Tatlıses'e sıkılan kurşunlar ve gerçekler...

Tatlıses'e sıkılan kurşunlar ve gerçekler...

Bu olay sonrası şuna kesin karar verdim: Her olayda bölünen ama parçalanmayan dünyadaki tek Millet, Türk Milletidir…

Sağ-sol,

Alevi-Sünni,

Laik-Anti laik,

Komünist- Faşist,

Türk- Kürt,

İnanan- İnanmayan,

Şehirli- Köylü,

Oyu dağdaki çobanla bir olan-Olmayan,

Göbeğini kaşıyan- kaşımayan…

AB’ne evet- Hayır…

Anadolu çocuğu- İstanbul çocuğu…

Türbanlı- Başı açık…

İlerici- Gerici

 Daha neler neler…

 

İşin sırrı nedir henüz bilmiyorum, çözemedim; Bu kadar karşı karşıya iki zıt düşüce yapısına sahip her zaman ve her devirde yarısı, diğer yarısının karşında bir milletiz..

Ve bölünmek, karşı karşıya gelmek için sanki fırsat kollayan...

 

İçimizdeki kini, öfkeyi kusmak için iyi, kötü güzel, çirkin Türkiye’nin gündemine oturan bir olayın olmasını bekler haldeyiz sanki!..

 

Doğal felaketler karşısında, İlahi uyarıydı- doğa olayıydı..

 Savaş, isyan, ayaklanma çıkması halinde, Haklılar- Haksızlar.

Salgın hastalık, ölüm, siyasi söylemler, ziyaretler, kazalar, yaralanmalar, suikastlar başta olmak üzere hayata dair ne varsa, ne yaşanıyor, ne oluyorsa ülkem insanı hiç vakit kaybetmeden ikiye ayrılmakta gecikmez…

 

Tartışmalar, karşı karşıya gelişler öyle bir hal alıyor ki sinkaflar, tehditler, şantajlar sanal alemde öyle bir uçuşuyor ki; el insaf yani!...

 

 

Klavye ile beyin arasına sıkışmış, küçük bir kıvılcım ile  metan gazı, grizu gibi patlayan nefretleri duyunca okuyunca insanlık adına, ülkem insanı adına baskı balata sıyırıyor beynim…

 

Son iki olay sonrasında  iyice umudumu yitirdim…

Sık sık  “Enseyi karatmayın” sözünü kullananlardan biri olsam da, ensemin karardığını hissediyorum…

 

Bir kısmımızda hoşgörü, yardımseverlik, misafirperverlik, acımak değil özde; sözde bile kalmamış…

 Ne kadar potansiyel sadistiz, acımasız, kindar, felaket tellalcısı insanlar var, yazık!..

 

Beni umutsuzluğa düşüren, ensemi karartan olayların ilkini biliyorsunuz.

 

Defne Joy Foster’in ölümü ardından yapılan yargısız infazları hatırlayınız… 

“Ölünün arkasından kötü konuşulmaz” mealinde ayetler, hadisler, öğretilere rağmen acımasız eleştirilerden nasibini alanların başında geldiğim malumunuz…

 

  “Allah rahmet etsin, taksiratını affetsin; diyenler ile

  “Su testisi suyolunda kırılır” diyenler olmak üzere ikiye bölünmedik mi?

 

Şimdi de İbrahim Tatlıses’e yapılan hain saldırı sonucu, adeta ellerini ovuşturanlarla, ailesinden birinin başına gelmiş gibi üzülenler, olmak üzere yine malum zihniyetle karşı karşıyayız… Ben, Tatlıses’in yaşadıklarını kendi  ailemden birinin başına gelmiş gibi üzülenlerdenim…

 

 

 

Sanatçılığı, Allah vergisi sesi, hakkında söylenen her güzel söze, fikre katılıyorum…

Özel hayatı hakkında herkes ne biliyorsa bir eksik, iki fazla da ben biliyorum…

 

Benim söylemek istediğim daha başka, farklı bir şey değil aslında…  Karşı olduklarım şunları fısıldıyor,söylüyor, yazıyor:

 -Son zamanlarda çok şımarmıştı..

-  Haddini aşıyordu..

- Parayı bulunca azdı…

-Şunu da, bunu da o vurdurmuştu..

- Etme bulma dünyası, ve benzeri söylemler canımı acıtıyor, şair (!) yüreğimi kanatıyor…

 

Kendi tabiri ile “Mağarada” doğmuş..

Okuma yazması yok..

Urfa’da Oxford olmadığı için okuyamamış…

Baba malum, fakir…

Allah vergisi bir sesi var…

İnşaatlarda amele…

Allah, “ Yürü ya kulum” diyor… Yürüyor, hatta koşuyor…

Tutabilene aşk olsun…

Ne geldiği yeri unutuyor, ne aslını…

Kazandıkça kazanıyor…

Yatırım üstüne yatırım…

Aç gözlülüğünden değil, gemisini kurtaran kaptan değil…

Kazandıkça yatırım yapıyor…

Çoğu gece yarı aç, yarı tok yatan İbo’dan, binlerce ocakta kazanın kaynamasına vesile oluyor…

Kazandığını bu şekilde değerlendiren kaç sanatçı var sorarım size?

Neymiş, şu kadına zamanında tokat atmış, atmasa iyi idi ama atmış!

Bilmem kimi de o kurşunlatmış…  Ülkenin kanunu var, polisi var, siz kanun musunuz, polis mi? Ya da elinizde delil varsa, söyleyin yargılasınlar!..

Anadolu’dan gelip bir gecekondu ile bu şehr-i İstanbul’a zar zor tutunan, yemeğe ekmeği olmadığı halde dost tutup evdeki eşine dünyayı zindan edenleri bir düşünün…

Kimse bazı nahoş magazinsel olayları kalkan yapıp günah çıkartmaya kalmasın…

Bana göre İbrahim Tatlıses,

 Adam gibi Adam,

 Sanatçı gibi Sanatçı,

Baba gibi babadır…

Fazlası da var ama anlamak istemeyene ne yazsam, ne söylesem az!

 

Bu olay sonrası şuna kesin karar verdim: Her olayda bölünen ama parçalanmayan dünyadaki tek Millet, Türk Milletidir…

 

Bugün 19 Mart…

Toprak için Toprağa düşen Çanakkale şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyor; İbrahim Tatlıses’e Acil şifalar diliyorum... Allah sevdiklerine bağışlasın…

Yavuz Nufel - Haber 7
yavuznufel@live.n

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :