“Türk korsanlar Libya’yı istila ettiler”
Ünlü tarihçi Halil İnalcık Libya lideri Kaddafi’nin “Türk korsanlar Libya’yı istila ettiler” sözünün büyük bir cehaleti gösterdiğini söyledi.
Banu Güven’in sunduğu Artı programına katılan ünlü tarihçi Halil İnalcık, İslam dünyasının Nobel’i olarak bilinen Kral Faysal ödülünü almasıyla ilgili açıklamalar yaptı.
İnalcık, “Bu ödül benim için bir sürpriz oldu. Bu uluslararası bir ödül ve 5 dalda veriyor. Komite tıp, bilim, İslam araştırmaları ve siyaset dallarında bu ödülü veriyor. Bu ödül almam için Riyad Üniversitesi, İngiltere’de basılmış olan bir kitabımı Arapça’ya çevirdi ve ardından bu ödülü kazandım.
Riyad’a gitmek benim için zor olduğundan bir arkadaşım gitti ve aldı. Siyaset kolunda daha önce Başbakanımız almıştı bu ödülü” dedi.
Libya lideri Muammer Kaddafi’nin “Türk korsanları Libya’yı istila ettiler” sözüyle ilgili olarak ise İnalcık şu açıklamayı yaptı, “Bu sözler cehaleti gösteriyor. Bu Kaddafi’nin ne kadar cahil olduğunu gösteriyor. Bunun tarihi aslı, 16. asrın ilk yarısında Avrupa’yı temsilen Şarlken İmparatorluğu vardı. Bir de İspantya, ikisi Kuzey Afrika’da bir çok yeri istila etti.
Trablusgarp da aynı tehlike altındaydı. Cezayir’i Oruç Reis ve Türk gazileri kurtardı. Avrupa’nın saldırısı ve Trablusgarp’ı ele geçirmek üzere teşebbüslerine karşı, Baba Oruç’un, yani Barboros’un yerini Turgut Reis aldı ve Trablusgarp’ı kurtardı.
Ardından da bir beylerbeylik kurdu. Bu sayede Libya bir Müslüman memleketi olarak kaldı. Biz kurtardık. Bugün de aynısı oluyor. Fransa haçlı seferi ilan etti ve uçaklarla bombaladı. Biz hükümet olarak halka zarar verecek bombalamanın önüne geçtik. Biz uzun zamanlar sonunda aynı şeyi yaptık. Ben hükümeti tebrik ediyorum.
1911 İtalyanların istilası ve Atatürk arkadaşları ile gidip savaştı. Kaddafi büyük hata yapıyor çünkü orada Türkleri çok severler.
KORSAN BATILI İFADE
Barborossa bir İtalyan terimi ve kızıl sakal demektir. Baba Oruç aslı, bunlar üç kişilerdi ve korsan değil, deniz gazileriydiler. İtalyanlar Barborassa diyince bizde Barboros demişiz ve mezarına bile öyle yazmışız. Doğrusu deniz gazisi demek
PEYGAMBERİN KEMİKLERİNİ ALMAK İSTEDİLER
Aslında bizim Arap dünyasını himaye etmemiz Portekizlilerin Hint Denizi'ne gelmesiyle başlar. Portekizliler yalnız Hint Denizi etrafında kaleler yaparak hakim olmadılar. Cidde'ye kadar geldiler. 1510'da Peygamber'in mezarını istila edip kemiklerini almayı planladılar. Ancak bu projeyi yerine getiremediler.
Portekizliler Basra Körfezi ve Kızıldeniz'i ele geçirdiler. Arap dünyasının Portekizlilere karşı ateşli silahları yok. 2. Bayezid'den yardım istendi. 2. Bayezid yardım etti. Süveyş'te bir donanma üssü tesis ettiler. Orada Türk amiralleri gemiler yaptı. Arap dünyasını Portekizlilere karşı koruyan Osmanlılar'dı. Araplar bunu çok iyi biliyorlardı.
