"Suyun yüzde 65-70 kadarını geri kazanıyoruz"
Bursa'da Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi'nin (DOSAB) atık su arıtma ve geri kazanım tesislerinde arıtılan yıllık 4 milyon metreküp su, yeniden üretime dahil edilerek tekstil fabrikalarında kullanılıyor.
Sanayi şehri Bursa'da 570 firmanın faaliyet gösterdiği, yaklaşık 45 bin kişinin çalıştığı DOSAB'da çevreci uygulamalar, 3 yılda inşa edilerek 2007'de faaliyete geçirilen atık su arıtma tesisiyle başladı.
Yer altı su kaynaklarının korunmasına katkı sağlamak amacıyla 2021'de 176 milyon liralık yatırımla atık su geri kazanım tesisi de faaliyete geçirildi.
Sanayi bölgesinde 11 hektar alanda yer alan, birçok ödüle layık görülen tesislerde, DOSAB'daki işletmelerden gelen endüstriyel nitelikli yoğun kirli atık suyun günlük 57 bin 500 metreküplük bölümü çeşitli işlemlerden geçirilerek deşarj ediliyor, 25 bin metreküplük kısmı ise geri kazanım tesisinde arıtılıyor.
Geri kazanım tesisinde arıtılan suyun yüzde 65-70'i (günlük 17 bin 500 metreküp), üretimde kullanılmak üzere DOSAB su depoları ve su şebekesi üzerinden fabrikalara gönderiliyor. Bu sayede yıllık 4 milyon metreküp suyun geri kazanımı sağlanıyor.
Koyu kahverengi haldeyken gerekli işlemlerin ardından berrak bir hal alan suyun atık niteliğinden çıktığı tesisler sayesinde, bölgedeki tekstil firmaları, üretim sürecinde geri kazanılmış su kullandıkları için dünyaca ünlü markalarca tercih ediliyor.
DOSAB Müdürü Serhat Şengül, AA muhabirine, tekstil ve otomotiv firmalarının yoğunlukta olduğu DOSAB'da çok sayıda boyahanenin bulunduğunu söyledi.
Arıtma tesisinin yapımına 2004'te başlandığını, 2007'de günlük 70 bin metreküp kapasiteyle devreye alındığını belirten Şengül, "Daha sonra tekstilde geri kazanım, yer altı suyunun azalması, suyla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasıyla ilgili çözüm bulmak için ekibimizle uzun yıllar çok değişik projelere çalıştık ve 2021'de kapasite artırımına gittik." diye konuştu.
Kapasite artırımını yaparken tesisin dizaynını değiştirdiklerini dile getiren Şengül, bu alanın iki arıtma tesisinin bulunduğu bir komplekse dönüştüğünü anlattı.
Her iki tesisin kapasitesini günlük 82 bin 500 metreküpe çıkardıklarını aktaran Şengül, şöyle devam etti:
"Su geliyor, ön arıtmalar yapıldıktan sonra ikiye ayrılıyor. Konvansiyonel olan eski tesise ve yeni yaptığımız 25 bin metreküplük membran biyoreaktör (MBR) tesisine gidiyor. Suyun yol haritası, daha sonra revers ozmoz (RO) ile devam ediyor. Sonra da suyun yüzde 65-70 kadarını geri kazanıyoruz. Kazandığımız suyu bölgedeki diğer yer altından elde ettiğimiz kuyu suyuyla karıştırarak, bölgeye tekrar proses suyu olarak temin ediyoruz. RO tesisinden kalan konsantreyi de en baştaki konvansiyonel tesisimizin başına veriyoruz. Böylece herhangi bir şekilde konsantre problemi yaşamadan da bu tesisi çalıştırmış oluyoruz. Ciddi de bir su geri kazanımı elde etmiş oluyoruz. Bu proses suyu dediğimiz suyu, boyahanelerin kullandığı ayrı bir şebekemiz var. O şebekeyi buradan besliyoruz. Dolayısıyla 61 boyahane bu kazanım tesisinden yararlanıyor."
- "Avrupa'da bile olmayan bir tesisi burada dizayn etmiş olduk"
DOSAB olarak ilkleri yapmakla övündüklerini kaydeden Şengül, yönetim kurullarının destekleri, akademisyenlerin, ekiplerin AR-GE çalışmalarıyla önemli bir seviyeye ulaştıklarını vurguladı.
Şengül, "Ne Türkiye'de ne Avrupa'da bu kapasitede bu yoğunlukta bir tesis yok. Bu tip yoğun kirli sularda Avrupa'da bile olmayan bir tesisi burada dizayn etmiş olduk; 25 bin metreküp günlük MBR ve RO tesis olarak bakıldığında bu kapasitede Türkiye'deki tek tesis." dedi.
Türkiye'de tekstilde genellikle fason üretim yapıldığını anlatan Şengül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada üretilenlerin hepsi dünyaya ihraç oluyor ve bu firmaların koyduğu standartlar var. Bunlar, koyduğu standartlarla esasında bir nevi ülkemizi de koruyorlar. Bu geri kazanım tesislerini yapmadığınız takdirde suyun elde edileceği yerler belli. Ya yüzey sularını toplayacaksınız ya da yer altı suyunu kullanacaksınız. Bursa'da yer altı su tüketimi çok fazla. Bizim bölgemizde yüzde 100'dü. Şimdi biz yüzde 30-35'ini azaltarak bu noktalara kadar düşürdük. Bu su, hepimizin; sadece bizim değil, gelecek nesillerimizin de suyu. O yüzden bunu çok doğru kullanmak, doğru arıtmak ve mümkün olduğu kadar geri kazanmak gerekiyor."
Şengül, yeni bir proje için protokol imzaladıklarını, kullanılan yüzde 65 yer altı suyunu da tamamen iptal edip hiç bu kaynağı kullanmadan, sürdürülebilir maliyetlerle suyun yüzde 100'ünü geri kazanacaklarını sözlerine ekledi.
- "Su geri kazanım projelerinin artması gerekiyor"
DOSAB Arıtma Grup Şefi Selen Tunçman, firmalardan gelen tüm evsel ve endüstriyel atık suyun arıtma tesisine yönlendirildiğini belirtti.
Suyun ilk adım olarak fiziksel arıtmadan geçirildiğini kaydeden Tunçman, şu bilgileri paylaştı:
"Önce içindeki katı maddelerden yağdan uzaklaştırılan su, sonrasında ikiye ayrılıyor. 57 bin 500 metreküplük kısmı ileri biyolojik atık su arıtma tesisimizin konusu olup biyolojik arıtma yapılan atık su, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca istenilen deşarj standartlarına uygun halde Nilüfer Deresi'ne deşarj ediliyor. Diğer 25 bin metreküp günlük kısım ise yine ileri biyolojik arıtma, MBR ve RO prosesleriyle arıtıldıktan sonra tamamen içindeki kirlilikten uzak, berrak ve temiz bir su haline geliyor ve bu suyu proseslerinde kullanılmak üzere tekrar sanayiye geri döndürüyoruz."
Türkiye'nin yıllık kişi başına düşen su miktarı bakımından "su stresi çeken ülkeler" sınıfında olduğuna dikkati çeken Tunçman, "Gittikçe su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına ilerlemekteyiz. Bu yüzden suyun geri kazanımı çok önemli. Su geri kazanım projelerinin artması gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.