Sürprizleri ve hayal kırıklıklarıyla Türkiye'nin 2024 Paris Olimpiyatları karnesi

Sürprizleri ve hayal kırıklıklarıyla Türkiye'nin 2024 Paris Olimpiyatları karnesi

Türkiye'nin olimpiyatlardaki durumu, ülkede spor kültürünün hala yaygınlaşamamış olduğunun bir göstergesi. Spor kültürüne sahip olamayan toplumlar sporda başarılı olamaz

Akademisyen Dr. Görkem Turaç, Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarının ardından mevcut durumu ve Türkiye'nin olimpik sporcu yetiştirilmesine yönelik sağladığı imkan ve teşvikleri AA Analiz için kaleme aldı.

***

Spor dünyasının en büyük organizasyonlarından biri olan Paris 2024 Olimpiyat Oyunları Türkiye için bazen sürprizlere bazen de hayal kırıklıklarına sahne oldu.

Genç yüzücümüz Kuzey Tunçelli'nin Türkiye’nin Olimpiyat Oyunları tarihinde final yüzmeye hak kazanan ilk sporcu olması, Voleybolda Filenin Sultanlarının ilk defa son 4’te yer alması ve atıcılık branşındaki ilk madalyayı almamız 2028 Los Angeles Olimpiyatları için bizlere umut verdi. Kuşkusuz Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarının en çok konuşulan olayı ise Türkiye'ye atıcılık branşında gümüş madalya kazandıran ve atış tarzıyla fenomen olan Yusuf Dikeç’in ikonik pozu oldu. Dikeç’in yardımcı ekipman kullanmadan, eli cebinde bir şekilde gerçekleştirdiği atışı tüm dünyada bir akıma dönüştü. Olimpiyatlar boyunca birçok bireysel sporcu ve takım sporcuları bu pozu verdi.

- Türkiye’nin Olimpiyat karnesi

Paris 2024 Olimpiyat Oyunları, Türkiye'nin olimpiyat oyunları tarihi boyunca madalya kazandığı halter, güreş, tekvando, boks, karate, atletizm, judo, okçuluk ve jimnastik branşlarına atıcılığın da eklendiği bir olimpiyat oldu. Bu yönüyle Türkiye ilk kez Paris Olimpiyatlarına bu denli çok ve çeşitli branşta sporcu göndererek temsiliyet alanlarını da çeşitlendirmiş oldu. Olimpiyat Oyunlarını 3 gümüş ve 5 bronz olmak üzere 8 madalyayla tamamlayan Türkiye, sıralamada 64'üncü oldu. Kadınlar boks branşında 50 kiloda Buse Naz Çakıroğlu ve 54 kiloda Hatice Akbaş gümüş madalya alırken, atıcılık 10 metre havalı tabanca karışık kategorisinde Yusuf Dikeç ve Şevval İlayda Tarhan'dan oluşan milli takım da gümüş madalyanın sahibi oldu. Böylece Türkiye, Olimpiyat tarihinde atıcılık branşındaki ilk madalyasını da kazanmış oldu. Güreşte Taha Akgül erkekler serbest stil 125 kiloda ve Buse Tosun Çavuşoğlu kadınlar 68 kiloda, tekvandoda Nafia Kuş Aydın kadınlar +67 kiloda, boksta Esra Yıldız Kahraman kadınlar 57 kiloda, okçulukta Mete Gazoz, Muhammed Abdullah Yıldırmış ve Ulaş Berkim Tümer'den oluşan Klasik Yay Erkek Milli Takımı bronz madalya kazandı. Türkiye son 40 yıldır ilk defa Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazanamadı.

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarında alınan sonuçlara ilişkin "Bazı sonuçlar bizi gelecek adına umutlandırırken, bazı sonuçlar da önemli mesajlar verdi. Devlet, imkan sağlar. Biz, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak spor federasyonlarımıza en üst düzey imkanları sunduk. Sağladığımız bu imkanlar, dünyanın pek çok ülkesinde yok. Bunu sadece biz değil uluslararası tüm spor kamuoyu söylüyor. Buna rağmen; bu imkanları doğru ve verimli kullanamayan federasyonlar bunun hesabını verecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Bir yerde hak verdim doğrusu Sayın Bakan'a. Spor, öncelikle devlet tarafından düzenlenen ve teşvik edilen bir faaliyettir. Anayasa’nın 59. maddesi bireyin kendini spor alanında geliştirebilmesi için devletin sporu teşvik etmesini, bireylere imkanlar sağlamasını öngörüyor. Spor hakkı, 59. maddede, “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.” ibaresiyle Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır.

