Türk Jetinin Enkazıyla İlgili Önemli Karar
Arınç, Bakanlar Kurulu'nda görüşülen konularla ilgili açıklama yaptı.
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağı enkazının çıkarılmasıyla ilgili faaliyetlerin eksiksiz yürütüleceğini belirterek, ''ABD'de, Felix firmasıyla görüşmeler yapılmış ve anlaşılmıştır. Arama-kurtarma çalışmaları bundan böyle TCG İnebolu gemisinden yürütülecektir. Bu geminin üzerinde arama ve kurtarmada kullanılacak alet, teçhizat Felix firması tarafından sağlanacak, gemimize monte edilecek ve arama-kurtarma faaliyetleri firma personeli tarafından yürütülecektir'' diye konuştu.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantıda, Avrupa Birliği süreciyle ilgili pozitif gündemin kabul edildiğini hatırlatarak, Türkiye'nin bu konuda bir dizi çalışmalar yaptığını, sorumlu olduğu konular üzerindeki gelişmelerin devam ettiğini söyledi.
Bu konuda Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, daha sonra da Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, yasama döneminin son günlerinde çıkarılan İnsan Hakları Kurumu Kanunu ve Akreditasyon Kurumu Kanunu'nda değişiklik öngören kanunlarla ilgili bilgi verdiklerini kaydeden Arınç, her iki kanunun da kısa sürede yasalaşmasının pozitif gündeme ait bir başarı olarak takdim edildiğini bildirdi.
-''Kürtaj konusunda yasal düzenleme henüz tasarı haline gelmedi''-
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın da ''Üreme Sağlık Hizmetleri Kanun Taslağı'' ile ilgili geniş bir sunum yaptığını söyleyen Arınç, şöyle konuştu:
''İsimlendirme yenidir. Kürtaj konusunda yapılacak yasal düzenlemenin yeni bir isimle takdimidir. Daha önce mevcut kanun, üreme sağlığı hizmetleri olarak düşünülen bir seri çalışmanın içerisinde yeni yasal bir düzenlemeyi getirmektedir. Çok kapsamlı, tartışmaya çok açık, arkadaşlarımızın sorularıyla daha da zenginleştirilen bir sunum oldu. Henüz tasarı haline gelmedi. Yeni yasama dönemi başlayıncaya kadar hem yapılacak Bakanlar Kurulu toplantılarında hem de bakanlığın diğer ilgili bakanlıklarla yapacağı müşterek çalışmalarla olgunlaştırılması ve tasarı haline getirilmesi Sayın Başbakanımız tarafından tavsiye edildi.''
Arınç, toplantıda ayrıca iç ve dış gelişmelerin de ele alındığını belirterek, uçağın enkazıyla ilgili konular, bugüne kadar yapılan açıklamalar ve son gelişmelerin etraflıca görüşüldüğünü bildirdi.
-Sorular-
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Arınç, Suriye ve ABD'nin, uçağın düşürülmesine ilişkin verdikleri bilgi ve belgelerle Türkiye'nin tezleri arasında örtüşen ya da ayrılan taraflar olup olmadığı, bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmayı düşünüp düşünmedikleri yönündeki soru üzerine, Dışişleri Bakanlığı'nın her iki ülkenin paylaştıkları bilgilere sahip olduğunu kaydetti.
''Şüphesiz yaşadığımız bir olay var. RF uçağımız radar test eğitimi yaparken düşürülmüştür'' diyen Arınç, iki pilotun naaşlarının toprağa verildiğini hatırlattı.
Arınç, bu konuda, kendisinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın açıklamaları ve Genelkurmay Başkanlığı'nın yazılı açıklamalarıyla birbirini teyit eden konuların ortaya çıktığını ifade etti.
Nautilus araştırma gemisi tarafından yapılan çalışmalarla uçak enkazının tespit edildiğini, enkaz parçalarının görüntülendiğini ve ardından iki pilotun naaşlarının çıkarıldığını söyleyen Arınç, deniz altından ve deniz üstünden bir kısım enkaz parçalarının alındığını kaydetti.
