Süheyl Batum'un aslında amacı ne?
TSK'ya yönelik yaptığı açıklamanın ardından önce geri adım atan sonra da CHP liderine rest çeken Süheyl Batum'un aslında amacı ne?
CHP'li Süheyl Batum gündem olmaya devam ediyor.
Encümen-i Daniştarafından DP Genel Başkanlığı'na hazırlanırken bir anda kendini CHP yönetiminde bulan Batum'a kendi partisinden de tepki büyük. İstifasını isteyen CHP'lilerin sayısı az değil.
Fakat o 'ordu kağıttan kaplanmış' sözünün arkasında duruyor. Önceki gün 'parti geleneklerine uyarım' diyerek 'özür imasında' bulunan Batum dün İzmir'de gazetecilere 'Söylemek istediğim ortada. Geri adım atmam söz konusu değil. Kimse bana geri adım attıramaz' dedi.
Kuvvetle muhtemel ki Batum 'kağıttan kaplan' polemiğinden ders almayacak, yakın zamanda yeni bir tartışmanın aktörü olacak.
Çünkü bu çıkışlarının arkasında 13 Haziran senaryolarının yattığı yönünde güçlü duyumlar var. Bu arada paylaşalım, CHP kulislerinde seçim beyannamesinden, parti programından çok '12 Haziran sonrası liderlik mücadelesi' konuşuluyor.
Batum'a dönersek.
İlginç bir durumla karşı karşıyayız. Şöyle ki, Başbakan Erdoğan Meclis kürsüsünden Batum'la ilgili suç duyurusunda bulundu. Zonguldak Savcılığı ise Batum hakkında 301'den soruşturma açabilmek için Adalet Bakanı'ndan izin istedi.
Şimdi gözler Bakan Sadullah Ergin'de.
Dün Ergin'e tercihinin ne yönde olacağını sordum. Bakan Ergin henüz dosyanın önlerine gelmediğini, geldiğinde AİHM kararları doğrultusunda bir karar vereceklerini söyledi. Burada kritik bir cümle de kullandı. 'Önceki uygulamalarımız ışığında değerlendiririz' dedi.
Bakan oyunun rengini belli etmiyor ama sözlerindeki 'önceki uygulamalarımız' ifadesi ipucu veriyor.
TCK 301'den bugüne kadar bakandan 1252 dosya için izin istendi. Bakan Ergin ise 2008'den bugüne sadece 83'üne izin verdi. Yani başvuruların yüzde 93'üne hayır dedi.
Bu açıdan bakarsak CHP'li Batum için de 'yargılanmasın' kararı çıkarsa sürpriz olmaz. Kaldı ki Ak Parti'deki hava da Batum'un 301'den yargılanmasına soğuk.
AK Parti kurmayları Batum'a cezasını halkın sandıkta vereceğini düşünüyor. Kaldı ki Süheyl Batum'un 'darbe çağrısı' niteliğindeki sözlerine marjinal bir kesim hariç sahip çıkan, destek veren yok.
Bu aşamada Batum'u 301'den yargılamak en az 'ordu kağıttan kaplanmış' türü sözlerle darbe çağrısı yapmak kadar yakışıksız bir tavır olur.
Özetle AK Parti CHP'li bir yöneticinin 'düşünce suçu'ndan yargılanmasının yolunu açmayacak gibi. Bu arada hatırlatalım Batum'u 301'den yargılamanın onu kahraman yapacağını düşünen AK Partili sayısı da az değil.
Darbe tehdidi Kırmızı Kitap'a neden girmedi?
Malum olduğu üzere Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) nam-ı diğer 'Kırmızı Kitap' geçtiğimiz yılın son günlerinde; 28 Ekim'de değişti. Medyaya yansıyan haberlere göre klasik anlamda irtica tehdidi Kırmızı Kitap'tan çıktı.
Gündem yoğun olduğu için değişen Kırmızı Kitap üzerinde fazla duramadık. Fakat o günlerde çok tartışılacak bir gelişme yaşandı.
Balyoz ve Ergenekon yargılamalarının olduğu şu günlerde o ilginç ayrıntıyı not düşme adına aktaralım.
MGSB'nin yeniden yazım çalışmaları sürerken 'sivil' güvenlik ve istihbarat birimlerince bir rapor hazırlandı. Orada 2007 Haziran'ından bu yana yaşanan gelişmeler değerlendirildi ve "hükümeti/demokrasiyi ıskat ve ilga" faaliyetlerinin MGSB'de 'tehdit' olarak yer alması konusunda öneri hazırlandı.
Fakat nihai metin, sivillerin ağırlığına rağmen bu öneriden yoksun çıktı. Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetinin demokrasi dışı oluşumlara karşı duruşu ortada iken darbe girişimlerinin tehdit olarak görülmemesini anlamlandırmak zor. Acaba, hangi gerekçe ile 'hükümeti/demokrasiyi ıskat ve ilga' tehdit olarak görülmedi?
Adem Yavuz ARSLAN yazdı...