Süreç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İranlı mevkidaşı Ali Ekber Salihi'den devreye girmesini rica edince hızlandı. İran tarafı, bu isteği geri çevirmedi. Ankara, İran'ın arabulucuğunu kabul etti ancak Tahran yönetiminden 'Türkiye adına hiçbir pazarlık yapılmamasını' istedi.

Ayrıca, hiçbir önşartın kabul edilmeyeceği de vurgulandı. İran arabuluculuğundaki müzakerelerde, Şam yönetimi 'Hatay'daki kamplara kaçan Suriyeli askerlerin iade edilmesini' istedi. İran'ın aktardığı 'takas' talebine, Ankara kesin bir şekilde karşı çıktı. Türkiye, ayrıca Rusya'yı da sürece dahil olmaya çağırdı. Rusya ve İran'ın baskıları sonucunda, Suriye yönetimi, Türk gazetecileri serbest bırakmayı kabul etti ancak Özköse ve Coşkun'un Türkiye'ye doğrudan değil Tahran üzerinden gitmelerini istedi.

Polat Alemdar'ınız gelsin de sizi kurtarsın

Suriye'de 2 ay boyunca tutuklu kalan Türk gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun, Tahran'dan Türkiye'ye dönüş yolunda, yaşadıklarını AA'ya anlattı. Bazı satırbaşları:

- İdlib'deki ilk sabahımızda, aracımızla ilerlerken 60-70 kişilik silahlı sivil bir grubun ortasında kaldık. Aracımızı durdurdular. Biri aracın direksiyonuna geçti.

- Bir evin bodrumuna götürdüler ve gözlerimizi bağlayıp ellerimizi kelepçelediler. Başlarımıza silahları dayadılar. Kendi aralarında bizi ne yapacaklarını konuşuyorlardı.

- 9. gün, askere teslim edildik. Askeri bir karargaha girince, askerler bize Türkiye'ye, Başbakana, Dışişleri Bakanı'na hakaret etmeye başladı. Helikopterle Şam'a götürdüler.

- 2 metre uzunluğunda ve 1 metre genişliğindeki hücrede beton zemine elleri kelepçeli şekilde oturup sorguya aldılar. Birbirimizi tam 52 gün sonra gördük.

- Sorguda 'Türkiye buraya sınırdan bir koridor açacak. Koridoru açmadan önce belli araştırmalar yapmak için mi sizi gönderdi' gibi sorular soruldu.

- Gardiyanlar, ''Haydi gelsin Polat Alemdar kurtarsın sizi. Sizin bir tane Polat Alemdar'ınız var bizim bin tane' dedi.