Tekin: Baykal'a Başbakanlık teklif edildi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel başkan yardımcılığından geçtiğimiz günlerde istifa eden İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
CHP'nin mal sahibiyim, kiracısı değilim" diyen Tekin, 27 Nisan bildirisiyle
3 Mayıs'taki istifası hakkında
'YEREL SEÇİMLERDE RAKİBİMİZ KADİR
2009 yılında
'BAYKAL İSTİFA EDİYORUM DİYENE KADAR HİÇ KİMSENİN HABERİ YOKTU'
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifasını anlatan Gürsel Tekin, Baykal'ın istifa edeceğinden basın toplantısında açıklayana kadar kimsenin haberinin olmadığını söyledi. Tekin, Deniz Baykal helallik isteyince ağladığını, Başbakan da helallik istese ağlayacağını ifade etti. Gürsel Tekin, şunları söyledi: "Duygularımla yaşayan bir insanım. Duygusuz insanı da insan kabul etmem kim olursa olsun. Elbette aklımız fikrimiz duygularımızın önünde olacak ama duygusuz bir akıl fikir de düşünemem. Sayın Baykal değil, Sayın Başbakan da karşımda 'helallik istiyorum' deseydi onun için de ağlardım. Helallik nerede istenir cenazede. Bir de böyle zor dönemlerde istenir. Benim siyasi hayatımda Deniz Baykal'ın önemli katkısı vardır. O sabah kendisiyle telefonda görüşmüştüm. İstifa falan söz konusu değildi. Hiç beklemediğim halde Sayın Baykal 'helallik istiyorum' dediğinde gözyaşlarımı tutamadım. Deniz Baykal basın toplantısına gelene kadar partiden hiç kimse istifa edeceğini bilmiyordu. Sadece partidekiler basın toplantısının yapılacağını biliyordu. İstifadan ziyade beni en çok etkileyen 'hakkınızı helal edin' demesi oldu. Ben insanım, Başbakan da helallik istese ona da aynı duyguları gösteririm. Duygusuz birçok insan da o gözyaşı dökmem ile ilgili saçma sapan şeyler söyledi. Duygusuz insanlardır bunlar."
'KILIÇDAROĞLU PARTİ İÇİNDEN BASKI GELİNCE GENEL BAŞKANLIK GÖREVİNDEN KAÇAMAZDI'
Deniz Baykal'ın yaşadığı kaset olayıyla ilgili çarpıcı bilgiler veren Gürsel Tekin, Baykal'ın yaşadığı olay ile siyasete bir dizayn verildiğini vurguladı. Tekin, ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa aday gösterilmesi için 'Görevden kaçamazdı.' ifadelerini kullandı. Tekin, "Kaset olayının daha öncesi yoktu. Kim bilebilir! O süreç tam bir muamma ve karanlık bir süreç. Bu sürecin aydınlatılamamış olması da apayrı bir olaydır. Deniz Baykal için kolay bir süreç değildi. Böyle bir mağduriyetiniz var. Sayın Başbakan 'biz bunu en kısa sürede çözeceğiz' dedi ama çözülemedi maalesef. Devletin bu işi çözmesi gerektiğine inanıyorum. Her insanın başına gelebilecek bir şeydir bu. Devlet ayıbıdır bu olay. İnsanların en mahrem şeyleri özel yaşamlarıdır. Bugün sana yarın bana olmaz. Deniz Baykal'ın yaşadığı olay ile siyasete bir dizayn verilmiştir. Kemal Bey ile o zaman görüşmüştüm ve kendisi genel başkanlık için 'hazırlıklı değilim' demişti. Gerek parti içinden, gerek kamuoyundan ve parti örgütü tarafından baskı olunca zorunlu olarak Sayın Kılıçdaroğlu görevden kaçamazdı. Sayın genel başkan geçmişte söylediğini, şimdi inkar eden bir insan değildir. Kemal Bey partinin önemli figürlerinden biridir. O dönem Kılıçdaroğlu'nun haricinde çok fazla isim de ön plana çıkmamıştı açıkçası." diye konuştu.