Bülent Arınç, şöyle konuştu:
''Henüz deniz altındaki uçak enkazının yüzde 10'unu bile bulamayacak kadar bir parçasına kavuşma imkanımız oldu. Şu anda uçağın büyük enkazı, büyük parçaları halen su altına bulunmaktadır. Nauitilus'un oradan bir şekilde ayrılmasıyla, ki kendileri bunu optik sistemlerindeki bir arıza sebebiyle göreve devam edemeyeceklerini, Karadeniz'e dönmek istediklerini ifade etmişlerdir, bundan sonraki arama-kurtarma çalışmaları veya uçak enkazının yüzeye çıkarılması faaliyetleri eksiksiz şekilde devam edecektir. Bu konuda bir gelişmeyi sizinle paylaşmak istiyorum; Nautilus'un yerinden ayrılmasıyla aynı görevi yapabilecek başka imkanlar da aranmıştır. Bunlardan ABD Silahlı Kuvvetleri'nin yüklenicisi durumunda bulunan Felix firmasıyla görüşmeler yapılmış ve anlaşılmıştır. Bu görüşmeler ve anlaşma sonucunda, arama-kurtarma çalışmaları bundan böyle deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı TCG İnebolu gemisinden yürütülecektir. Bu geminin üzerinde arama ve kurtarmada kullanılacak alet, teçhizat Felix firması tarafından sağlanacak, gemimize monte edilecek ve arama-kurtarma faaliyetleri firma personeli tarafından yürütülecektir.''
Yarından itibaren teçhizatların yükleme çalışmalarının başlayacağını, iki gün içerisinde de arama-kurtarma faaliyetlerinin başlamasının öngörüldüğünü bildiren Arınç, ''Eğer uçak enkazına süratle ulaşılabilir ve uçağın büyük parçaları, tamamı mümkün olur mu bilemiyorum, çıkarılabilirse uçağımızın ne şekilde vurulduğu, isabet aldığı, ne tür bir silahla vurulduğu konularındaki belki müphemiyet ortaya çıkarılmış olacaktır. Bugüne kadar elimizdeki bilgiler ve başkaları tarafından bize ulaştırıldığı bildirilen bilgi ve belgelerle bizim Türkiye olarak tezlerimizin tersine bir olguya yol açabilecek bir gelişmeye rastlanmamıştır'' diye konuştu.
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, BDP'nin Diyarbakır'da yapmak istediği miting ve sonrasında yaşanan olaylarla ilgili olarak, ''BDP'nin Genel Başkanı da milletvekilleri de sık sık konuşmalar yaparak Valiliğin bu kararını tanımayacaklarını, dolayısıyla halkı da bizzat sokaklarda yürüyerek Valiliğin kararına karşı gelmeye, direnmeye, bu kararı yok saymaya, davet etmişlerdir. Bu açıkça suçtur. Bu suç işlenmiştir'' diye konuştu.
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, Türk askeri uçağının düşürülmesi ile ilgili elektromanyetik müdahale iddiasının ciddiye alınıp alınmadığı şeklindeki soruya Arınç, konuşmalar ve varsayımlar üzerinde konuşulmaması gerektiğini belirterek, ''Yaptığımız açıklamaları takip edeceksiniz. Bundan sonraki resmi açıklamalar da, ilgili bakanlıklar ve Genelkurmay Başkanlığımız tarafından yapılacaktır. Yoksa her gün her gazetede bilen veya bilmeyen insanlar bir takım varsayımlara dayalı olarak tezler ileriye sürebilmektedir. Bizim daha önce yaptığımız açıklamalara ilave edeceğimiz her hangi bir bilgi mümkün değil şu anda onu size veremiyorum'' şeklinde konuştu.
BDP'nin Diyarbakır'da yapmak istediği miting ve daha sonraki olaylarda BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarında Vali'yi suçlaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın ve Valiliğin gösteri konusunda bilgilendirildiğini ancak dinlenmediği şeklindeki iddialarının hatırlatılması üzerine Arınç, böyle bir konuşmanın Bakanlar Kurulu'nda yapılmadığını ve gündeme gelmediğini belirterek, kendisinin de gazetelerden ve Demirtaş'ın açıklamalarından konuyu bildiğini söyledi.