Osmanlı sayesinde İslam dünyası Portekizlilere karşı durdu. Osmanlıları Araplar kollarını açarak karşıladı. Araplar Portekiz istilasına karşı Osmanlıları bir kurtarıcı olarak karşıladılar. Bugün de aynı şeyi yapıyoruz. Bugün bizim Türkiye'nin büyük rolü var. Tekrar Arap dünyasını Avrupa tahakkülünden kurtarıyoruz.
1 MART TEZKERESİ İYİ Kİ GEÇMEDİ
Arap dünyası Türkiye'yi bir kurtarıcı gibi görüyor. Başbakan'ın Irak'ta nasıl karşıandığını biliyorsunuz. Tekrar 16. asırda olan bu sevgi Hıristiyan, emperyalist Avrupa'nın bertaraf edilmesiyle Türkiye'nin İslam dünyasında eski rolünü alması demektir. 1 Mart tezkeresi iyi ki geçmedi.
TARİHİ YENİDEN YAZMAK LAZIM
Tarihi yeniden yazmak lazım. Avrupa iki bakımdan Türkiye'yi sevmez. Tarihçileri eserleri yazmak için Avrupa halkına hitap eden eserlerde Türkiye'yi geri, savaşçı, kötü renklerle anlatırlar. Yakında değşimeye başladı. Fakat benim eserlerim Yunanca, Lehçe'ye tercüme ediliyor.
Avrupa iki bakımdan bizim imparatorluğumuzu parçaladı. Biri Haçlı Hıristiyanlık unsuru. Hükümetler laiktir ama halkta Hıristiyan Haçlı durumu var. Bizi istemiyorlar.
Her millet kendi devletine sahip olmalıdır. Bunu bugün bütün dünyada Avrupa'nın üstünlüğünü meşru göstermek için Avrupa kullanıyor. Bu prensiple 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'yu da parçalamaya çalıştılar.
Avrupa bu iki prensibi Hırıstiyanlık ve serf determinationu Osmanlı Devleti’ni parçalamak için kullandı, bugün bize karşı da kullanıyor.
'OSMANLI FRANSIZLARLA İTTİFAK YAPMIŞTI'
16. asrın başlarında Avrupa’da iki büyük otorite vardı. Birincisi papalık, öteki de imparatorluk. İmparatorluk Almanların elindeydi. Bu iki otorite yeni milli devletlerin kurulmasına karşıydı. Fransızlar Fransız dilini konuşanların kendi devletlerine sahip olmasını istiyordu. Hollanda, İngiltere de öyle. Bu iki otorite bunlara mani oluyor. Bu yeni milli devletler kendilerine bir müttefik arıyorlar. Doğu’daki büyük devlete gözlerini çeviriyor, himayesini istiyorlar. Fransa Osmanlı devletiyle ittifak yaptı. Bu ittifak 17. asra kadar sürmüştür. Osmanlılar bu ittifaka karşı kapütülasyonlar verdiler. Akdeniz’de Barbaros’la Fransız donanmasının müşterek harekatta bulunduğunu görüyoruz. Bizim donanmamızda Fransız gemileri vardı.
KANUNİ HÜRREM'E SIRILSIKLAM AŞIKTI
Şov başka, tarih başkadır. Genel olarak bu şovda tarihe kısmen sadık kalındığını görüyorum. Senaryoyu yazan biliyor mu, Kanuni Süleyman, Hürrem’e hakikaten candan aşıktı. Bu aşkını tespit için ben bir gazelini biliyorum. ‘Enis-i halvetim’ diye başlar. Turuncum, nar, narencim diye... ‘Ölürsem boynuna ey kafir’ diye bitirir bunu. Hakikaten sırılsıklam aşıktı. Bu gazel bu aşkı ispat ediyor. Bilmiyorum bunu getirecekler mi...