'28 ŞUBAT SÜRECİNDE BAYKAL'A BAŞBAKANLIK TEKLİF EDİLDİ'
28 Şubat süreciyle ilgili değerlendirmede bulunan Gürsel Tekin, o döneme ilgili çarpıcı bir bilgiyi paylaştı. Tekin, 28 Şubat sürecinde dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın başbakanlık teklifi aldığını iddia etti: "Refah Partisi'ne kapatma davası açıldığında net tavır koyan Sayın Baykal'ın kendisidir. Sayın Erbakan yaşarken niye 28 Şubat ile hesaplaşılmadı? Canlı tanıktı. Bir dinleseydik ne olurdu? Sayın Erbakan'ın ölümünü niye beklediniz kardeşim? Sayın Baykal çıktı yaşanan kaosun önüne geçebilmek için 'erken seçime gidelim' dedi. O dönem Sayın Baykal kabul etseydi Başbakan da olabilirdi. Bütün süreci biliyorum. 28 Şubat döneminde Sayın Baykal'a başbakanlık teklifi geldi ama kendisi bu teklifi reddetti. Bunun bedelini de Sayın Baykal barajın altında kalarak ödedi. Niye kampanya açıldı CHP'ye? Kim açtı o kampanyayı? Bütün gazete manşetlerine bir bakın. 28 Şubat'ta mağdur edilen iki parti var. Biri Sayın Erbakan'ın Refah Partisi, ikincisi CHP'dir. Altını çizerek söylüyorum. CHP mağdur edilmiştir. Her darbe döneminde mağdur edildiği gibi 28 Şubat'ta da cezalandırılmıştır. Barajın altında bırakılmıştır."
'CHP, CUMHURBAŞKANLIĞI OYLAMASINDA MECLİS'TE OLMALIYDI'
2007 yılında Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı oylaması sırasında yaşananlara ilişkin tespitlerde bulunan Gürsel Tekin, "CHP oylama sırasında Meclis'te olmalıydı." dedi, 27 Nisan bildirisine CHP'nin şiddetle karşı çıkması gerektiğini vurguladı. Tekin, "Cumhurbaşkanlığı seçimi dahil olmak üzere özellikle 27 Nisan bildirisine CHP şiddetle karşı çıkmalıydı. Beni buradaki arkadaşlarım çok iyi bilir. 28 Şubat'ta yaşananlara 'Bu millet iradesine darbedir' diyen bir Gürsel Tekin'im. Demokrasiye darbe nereden geliyorsa öncelikle bizim karşı çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Keşke olmasaydı. 27 Nisan bildirisine partimizin karşı çıkması gerektiğine inanan biriyim. Demokrasi açısından bu yapılmalıydı. Ama yapılmadı. O gün parlamentoda yapılan oylamaya girilmeliydi. 27 Nisan bildirisine ben çok şaşırdım. Beklenilmiyordu çünkü böyle bir şey. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi arefesinde böyle bir bildiri AK Parti'ye büyük bir yarar sağlamıştır. Hükümetin cevap vermesi gerekiyordu ve gereken cevabı verdi. Hangi hükümet olsa cevap vermemesi düşünülemezdi. Keşke bu tarz süreçlerde siyaset kurumu dik durabilseydi de bu tip müdahaleler ile karşı karşıya kalmamış olsaydık." ifadelerini kullandı.
"TUTUKLU VEKİLLERİN ADAYLIĞINA PARTİMİZİN İÇİNDEN İTİRAZ EDENLER OLMUŞTU"
Tutuklu milletvekili tartışmalarına temas eden Gürsel Tekin, partinin içinden tutuklu vekillerin adaylığına itiraz edenler olduğunu dile getirdi. Tekin, "Partimizin içinde birçok arkadaşımızın tutuklu vekillerin adaylığına itirazları olmuştu. İtiraz eden arkadaşlarımızın kim oldukları çok da önemli değil. Bütün itirazlara rağmen sonuç itibariyle bugün arkadaşlarımız milletvekili ise bu milletvekillerinin parlamentoda olması gerektiğine inanıyorum. 'Milli irade her şeyin üstündedir' kavramını Sayın Başbakan'dan duydum ilk kez. 'Hiçbir güç millet iradesinin üstünde değildir' diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Başbakan'ın bu yaklaşımı doğrudur. Millet iradesi ile seçilmiş 8 milletvekilinin parlamentoda olmaması bu parlamentonun en büyük ayıplarından bir tanesidir. Yargılanmasın demiyoruz! Yargılansınlar. Ama parlamentoda görevlerinin başında olsunlar. Milletvekillerinin serbest bırakılması için bir düzenlemeye de gerek yok. Bu ipe un sarmaktır. Bununla ilgili kısa zamanda bir çözümün kesinlikle olacağına inanıyorum." dedi.
