SP'den Keşmir deklarasyonu
Saadet Partisi (SP), 61 yıldır işgal altında bulunan Keşmir'le ilgili deklarasyon yayınladı.
Keşmir'de sadece 2009 yılında 12 bin 500 Müslüman'ın öldürüldüğü ifade edilen deklarasyonda, bir an önce Keşmir'in kendi kaderini tayin hakkının sağlanması çağrısında bulunuldu.
Saadet Partisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve AK Parti Hükümeti'ni de aktif ve etkili girişimlerde bulunmaya davet etti.
İşgalin 61. yılı dolayısıyla yayınlanan deklarasyonda şu değerlendirmelere yer verildi: "Keşmirli cesur ve cefakar kardeşlerimiz, son 61 senedir Hindistan'ın baskı ve zulmünden kendilerini kurtarmak için mücadele vermekte. Bu 61 yıl içinde, Hindistan işgal güçleri, on binlerce Keşmirli Müslüman'ı öldürmüş, evlerini yıkıp, tarlalarını talan etmiş ve binlerce özgürlük savaşçısını tutuklayarak, hapse atmıştır. Masum Keşmirli Müslüman kadınlar, işgalci Hint askerlerin tecavüzüne uğramış, insafsızca dövülmüş ve zulme uğramıştır. Resmi kayıtlara göre, Müslüman Keşmir'de sadece 2009 yılı içinde 12 bin 500 kişi öldürülmüştür. Keşmir sorunu, 1948 yılından beri Birleşmiş Milletler'in gündeminde bulunmaktadır. BM Güvenlik Konseyi, Keşmir'de tarafsız gözlemciler idaresinde serbest bir plebisitin yapılmasını ve halkın iradesinin belirlenmesini öngören birçok karar almıştır. Ancak her seferinde Hindistan hükümeti, Güvenlik Konseyince alınan bu kararları uygulamamak için bahaneler oluşturmuş ve bu kararların uygulanmasına mani olmuştur."
Keşmir'de yıllardır bağımsızlık mücadelesi veren Müslüman direnişçilerin "özgürlük savaşçıları" olarak tanındığı belirtilen deklarasyonda, şunlar kaydedildi: "Ancak 2000'li yılların başından itibaren kendi savaş stratejisini değiştiren ABD, Afganistan'a ve Irak'a girmiş bulunmaktadır. Bu yeni stratejiye göre, ABD, önceki yıllara kıyasla daha Hindistan yanlısı bir politika izlemeye başlamıştır. ABD'nin, "Küresel teröre karşı savaş" ilanından sonra birçok özgürlük savaşçısı da "terörist" kategorisi içinde sayılmaya başlanmıştır. Böylece, Keşmirli direnişçiler, 2000'li yıllardan sonra kendilerini terörist listesinde bulmuşlardır. ABD'nin yeni stratejisine ayak uyduran Avrupalı devletler ve bu toprakların eski sömürgecisi İngiltere de Keşmir Müslümanlarına karşı aynı tutumu benimsemiştir. Gelişmelerin en üzücü ve en hayret uyandırıcı kısmı ise ABD'nin baskısı altında Pakistan'ın bile bu talebe boyun eğmesi olmuştur. Nitekim o dönem idaredeki askeri diktanın başı olan Başkan Pervez Muşerref, Amerika'nın bu yeni stratejisini hiç sorgulamadan kabul edip, baş eğmiştir. Böylece o güne kadar vatanlarının bağımsızlığı için çarpışan Keşmirli Müslüman özgürlük savaşçıları, kendilerini aniden yapayalnız bulmuşlardır. Bu dış baskılar sonucunda, o sırada başta olan askeri hükümet, Keşmir'e ve Keşmirli direnişçilere yapılmakta olan bütün sivil yardımı durdurmuştur."
Deklarasyonda şu ifadelere yer verildi: Keşmirli Müslüman kardeşlerimizi, onların özgürlük mücadelelerini desteklediğimizi, yanlarında olduğumuzu en içten duygularla belirtmek istiyoruz. Onların haklı dava ve direnişlerini saygıyla karşılıyor ve bu haklı davalarında, vatanlarının özgürlüğe kavuşması için verdikleri mücadeleyi kazanmaları için dua ediyoruz. Hindistan hükümetini, tarafsız plebisit başta olmak üzere Birleş Milletler ve Güvenlik Konseyi kararlarına uymaya davet ediyoruz. ABD, İngiltere ve diğer yabancı güçlerin, Hindistan işgalini desteklememelerini ve bu haksızlığı derhal durdurmalarını istiyoruz. Dost ve kardeş Pakistan devletinden de daha önce baskı altında aldıkları kararlardan vazgeçmelerini, Keşmir özgürlük savaşçıları ile tekrar geleneksel bağlarını kurarak, Keşmir Müslümanlarına gereken yardım ve desteği vermeleri için çağrı yapıyoruz. Türk hükümetini ve Cumhurbaşkanı'nı da Keşmir'deki haksızlıkların durdurulması için aktif ve etkin girişimlerde bulunmaya davet ediyoruz.''