Trajik bir girişimci hikâyesi
Mehmet Ziya Gökalp'in yorumu
Ailenin kadın fertleri dâhil üç kuşaktır kasaplık yapan etten ve hayvancılıktan çok iyi anlayan bir ailenin ikinci kuşak temsilcisidir. Sahip oldukları üç dört tane kasap dükkânlarını kardeşleri ve yeğenleri ile işleterek iyi bir geçim standardı yakalamış, bu sayede de belli bir servet sahibi olmuşlardı. İki bin yılının sonlarında artan müşteri talebi ve okumuş genç kuşak temsilcisi yeğenlerin de yönlendirmesiyle, banka kredisi alarak daha büyük bir işletme yatırımına gitmeye karar verirler. Yerler alınır, makineler sipariş edilir, tesisatlar döşenir, elemanlar alınır, soğuk hava depoları kiralanır ve tam iş belirli bir ivme kazanacakken 2001 krizi patlar. Bankalar kredileri geri çağırır, günlük yirmi bin YTL faiz ödemektense tüm malvarlığını, dükkânlarını dahi satar. Artık kiracı ve işsizdir. Evet işsizdir ama meslek sahibidir. Yılgınlık göstermez, evde sucuk yapıp komşularına, eski müşterilerine satarak toparlanmaya çalışır. Bir süre sonra elde ettiği az miktarda birikimi, eski tedarikçilerinin desteği ile faaliyette olmayan bir tesisi kiralar. Kardeşi ve yeğenleri ile yine el ele vererek işe koyulurlar. Az sermaye ile yaptıkları et ve et ürünlerini üretip pazarlarlar. İşlerin düzelmesiyle tesisin sahibi ile anlaşarak, kirayı arttırma karşılığında paketleme makineleri aldırırlar. Ardından uluslar arası kalite belgelerini de alarak, ulusal çapta da çok mağazalı iki perakende firmasına ambalajlı et satmaya başlarlar. Satış hacmi, kalite belgeleri ve dağıtım kanalları ile artık bir marka olmuşlardır. Çok kazanmamalarına rağmen elde ettikleri gelişme ve toparlanma onlar için moral kaynağı olmuştur. Ama nereye kadar? İşletme sermayesi eksikliği dolayısıyla, tahsilâtta birkaç hafta sıkıntı yaşayıp bu sıkıntıyı tesis sahibine yansıtana kadar. Bu kadar kolay maalesef. Sadece bir-iki kiranın gecikmiş olması karşılığında tesisten çıkmak zorunda kalmaları, oluşturdukları bir markayı ve hayallerini yok eder. Ülkemizde yetersiz sermaye birikiminden söz eder dururuz. Doğrudur. Ancak mevcut sermayenin de risk almadığını, kolay gelir elde etme yoluna saptığını da görüyoruz. Şimdi milyarlarca dolar eden Google, Yahoo, Microsoft gibi firmaların başlangıç noktaları evlerinin garajı olsa da, yaptıkları atılımın arkasında onlara destek veren sermayedarların çok büyük payı var. Yani halen ülkemizde olmayan risk sermayesinin payı. Yaşanan olayı istatistiklerde, kapanmış şirket sayılarının sayısında 1 adet artış olarak okuruz. Ekonomi politikasına yön verenler ve iktisatçılar için istatistikler topluma ait gözlem sonuçlarıdır. Kararlar ve politikalar istatistikler dikkate alınarak belirlenir. Ancak çoğu zaman istatistikleri toplumun ürettiği, insanların rakamları sırtlarında taşıdıkları unutulur. Marka olma başarısı göstermiş bir ürünün kısa hikâyesi de şimdilik böyle son buldu.
Kaynak: