Tarihçi Coşkun Yılmaz'ın Makalesi

Tarihçi Coşkun Yılmaz'ın Makalesi

Nasıl bir zamandan geçiyoruz? Ya da zamanı nasıl yaşıyoruz? Bir şekilde cevap aramamız, bulmamız ve hazırlamamız gereken sorular değil mi?...

28 Mayıs'ı 29 Mayıs'a bağlayan gece... İstanbul surlarının önü… İstanbul'un kaderinin belli olacağı günün gecesi… Onbinlerce insan, binlerce çadır…Her çadırın önünde yanan iki ateş... Gece gündüze çevrilmiş. Herkeste bir coşku, bir şenlik, bir neşe, bir heyecan… Sanırsınız ki her birisinin başına bir devlet konmuş, altlarına bir saltanat tahtı çekilmiş… Gecenin üçte ikisi bittiğinde o şenlikten, geceyi gündüze çeviren ışık donanmasından bir eser kalmıyor. Her yer karanlık, havadan bir yaprak düşse duyulacakmış gibi…

Herkes yarınki büyük hücuma hazırlanıyor. Fatih Sultan Mehmed de...Tacizade Cafer Çelebi, İstanbul Fetihnamesi'nde genç padişahın o gecesini şöyle anlatıyor:

“Gecenin üçte ikisi gidip son üçte biri kaldı. Sultan hazretleri o mübarek vakitte kalkıp farz ve sünnetlerine riayet ederek iki abdest aldı, iki rekat nafile namaz kıldı. Ondan sonra Cenâb-ı Hakk'a halisane bir şekilde şöyle yakardı:

---Ey Allah'ım! Ey yaratan! Ey melik! Ey rızk veren! Ey her şeyi bilen! Sen her şeyden haberdar olansın. “De ki Allah birdir. Hiçbir şeye muhtaç değil, her şey ona muhtaçtır. Doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey ona denk değildir” buyruğuna rağmen kötü huylu, alçak düşman, mukaddes zâtını inkâr edip kadın, erkek ve akrabalık ilgisi kurarak teslis isnat etmektedir. Onlar, Hz. İsa'nın gidişinden beri Cebrail'in inişine, vahyin gelişine ve Kur'an-ı Kerim'in nüzuluna inanmayıp “ Mesih de, göz de, melekler de Allah'a kul olmaktan asla çekinmezler” sözünü kabul etmeyen, dinden uzak kimselerdir. Temiz olmayan ataları “…Benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyin” ayetini İncil'in yapraklarından yok ettiler; kendileri de “İlk atalarımızdan beri böyle bir şey işitmedik” sözüne sarıldılar ve “Siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içerisindesiniz” ayetinin muhatabı olan bahtsızlar arasına girdiler.

Ben aciz kulunun maksadı ise, “Allah'a inanmayanlarla savaşın” emrine uymak; “Allah yolunda gereği gibi savaşan”lardan sayılmak ve elimden geldiğince sana layık amel işlemeye gayret etmektir. İrade senin, kudret senin, yardım senin, kuvvet senin. “Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kurtuluşa eriştireceğiz” müjdesi gereğince, ben talep ve niyazda bulunuyorum, kabul ve rıza sana aittir. Rabbimiz, bize sabır ver, ayaklarımızı sabit kıl, dayanma gücümüzü artır, bizi bağışla, bizi esirge, inkârcılara karşı bize yardım et”

Kaynak; Analitikbakis