Arınç, olayı saptırmaya gerek olmadığını BDP'nin miting yapmak istediğini ve bu doğrultuda Valilik'ten izin istediğini ancak Valiliğin de yaptığı inceleme, araştırma, istihbaratlar doğrultusunda mitinge izin verilmeyeceğini ifade ettiğini belirtti.
- Valiliğin kararı -
Valiliğin verdiği bu kararın normal prosedür olduğunu ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'ndaki hükümler dikkate alınarak her Valiliğin kendi yetki alanı içerisinde böyle kararlar verebileceğini hatırlatan Arınç,şunları kaydetti:
''Fakat buna rağmen BDP'nin Genel Başkanı da milletvekilleri de sık sık konuşmalar yaparak Valiliğin bu kararını tanımayacaklarını, dolayısıyla halkı da bizzat sokaklarda yürüyerek Valiliğin kararına karşı gelmeye, direnmeye, bu kararı yok saymaya, davet etmişlerdir. Bu açıkça suçtur. Bu suç işlenmiştir ve tabi bu ısrar karşısında güvenlik görevlileri de yetkilerini kullanmak zorunda kalmışlardır. Yetki aşımı, orantısız güç kullanımı bunların hepsinden bahsedebilirsiniz. Ama ortalıkta valiliğin verdiği bir karar vardır, bu karar aleyhine de yargıya gitmemiştir BDP. Gitseydi belki toplantı yapacak bir imkanı da bulabilirdi. Madem ki karar olduğu yerde duruyor ve Valiliğin çok açık yüreklilikle açıkladığı gibi bazı arama ve taramalarda da silahlar bulunmuşsa patlayıcı maddeler bulunmuşsa orada toplanacak büyük bir kalabalığın suç işlemeye yönlendirileceği konusunda bir istihbarat da temin edilmişse Valiliğin bu kararına hepimizin uyması gerekirdi. Dolayısıyla Valilik, elindeki yetkiyi kullanmıştır ve bu yetkiyi kimseyle paylaşmasına da ihtiyacı yoktur. Sayın Bakanımız İçişleri Bakanlığı yapmış bir insandır. İçişleri Bakanlığı yapmış bir kişinin Valiliğin bu yetkisini bilmemesi düşünülemez. Dolayısıyla bu haberlerin doğru olmadığı kanaatindeyim.''
- ''Kararı kolaylaştırıcı bir tavır takınmaları gerekirdi'' -
Arınç, Vali, Emniyet Müdürlüğü ve organizasyonlarda sorumlu ve yetkili olanların yapılmak istenen bu mitingin tarih itibarıyla bazı olaylara denk geldiği ve bu nedenle böyle büyüklükteki bir mitingin başka kötü amaçlar için de kullanılabileceğini ifade ettiğini belirterek, ''Bir hukuk devleti ise Türkiye ve siyasi bir partinin genel başkanları da bu gerçeği biliyorsa Valiliğin kararına karşı gelmek değil bu kararı kolaylaştırıcı bir tavır takınmaları gerekirdi. Dolayısıyla bir bakanın bir valinin yetkisine müdahale etmesi söz konusu değil'' diye konuştu.
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye'de şiddetin 15-16 aydır devam ettiğini, katliamlar yapıldığını belirterek, ''Acaba bu olaylardan Sayın Kılıçdaroğlu'nun haberi yok mudur? Sayın Kılıçdaroğlu'nun ağzından bir insan olarak en azından, bırakın siyasetçi olmayı, bu yaşanan gaddarlığa karşı, Suriye yönetimi ile arası ne kadar iyi olursa olsun, CHP kitlesini temsilen, bunu kınayacak, lanetleyecek bir söz duymak için çok mu beklenecektir? Niçin acaba böyle bir kınamayı CHP Genel Başkanı yapmamaktadır?'' diye sordu.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin, toplantıda, Doğu Akdeniz'deki askeri hareketliliğin görüşülüp görüşülmediğine ilişkin sorusu üzerine, Arınç, bu konunun toplantıda özel olarak görüşülmediğini belirterek, ''Bunlar önceden kararlaştırılmış bir takım tatbikat veya gösteriler de olabilir. Bunun doğrudan Suriye'yle bağlantısını kurmak kolay kolay mümkün olmayabilir'' yanıtını verdi.
Arınç, Suriye konusunda konuşulacak en önemli hususun, 13 Temmuz'da Hama'nın Tireymse köyünde, Esad yönetimi silahlı güçleri tarafından gerçekleştirilen katliam olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bu konuyu bütün dünya ve Türkiye kınamıştır. Çünkü 200'den fazla çocuk, kadın ve erkeğin hedef gözetilerek, vahşice katledilmesine insanlık adına duyarsız kalmak mümkün değildir. Türkiye, Dışişleri Bakanlığı olarak, Sayın Başbakanımızın yaptığı konuşmalarda, bir kısım siyasetçilerin de hakikaten büyük vicdan azabı çekerek bahsetmek zorunda kaldığı bu konuyu hepimiz önemle dikkate almalıyız. Bu olaydan sonra hem Kofi Annan hem BM Genel Sekreteri hem de Rusya ve Çin dışişleri bakanlıkları önemli açıklamalar yapmışlardır. Belki de dünyanın gözünü açan bir olay yaşandı Suriye'de ve bunun Annan Planı'nın uygulandığı bir devrede olması elbette üzüntü konularından bir tanesidir.
Şuna dikkati çekmek istiyorum, bugüne kadar 15-20 bin civarında insanın hayatını kaybettiği, 15-16 aylık Suriyedeki olaylar sırasında Kandil gecelerinde bile katliamlar yaşanmıştır. Son olarak Tireymse köyündeki olaylar bunlardan bir tanesidir. Çocukların başı kesilmiştir, insanlar bir kısmı askerler, bir kısmı Şebbiha milisleri tarafından vahşice katledilmiştir. Acaba bu olaylardan Sayın Kılıçdaroğlu'nun haberi yok mudur? Sayın Kılıçdaroğlu'nun ağzından bir insan olarak en azından, bırakın siyasetçi olmayı, bu yaşanan gaddarlığa karşı, Suriye yönetimi ile arası ne kadar iyi olursa olsun, CHP kitlesini temsilen bunu kınayacak, lanetleyecek bir söz duymak için çok mu beklenecektir? Niçin acaba böyle bir kınamayı CHP Genel Başkanı yapmamaktadır? Suriye konusunda Türkiye'nin ve hükümetimizin tavrını eleştirebilirsiniz ama en azından halkına katliam yapan birisine bu yaptığın kötülüktür, bu yaptığın iğrençtir, katliamdır demek ana muhalefet partisinin ağzına yakışmıyor mu? Bunun örneğini başka siyasetçiler için de kullanabilirim ama yarından itibaren kurultaylarını yapacaklarına göre Suriye konusunda ne düşündüklerini, olaylardan kimi sorumlu tuttuklarını, Suriye'deki şiddetin durması, silahların susması için CHP olarak neler düşündüklerini elbette farlı biçimde anlatmaları gerekiyor. Baas Partisi ağzıyla konuşmalarının bu sorunun çözümü konusunda hiçbir katkı sağlamayacağını hepimiz biliyoruz.''
Arınç, Rusya veya herhangi bir ülkenin Doğu Akdeniz'de tatbikat yapıyor olabileceğini ve Türkiye'nin bunu engelleme noktasında olmayabileceğini, ancak dikkat edilmesi gereken hususun, Rusya ve Çin'in, BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye yönelik takınmaya başladığı tavır değişikliği olduğunu vurguladı.
''Özellikle Çin'de, şimdi de yaşanan olaylar sebebiyle Rusya'dan Suriye'ye karşı arka çıkma terk edilmeye doğru gidiyor'' diyen Arınç, ''Sayın Başbakanımızın yarından sonra Rusya'ya yapacağı ziyaretin bu konuda yeni ufuklar açacağını, Suriye'ye karşı yeni yaptırımların gündeme geleceğini rahatlıkla söyleyebilirim'' ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.