'BÜTÜN DARBELERİN MİMARI SİYASETÇİLERDİR'
Darbe soruşturmalarıyla ilgili konuşan Gürsel Tekin, bütün darbelerin mimarının siyasetçiler olduğunu savundu. Gürsel Tekin, darbe soruşturmalarından bir sonucun çıkacağına inanmadığını ifade etti. Tekin şunları söyledi: "Neyi yargılıyoruz biz? Darbe dönemlerini. Bütün darbelerin mimarı siyasetçilerdir. Siyasetin olmadığı yerde darbe olmaz. 12 Eylül döneminde Evren Paşa mı dedi '8 ay cumhurbaşkanı seçmeyin' diye. 28 Şubat dönemine bir bakalım. 95 yılında ilk kez bir siyasi partinin genel başkanı Baykal çıktı 'devlet kuşatılmıştır' dedi. Kendisi o dönem başbakan yardımcısıydı. O dönemi hatırlayın, faili meçhuller, mafya, yolsuzluklar diz boyuydu. 28 Şubat'ta şu an görev yapan 100'ün üzerinde milletvekili siyasetin o dönem, önemli figürleri değil miydi? 28 Şubat dönemiyle ilgili siyasetin kirliliğini arındırmayıp, sadece 2 tane askere yıkarak bu işi çözemeyiz. Bankaların içleri boşaltıldı, o paralar nereye gitti? O paraları askerler mi dağıttı? O paraları siyaset kurumu dağıtmadı mı? Hiçbirinden hesap sorulamadı. 28 Şubat'ta bütün operasyonlara baktığımızda tamamında siyasetçiler var. Askeri gaza getirip 'hadi yürü' diyenler siyasetçilerdi. Medya, siyaset, iş dünyası arasında suç ortaklığı oluşunca sonuç kaçınılmaz oldu. 28 Şubat, 12 Eylül ve 27 Nisan soruşturmalarından bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Darbecilerin hazırladığı yasalar ile darbecileri yargılıyorsunuz çünkü. Darbeler sadece bize mahsus bir şey değil. Dünyanın birçok ülkesinde darbecilerin yazdırdığı anayasalar değiştirildi ve o darbe yasalarını değiştirdikten sonra hesap soruldu. Bu darbe yasalarını değiştirmediğiniz sürece hiç kimseden hesap soramazsınız. O yüzden bu anayasa değişikliğinde başarılı olunsun istiyorum. CHP bu anlamda masadan asla kalkmayacaktır."
'BUGÜNKÜ YÖNETİM OLSAYDI CHP'NİN 12 EYLÜL REFERANDUMUNDA TASARRUFU BAŞKA OLURDU'
İki yıl önceki CHP yönetimi ile bugünkü arasında çok farklar olduğunu söyleyen Gürsel Tekin, 12 Eylül referandumunda CHP'nin bugünkü yönetimi olsaydı tasarrufunun çok daha farklı olacağını ifade etti. Tekin, "İki sene önceki CHP ile bugün arasında çok farklar var. Elbette iki yıl önceki siyaset koşulları ile bugünkü siyaset koşulları çok farklı olmakla birlikte partimizin muhalefet anlayışı arasında değişim olmuştur. Türkiye'nin temel meseleleri ile ilgili geçmişteki gibi değil, çözüm önerileri var. Mesela yeni yönetim anayasa değişikliği, Kürt sorunu, hukuk, darbe dönemleriyle ilgili CHP'nin farkını göstermiştir. Bu AK parti'nin kimyasını da bozmuştur. 12 Eylül referandumunda CHP'nin bugünkü yönetimi olmuş olsaydı tasarrufu çok daha farklı olurdu. Ben İstanbul il başkanıydım o dönem. Birebir düşüncelerimi parti yönetimi ile paylaşmıştım." şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.