600 bin den fazla eğitimci ordusuyla, binlerce okul ve kurumda milyonlarca öğrenciye en modern binalarda, son teknolojiyle donatılmış sınıflarda eğitim verilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı bir taraftan da öğrencilerin yetişmesine olumlu katkılarda bulunmak üzere bir takım projeler üretmektedir. Bunlardan bir tanesi de FATİH projesidir. FATİH denince insanın aklına ilk gelen şey fetih ruhu ve anlamıdır. Fetih sadece teknik üstünlüklerle elde edilen bir sonuç değildir. Orada Peygamberimizin kutlu müjdesine ulaşmak isteyen inanmış bir komutanın azim ve kararlığı, inanç ve cesareti vardır. O halde Fatih projesiyle Bizans’ı tarih sahnesinden silen yeni Fatihler yetiştirilmelidir. Yeni Fatihler ancak Akşemsettin gibi eğitimcilerin sunduğu şuurlu bir eğitimle mümkündür. Oysaki Milli Eğitim Bakanlığı Fatih projesiyle okulları teknolojik yönden zenginleştirmek istiyor. Öğrencileri teknolojiyle buluşturmak istiyor. Tablet bilgisayar alan öğrencilere yine Materyalist Eğitim anlayışıyla eğitim verilmeye devam edilecekse bundan bir hayır gelmeyeceği açıktır. Önemli olan teknoloji değil şuurdur. Teknolojiyi niçin kullanacağını bilmeyen şuursuz nesillerin kendilerine ve ülkemize bir faydaları olmayacağı açıktır. Oysaki dünya liderliğine oynayan ülkemizde eğitimin hedefi de büyük olmalıdır. Büyük hedefleri gerçekleştirecek nesiller, mutlaka kendi tarihi ve kültürel köklerine bağlı olarak yetiştirilmelidir.

Baktığımızda bugün büyük buhranlar ve savaşlar içinde bulunan insanlık tarihin kırılma noktasının içine girmiş durumdadır. Güçlü olmayı haklı olmanın nedeni kabul eden, gücün etrafında toplanan batı uygarlığı mevcut sorunları çözemediği gibi her gün yeni sorunlar üretmektedir. Gücü elinde bulundurduğu için dünyada zulüm ve haksızlık yapmakta bir beis görmemektedir. Bütün bunlara rağmen dünyanın büyük bölümünü sömürgeleştiren batı dünyasının değerlerini biz okullarımızda çocuklarımıza öğretmek için uğraşıyoruz. En zayıf, en masum insanların hatta açlıktan ölmek üzere olan insanların hakkını bilerek elinden almayı bir üstünlük olarak gören batı dünyasını biz hala çağdaşlığın, medeniyetin kaynağı olarak görüyoruz. Batı bütün dünyada sorun üretirken biz hala batıya ait olan Materyalist eğitim felsefesiyle çocuklarımızı eğitmeye devam ediyoruz. Bu durumda kendi sorunlarımızı çözemediğimiz gibi dünyadaki sorunların çözülmesine de katkıda bulunamayız.

Biz gelecekte nasıl bir dünya düşlüyoruz, çocuklarımız için nasıl bir gelecek tasarlıyoruz acaba. Bu yönüyle baktığımızda Fatih projesi adıyla kulaklarımıza hoş geliyor. Ancak bu proje sadece teknolojiyi kullanmayı değil aynı zamanda çocuklarımızı Milli Şuur sahibi yaptığı zaman hedefine ulaşıp Fatihler yetiştirebilir. Önemli olan kendi öz kültürümüzü yeni nesillere aktarabilmektir. Güçlü olmayı değil, haklı olmayı üstün tutan görüşe göre çocuklarımıza hak ve adalet anlayışı kazandırmak zorundayız. Okullarımız, tüm eğitim kurumlarımız Sömürgeci Zihniyet olan Batının etkisinden kurtularak hak ve adalete dayanan İslami görüşü yeni nesillere öğretmekle görevli olmalıdır.

Şuurlu Öğretmenler Derneği Samsun Şubesi olarak bir milletin kendi çocuklarını başka bir millete ait değerlerle yetiştirmek istemesinin ancak bir sömürge anlayışıyla izah edilecek bir durum olduğuna inanıyoruz. Kendi medeniyetimizi değil batı medeniyetini üstün gören bir eğitim bize ait olamaz. Materyalist felsefeyle hazırlanan, düşmanımızı dost olarak öğreten bir eğitim bize ait olamaz. Tarihimizi saptıran, hatta tarihimize küfreden bir eğitim bize ait olamaz. Milli değerlerimizi arka plana atan, dinimiz olan İslam’ın okullarda yaşanmasını yasaklayan bir eğitim bize ait olamaz. Lider devlet değil, uydu devlet olarak bin yıllık düşmanımız Avrupa’yla bütünleşmeyi bir fazilet olarak öğreten bir eğitim bize ait olamaz. Gönüllü köleliği özgürlük olarak kabul eden bir eğitim bize ait olamaz. Milli kültürümüzü değil batı kültürünü çocuklarımıza empoze etmeye çalışan bir eğitim bize ait olamaz. Bundan dolayı Türk Eğitim Sisteminin adı değişmelidir. Ya da bize ait hale getirilmelidir.