Peki spora dair bu yasal güvence ve teşvikler uygulamada nasıl? Aslında devletin federasyonlara sağladığı imkanlar azımsanmayacak seviyede. Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Anayasa'nın 59. maddesindeki hükmünü gerçekleştirirken, faaliyetlerini sürdüren spor federasyonlarına da belli sorumluluklar yüklüyor. Bu sorumlulukları gerçekleştirmeleri için de yurt içi ve yurt dışı faaliyet giderlerinden personel giderlerine, eğitim altyapı harcamalarından yaygınlaştırma ve geliştirme faaliyetlerine kadar federasyonlarca kullanılmak üzere ciddi bir kaynak ayrılıyor. Yani Sayın Bak’ın “federasyonlarımıza en üst düzey imkanları sunduk” sözleri boşuna değil.

Ülkemizde başarılı sporculara verilen ödül miktarı da oldukça yüksek. Türkiye'de altın madalya sahibi sporculara 1000 Cumhuriyet altını, gümüş madalya alanlara 600 Cumhuriyet altını, bronz alanlara ise 300 Cumhuriyet altını veriliyor. Nitekim 2024 Paris Olimpiyatlarını 4'üncü sırada tamamlayan Avustralya, başarı yakalayan sporculara en az para ödülünü veren ülke konumunda. Büyük Britanya gibi bazı ülkeler ise maddi olarak hiç ödül vermiyor.

Türkiye’de, spor bilimleri alanında eğitim öğretim faaliyeti sürdüren 57 Spor Bilimleri Fakültesi, 41 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu bulunmaktadır. Toplam 72 bin 880 öğrencinin öğrenim gördüğü bu kurumlardan mezun olan öğrencilerin sporun ve sporcunun gelişimine katkıda bulunmada aktif rol almaları beklenmektedir. Buna rağmen dünyanın en kapsamlı spor organizasyonu olan Olimpiyat Oyunlarında Türkiye’nin 64. sırada yer alması, spor alanındaki eğitim öğretim faaliyetleri üzerine biraz daha düşünülmesi, spor eğitimine yönelik farklı bakış açılarının geliştirilmesinin gerekliliğini göstermektedir.

- Türkiye'de sportif yetenek taraması ve spora yönlendirme programı ne durumda?

Ülkemizde olimpik sporcu yetiştirilmesine yönelik atılan önemli adımlardan bir tanesi de Gençlik ve Spor Bakanlığının 2018 yılında başlattığı “Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı”. Bu program ile hem genç yetenekler keşfediliyor hem de geleceğin milli sporcuları yetiştiriliyor. Bu program çerçevesinde şu ana kadar yaklaşık 3,5 milyon öğrenci taramadan geçirildi. Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı süreci her yıl Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm okullarda bulunan 3'üncü sınıf öğrencilerine eğitim öğretim döneminin 2'nci yarı yılında uygulanan test ve ölçümler ile başlıyor ve öne çıkan, başarılı olan öğrencilerin milli takımlara ve Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezlerine tavsiye edilmesiyle son buluyor. Test ve ölçümlere katılan öğrencilerin belli bir bölümü Sporcu Kimliği Geliştirme Eğitim Programı'na davet ediliyor. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı İl Müdürlüklerinde yürütülen bu programda yaklaşık 100 bin öğrenciye yıl boyunca süren geniş kapsamlı bir spor eğitimi veriliyor. Peki öğrenciler bu süre zarfında ne gibi sorunlarla karşılaşılıyor? Aileler yeterince destek verebiliyor mu? Kırsaldan gelen öğrencileri ulaşım noktasında aileler bu eğitimlere getiremezse devlet getirebiliyor mu? Projeyi yürütenlerin bu sorulara verecekleri yanıtlar sistemin ne kadar işlevsel olduğunu da açıklayacaktır.

Son olarak sporun bir kültür meselesi olduğunu vurgulamak gerekir. Türkiye’nin olimpiyatlardaki durumu, ülkede spor kültürünün hala yaygınlaşamamış olduğunun da bir göstergesi. Spor kültürüne sahip olamayan toplumlar sporda başarılı olamaz. Türkiye’de spor yerine futbol, spor kültürü yerine de futbol kültürünün var olduğunu söylemek mümkün. Bu durum ülkede spor kültürü anlamında bir çeşitlilik ve zenginlik yaratamadığı gibi, spor deyince akla ilk olarak futbolun geldiği gerçek dışı bir algıya neden oluyor.

[Dr. Görkem Turaç, akademisyendir.]

* Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.