düzeyinde bulunduğu, uzun vadeli hedefleri bulunan iki Avrasya gücünün, jeopolitik kanunların da dikte ettirmesiyle bugün olmasa da yarın muhakkak karşı karşıya gelecekleri öne sürülüyor.
habervaktim